Boğaziçi Kabe provakosyonuyla alakalı açıklama yapan Alparslan Kuytul Hocaefendi, Kabe fotoğrafına yapılan bu terbiyesizliği lanetlediğini söyledi.
Günlerdir gündemden düşmeyen Boğaziçi olaylarına bir kez daha değinen Hocaefendi, Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan Kabe fotoğrafına yapılan iğrenç terbiyesizliğin provakosyon olabileceğini de ifade etti. “Gerçekten bunu yapanlar orada okuyan talebelerden mi yoksa dışarıdan katılmış ya aşırı sol örgütlerin elemanları ya da derin devletin bir tuzağı mı, belirlenmelidir. Hangisi olduğu ortaya çıkarılmalıdır.” Diyen Alparslan Kuytul Hocaefendi, olayın gerçek faillerinin bulunması gerektiğini ifade etti. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin o açıklamasının tamamı;
SUNUCU: Hocam Kâbe ile ilgili bir fotoğraf paylaşıldı ve sosyal medyada da çokça gündem oldu. İzleyicilerimiz sizin bu konudaki yorumunuzu merak ediyor. O görüntüyü ekrana getirelim. Ondan sonra sorumuzu hocamıza yönelteceğiz.
Görüntüde Kâbe figürünün ortasına bir fotoğraf yerleştirilmiş ve etrafında ki görsellerde LGBT, lezbiyen, trans, biseksüel bayrakları yer alıyor Boğaziçi Kabe olayı hakkında sizin görüşünüz nedir?
Perde Arkasındaki Akıl Talebelerin Aklı Değil
Alparslan KUYTUL: Öncelikle bunu yapanlar kimler? Gerçekten orada okuyan talebeler mi? Birtakım aşırı örgütüler mi katıldı? Provokasyon mu var işin içinde yoksa derin devletin bir tuzağı mı? Önce bunun tespit edilmesi, bunu kim yaptıysa önce onların bulunup ortaya çıkartılması lazımdır. Gerçekten bunu yapanlar orada okuyan talebelerden mi yoksa dışarıdan katılmış ya aşırı sol örgütlerin elemanları ya da derin devletin bir tuzağımı, belirlenmelidir. Hangisi olduğu ortaya çıkarılmalıdır.
Boğaziçi Kabe olayında oradaki eylemci gençlerin içinde her türlü insan olabilir ama orada bunu yapacaklarını aklım pek kesmiyor. Bunun yeri değil. Neden Kâbe? Nereden icap etti? Boğaziçi Üniversitesindeki olay bir kayyum meselesidir. Boğaziçi Kabe resminin içinde o şahmeran yılanının, LGBT renklerinin; bunun ne alakası var?
Bana öyle geliyor ki derin devlet bu eylemlere destek verenlerin azalması için bunu kendi adamlarına yaptırdı. O örgütlerin içinden de olabilir talebelerden de olabilir; birkaç adam ayarlandı. Ama planlayan asıl perde arkasındaki akıl bence talebelerin aklı değil. ‘Birtakım yetkililer ve bir takım derin güçler Boğaziçindeki eylemlerinin desteklendiğini gördüler. Bunun devam edeceğinden korktular ve bunu da desteğin bitmesini sağlamak için planladılar’ gibi geliyor bana.
Boğaziçi Üniversitesinde Kabe Resmi Üzerine Yapılan Bu Terbiyesizliği Lanetliyorum!
Elbette ki Kâbe resmi üzerinde LGBT resimleri kabul edilemez, elbette ki Kabe üzerine bir yılanın resminin yapılması kabul edilemez. Bunları lanetliyorum! Her kimse de ortaya çıkarılması lazımdır yanına kalmamalıdır. Derin devletin adamıysa da aşırı sol örgütlerin adamıysa da o talebelerdense de her kimse ortaya çıkartılmalıdır ve bu şüphelerden kamuoyu kurtarılmalıdır. Böyle ciddi bir şüphe var. Bunu yapan yaptıran daha doğrusu yaptıranlar, bu eylemlerin desteklenmesini istemeyenlerin olma ihtimali büyüktür. Biz bir şey yapmadık yaptırmadık diyorlarsa o yapanları ortaya çıkarsınlar. Eğer o yapanlar ortaya çıkmazsa; bu iş, derin devletin işidir. Derin devletin yaptığı şey ortaya çıkmaz hatta gayri meşrular da onların işidir. Bir cinayet ortaya çıkmıyorsa yahut kayboluyor bulunmuyorsa; o, derin devletin işidir. Eğer bu işin failleri ortaya çıkmıyorsa derin devletin işidir.
