Alparslan Kuytul Hocaefendi, Gündeme İslami Bakış programında, Furkan gönüllülerinden 176 kişinin yargılandığı mahkemeyle ilgili açıklama yaptı. Basın açıklaması düzenledikleri için yargılanan Furkan gönüllülerinin 9 gün boyunca görülen mahkemeleri hakkında konuşan Alparslan Kuytul Hocaefendi, buna benzer birçok mahkemeden beraat alındığını hatırlatarak şunları söyledi;
Öncelikle bu kardeşlerime teşekkür ediyorum. Kardeşlerim bu eylemleri benim özgürlüğüm ile ilgili yapmışlardı. Yaptıkları şey de bir suç yok. Bir parkta kitap okuma etkinliği yapıyorlar. Ondan sonra da basın açıklaması yapıyorlar. Ne var bunda? Hiçbir olay olmuş değil. Sadece baskı kurmak, sindirmek, yıldırmak, korkutmak, dağıtmak için, millet artık gelmesin gitmesin, bizden uzaklaşsın diye bu mahkemeler açılıyor. Yani bu mahkemeler kasıtlı olarak açılıyor.
Bildiğiniz gibi basın açıklaması ve kitap okuma etkinliğiyle ilgili 80 kadar mahkeme açtılar. Bunların 40 tanesinden beraat ettik. 40 tanesini de uzattıkça uzatıp bitirmiyorlar. Daha evvel beraat aldığımız o mahkemelerin konusu ile aynı konu. Onlarda basın açıklaması idi. Hepsinden beraat ettik. Şimdi bu da öyle; anayasal hakkınızı kullanıyorsunuz meselesi. Orada polislik bir olay olmuşta değil ama buna rağmen basın açıklamasından sonra mahkeme açılıyor. Bu olayda kimlikleri toplamışlar. Aslında hiçbir şey olmamış. Kimlikleri isteyip GBT demişler, kimliklerini aldıklarında daha sonra mahkeme açıyorlar. Bir olay mı oldu? Sen neyin mahkemesini açıyorsun? Sen GBT için kimlik toplamıştın ama aslında mahkeme için kimlik toplamışsın. Savcının ‘’Bunlar bir şey yapmamış niye mahkeme açacağız?’’ demesi gerekirdi. Halbuki arkadaşlarımızın emniyete ifade vermeye hiç gitmemeleri gerekirdi. Emniyete ifade vermeye gittikleri için dosyalar hazırlanabiliyor. Sonra emniyet götürüp savcının önüne koyuyor. Savcı bakıyor ki her şey hazırlanmış, mecbur kalıp mahkemeyi açıyor. Esasında savcının talimatı yok. Başlangıçta savcının talimatı olmadan emniyet ifade alıyor. Savcıya gidilse, savcı ‘bundan ötürü soruşturmaya gerek yok’ der diye söylemiyorlar. Savcıya haber vermiyorlar.
Emniyet kendini savcının yerine koyup ifadeye çağırıyor. Savcının, emniyetin yaptığı bu olayların birçoğundan haberi bile olmuyor. Dosyaları bu şekilde hazırlıyorlar. Sonra götürüp savcıyı mecbur ediyorlar. Buna rağmen 20 kadar bu şekilde hazırlanmış dosya savcılıktan döndü. Savcı ‘mahkemeye gerek yok’ dedi. Birkaç yüz kişi hakkında 20 kadar toplam dosya mevcut. 20 mahkeme daha açılacaktı ve ortalama 100 civarında mahkeme olacaktı. 20 dosya savcılıktan döndüğü için dava açılmadı. Basın açıklaması yapmış, şurdan şuraya kadar yürümüş ve orada basın açıklaması yapmış. Ne olmuş? Olay yok, bir şey yok.
Sunucu: Hocam, şu an arkadaşlar görüntüleri veriyor. Yani basın açıklaması olaysız bir şekilde, hatta polisinde nezaretinde gerçekleşiyor.
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Polisler orada durup seyrediyorlar. Bir olay yok bir şey yok. Basın açıklaması yapıp dağılınıyor. Şimdi sen bu basın açıklamasının neyini mahkemeye verdin?
Sunucu: Basın açıklaması suç ise neden orada müdahale edilmedi?
Sinmiyoruz, Yıkılmıyoruz, Ayaktayız Elhamdülillah!
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Suç ise niye müdahale etmedin? Bunun gibi kaç tane olay var ve hepsinden beraat ettik. Niye bir daha mahkemeye veriyorsun? Sırf Furkan gönüllülerini uğraştırmak, yormak, sindirmek, gözdağı vermek başka bir şey için değil. Çok şükür bizde öyle bir şey olmuyor. Çok şükür biz tecrübe kazanıyoruz, cesaretimiz daha da artıyor. Sinmiyoruz, yıkılmıyoruz, ayaktayız elhamdülillah. Bu sıkıntılar bizi daha da kamçılıyor.
