Alparslan Kuytul Hocaefendi, küresel bir salgın haline gelen Covid-19 virüsü sebebiyle toplu yapılan derslere ara vererek, her cuma günü tefsir dersi yerine hasbihal programı gerçekleştirmektedir.
“İstikamet üzere olmak” konulu sohbeti sonrası kendisine yöneltilen soruları cevaplandıracak gündemi değerlendirdi.
Kendisine yöneltilen “Bir ilahiyatçı, corona virüs sebebiyle bu yıl oruç ertelenmeli iddiasında bulundu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu cevaplandırdı.
Cevabın tamamını okumak için;
Adının ilahiyatçı olması hiçbir şeyi değiştirmez. Tek kelimeyle saçmalamış. İlahiyatçı olunca İslam’ı biliyor demek değildir. Türkiye’de İlahiyat Fakültelerinde İslam’ın, fıkhın adam gibi öğretilmediği zaten malumdur. Felsefelerle, felsefe kitaplarıyla mezun olunca sonuç bu oluyor. Yani böylesi adamların ortaya çıkması…
Oruç Neden Ertelensin?
Oruç insanın tek başına tuttuğu bir ibadettir. Herkes kendi evinde orucunu rahatlıkla tutabilir. Yani yok efendim oruç bağışıklık sistemini zayıflatırmış da bilmem ne! Bu gibi laflar ile aslında hangi amaçları güttüğünü tahmin etmek zor değildir. Diyanet Teşkilatı Cuma namazını kılmak mümkünken önlemlerini alarak her camide işte 13 yaş altına ve 65 üstüne izin vermemek şartıyla, önlemlerini alarak maske, temizlik vs. ölçüm yapılarak ateş ölçülerek vb. cami içerisinde de seyrek durulmasını şart koşarak, tokalaşmamayı şart koşarak, hutbe ve farz 10 dakikada bitirilebilirdi. Diyanet; bu şekilde kılınmasını söyleyeceğine tümden kaldırırsa, bu yolu açarsa, elbette ki böyle fıkıhtan anlamayan, kendini ilahiyatçı diye tanıtan belki de basit bir din dersi öğretmeni, fıkhın zerresini bildiği yok ama böyle konuşabilir. Çünkü diyanet bunun yolunu açtı. Böylelerine cesaret verdi.
Bir Farz Ne Zaman Terkedilebilir?
Şartları var. Böyle önlem alarak yapmak mümkünken, terk edemezsiniz. Yani önlem alarak yapmak mümkünse, onu yapmak zorundasınız. Ve benim kanaatimce önlem alarak yapmak mümkündü. Cuma’nın iptali kararı ilk çıktığında, Türkiye’de daha bir kişi bile ölmemişti. Bu kadar erken davranmanın alemi yoktu. Bir hafta bir haftadır. Yani bu kadar erken davranılmamalıydı. Ve halen bile bunun önlemini almak mümkün. İnsanlar hala yollarda geziyor. Daha yeni bakın şu anda iki günlük sokağa çıkma yasağı getirildi. Yani şimdiye kadar herkes yollarda geziyordu. Yani bir tek camide tedbir alındığında 10 dakikada mı bulaşacak? Diyanet bunun önünü açtı. Ondan sonra da böyle konuşanlar da çoğaldı.
Eğer kişi gerçekten hastaysa, bağışıklık sistemi çok kötüyse, iftarda ve sahurda yemeyle bağışıklığını kuvvetlendiremiyorsa ve çalışmak zorundaysa ve çalıştığı ortamda insanlarla beraber olmak zorundaysa belki o zaman o kişi için caiz görülebilir. Yani bağışıklığı çok kötü, kronik hastalığı var. Ve insanlarla beraber çalışmak zorunda. Belki öyleleri için şartlarını ortaya koyarak gerekebilir. Ben şu anda aklıma gelen birkaç şartı söyledim. Üzerinde çalışılması lazım.
Diyanet; üzerinde çalışmalıdır. Şartlarıyla söylenebilir böyle şeyler. Böyle hiçbir şart koşmadan herkese genel bir fetva verilemez. Yani bağışıklık sistemi gayet iyi olan insanlar var, çalışmayan insanlar var, kendi evinde oturabilecek, çalışmaması mümkün olan insanlar var. Veya bu hastalığı atlatmış, artık vücudu ona bağışıklık kazanmış zaten artık onun için tehlike olmaktan çıkmış olan insanlar var. Velhasıl birçok insan için oruç tutmanın hiçbir mahsuru yoktur. Herkese bu şekilde bir fetva veriyor gibi konuşmak doğru olamaz.
Herkes haddini bilsin!
Bir kere herkes İslam fıkhının alimi değildir. İlahiyatlarda felsefe okuyaraktan İslam fıkhına müdahale etmeye kalkışmasınlar! Bu konu fıkıhla ilgili bir konu olunca felsefeciler değil, fıkıh alimleri konuşabilir.