Ne Alakası Var Kabe Resminin LGBT Renklerinin Boğaziçi Eylemleriyle?
Bu şekilde Boğaziçindeki eylemlerini eski tabir ile murdar etmek istiyorlar. Kim yaptıysa onun kendi terbiyesizliğidir. Ben oradaki gençlerin bile birçoğunun buna tepki gösterdiği kanaatindeyim. Bundan dolayı bir eylem eğer meşru ise gayrimeşru sayılamaz. Bazı kimseler dini birtakım şeylere hakaret ettilerse o onların terbiyesizliğidir onların cezası verilir ama eylem bundan dolayı gayrimeşru sayılamaz. Eylemciler gayrimeşru işler yapmadığı müddetçe, eylemciler gayrimeşru işler yapmasınlar, mücadele ediyorlarsa etsinler ama gayrimeşru işlere girmesinler. Bu tür şeylere de müsaade etmesinler.
Boğaziçindeki gençlere benim tavsiyem; böyle bir şey olduğunda derhal orada hep beraber: ‘Bu adam provokatördür. Eylemimizi gayri meşru hale getirmek istiyor. Destekleyenleri azaltmak istiyor. Bu adam kimdir tanımıyoruz.’ diye bağırsınlar. Siz kime çalışıyorsunuz, hangi derin devlete çalışıyorsunuz, derin devletin hangi kolundansınız? Bağırsınlar. Bu gibi şeyleri ancak böyle durdurabilirler.
Bizim yaptığımız basın açıklamaları gibi birtakım eylemlerde de böyle bir şeyle karşılaştıkları zaman benim tavsiyem yine budur. Birisi gereksiz bir slogan attı, bizi yanlış tanıtacak bir hareket yaptı, polise bir tane vurdu, taş attı ne bileyim bir küfür de bulundu, bizim sloganımız dışında acayip bir slogan attı. Onu göstersinler. Bu adam bizden değil! Kameralara bağırsınlar, bu adam bizden değil, bu adam kimlerin provokatörüdür? Desinler. Bu işin başka çaresi yok. Kim böyle bir şey yaparsa oradakiler eğer onlardan biri değilse ya da şüphe ediyorlarsa onu orada ilan etmeliler. Bu bizden değildir, kimdir bu adam? Demeliler. Her eylemin idare edenleri olur. İdare edenlerin o eylemde yapılacak etkinlikleri ve yapılmayacak etkinlikleri planlaması icap eder. Herkes kendi kafasından bir eylem yapmaya kalkarsa o zaman eylem meşruiyetini kaybeder. Bence burada böyle bir şey var. Eylemlerin meşruiyetini kaybettirmek için böyle bir şey yapıldı. Mesele İslami camia nefret etsin tamamen desteğini kessine dönüşsün istendi. Bunlar Kabe’ye edepsiz desinler ve tamamen bunları desteklemeyi bıraksınlar, istenildi. Bu tuzağa düşülmemeli. Burada öyle bir şey yapıldıysa ona gereken cezayı verirsin. Bunların hepsi böyle; o halde bu eylem de gayri meşrudur denilemez.
SUNUCU: İlginç olaylar da yaşanıyor hocam. Mesela sosyal medyaya yansıyan görüntüde polisler birini gözaltına almaya çalışıyor, koluna girip sürüklüyorlar, bırakın bırakın ben polisim diye bağırıyor o kişi.
Alparslan KUYTUL: Bakın, çok ilginç! Demek ki göstericilerin arasına karışmış, onlardan gibi görünüyor. Kim bilir polise ne gibi laflar söylemiştir? Belki de küfür etmiştir. Kasten belki de dini değerlere küfretmiştir. Onu tabi tüm polisler bilmez ki. Bilmemişler demek ki tutmuşlar.
Alparslan Kuytul: Ondan sonra ben polisim demek zorunda kalmış yoksa yaka paça alıp götürecekler. Belki de kimsenin görmediği yerde ağzını burnunu kıracaklar korkusu ile dayak yememek için polis olduğunu söylemek zorunda kalmış, işte durum bu.
Açıklamanın videosunu izlemek için;
Gündeme İslami Bakış Programını İzlemek İçin Buraya Tıklayınız.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…