Kendine devlet diyenlerin ne olduklarını anlamış olduk.Bu ülkede ne kadar zulmettiklerini, bunların kimlere neler yaptıklarını artık anlıyoruz. Devlet denilen yapıyı biz evvelden bu kadar tanımıyorduk, şimdi daha iyi tanıdık. Ben artık bu devletin dediği hiçbir şeye inanmıyorum(!). Şu terörist, şu PKK’cı, bu DHKPC’ci, bu Fetöcü, artık hiçbirine inanmıyorum! Benim başıma geldi. Ben bunlara artık inanmıyorum. Benim bu örgütlerle ne alakam vardı? Bana demedik laf bırakmadılar. Her örgütle bağlantı kurdular. Sonrada hepsinden beraat ettim. Çünkü yok böyle bir şey. Ben bunların neyine güveneceğim artık? Ben kendim yaşadım, yalanlarını gördüm. Bunların daha neyine inanacağım? Gerçekten doğru bir şey olsa da artık inanamıyor insan. Şu adam terörist, şu adam bunu yaptı dedikleri zaman belki de gerçekten öyledir ama artık güvenimiz sarsılmış, artık inanmıyoruz.
Bu Dürüstlük Müdür?
Bu olayda 176 kişiye GBT diyerek kimlik alıyorsun ve hiçbir olay yok. Ondan sonra da mahkemeye veriyorsun. Bir kere bu dürüstlük müdür? Sen kimlikleri GBT diyerek aldın. Dürüstlük bu mudur? Olay esnasında bir gözaltı yok. Hani gözaltı olmuş götürülmüş olsa, olay oldu diyecek ama öyle bir şey de yok.
Sunucu: Birçoğunda dağılın vs. gibi uyarı bile yapılmıyor hocam.
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Evet, hiçbir uyarı bile yapılmıyor. Hapiste olduğum için olayın içinde değilim ama öğrendim. ‘Dağılın’ diye uyarı bile yok. İşte Türkiye gerçeği! Şimdi biz bunları yaşamış olunca, Boğaziçi’ndekiler teröristti, yok bilmem ne. Daha inanır mıyım ben bunlara? Sen herkese bunu yapıyorsun. Aslında sen insanları zorla terörist yapmak istiyorsun. Sen teröristten rahatsız değilsin. Sen terör yapmayanlardan rahatsızsın.Çünkü adam terör yapmayınca bir şey yapamıyorsun. Terör yapsın da hepsini hapse doldurayım istiyorsun. Doldur doldur ne olacak? ‘Kendi evladının boynunu sıkan düzen’ diyor rahmetli şair Abdurrahim Karakoç. (Ali Kınık “Ey, öz çocuklarının boynunu sıkan düzen!” diyor.) Herkesin boynunu sıkıyon, sıkıyon, sıkıyon ne olacak? Şu şucu, bu bucu derken ne olacak? Sen nesin ya, sen melek misin? Mahkeme kararı olmadan insanlar sürekli vatan hainliğiyle, teröristlikle, şunla bunla damgalanıyor. Ortada hiçbir olay yokken mahkemeler de süründürülüyor.
Bu Mudur Devlet?
Adaletin zerresi kalmadı. Lafa gelince ‘kul hakkı önemlidir’ diye edebiyat parçalıyorlar. Hakkımız size haram olsun! Bu yaptıklarınız kul hakkı.
Her bir kardeşimizin duyduğu korku, endişe, yorgunluk, bu yolda harcadığı para, ter, -hatta bir kısmından kan bile aktı- akıttığı kan hepsi size haram olsun!
Bir basın açıklaması ve 176 kişiye mahkeme. Diğerlerinde de böyle. Mahkemelerin bazısında 20-30 kişi, bazısında 40-50 kişi, bazısında da 90-100 kişi. Bu mahkemede de 176 kişi. Öyle 3 kişi 5 kişi de değil. Akılları sıra çok insanı böyle mahkemeye getirelim götürelim, birçok insanın gözünü korkutalım. Sağ olasınız, birçok insanda ki korkuyu aldınız. Sayenizde artık çok insanımız korkusuzlaştı. Biz karakol bilmeyen insanlardık. Emniyeti de nezarethaneyi de hapishaneyi de adliyeyi de gördük. Yalanlarınızı da iftiralarınızı da gördük. Hepinizi tanıdık. Bir şey kazanmadınız kaybettiniz. Hakkımız da haram olsun.
176 kişiye hâkim ne yapsın? Bu talimat verenler, hâkimlerin başına bela olmuşlar. Bu mahkeme 9 gün sürecek. Bir gün arayla 3 hafta boyunca sürecek ve her birinde 15-20 kişi. Hâkim öyle bir planlama yapmış.
Bu nasıl bir insanlıktır? Sen ne hakimine acıyorsun ne savcına acıyorsun ne polisine acıyorsun. Siz kimsiniz kim? Perde arkasında talimat veren siyah gözlüklüler. Nasılsa siz yorulmuyorsunuz, yorulan polis, savcı, hâkim ve vatandaş. Umurlarında değil. Siz mi bu vatanı milleti seviyorsunuz? Siz bu vatanı milleti sevseniz bu zulmü yapmazsınız. Bize acımadığı gibi kendi memuruna da acımıyor. Böyle vatan sevgisi mi olur? Böyle millet sevgisi mi olur? Tek dertleri saltanat, benim dediğim olacak.
Senin dediğin olmayacak! Doğru olan olacak.
Allah’ın dediği olur. Sen Allah mısın?
Soruyu video olarak izlemek için tıklayın;
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…