Alparslan Kuytul Hocaefendi, dün gece (19.05.2020) ‘Kadir gecesi özel’ E konferans gerçekleştirdi.
Konferansın sonunda takipçilerinden gelen soruları cevaplandırdı. “Adıyaman’da sosyal mesafe kuralını uygulayarak, teravih namazı kılmak isteyen 6-7 kişiye kişi başı 392 TL idari para cezası kesilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ‘Artık kanun yok keyfilik var. Polis diyor ki ‘bunu sen astın biliyoruz, kiminle astın’ o da kiminle astığını söylemiyor.
Sen misin söylemeyen al sana 12 bin lira ceza… Böyle bir kanun var mı? Söylemediği zaman 12 bin lira yazmayla ilgili bir kanun var mı? Sen külhanbeyi misin, devlet memuru musun? Tamamen keyfi. Artık kanun yok keyfilik var. Zaten hukuk devleti değiliz, kanun devleti olsalar ama kanun devleti de değiller. Tamamen keyfi uygulamaların olduğu bir devlete dönüştü.
Emniyet; ‘Cumhurbaşkanını, Bakanı eleştirebilirsin ama devleti eleştiremezsin’ diyor!
‘Ben devletim’ diyen, bir devlet yapılanması var! diyerek yaşanılan zulmü değerlendirdi.
Cevabın tamamı;
Artık Kanun Yok, Keyfilik Var!
İmam zorda kalmasın diye caminin dışında, hepsi altı üstü 6-7 kişi, aralarında 1-2 metre mesafe ile namaz kılıyor. Biz dolmuşta giderken aramızda daha az mesafe var, pazarda daha az mesafe var, dolmuşta yol icabında bir saat sürüyor, yirmi kişilik dolmuşta on kişi olsa ne olur ki sonuçta küçücük dolmuş, yanında kimse oturmuyor olsa bile, önündekiyle arandaki mesafe yarım metre. Yarım metreye izin veriyorsun ama bir buçuk iki metre mesafe ile Teravih kılınmasına mı izin vermiyorsun? Sen ancak korkak ve safa yatan Müslümanları kandırabilirsin. Bir buçuk metre mesafeyle namaz kılan insan için nasıl bir sorun olabilir?
Biz evimizde cemaatle namaz kılıyoruz. Evime de Gel ve Müdahale Et! Ben buradan ilan ediyorum, ben evimde ailemle, çocuklarımla, cemaatle namaz kılıyorum. Gel Evime De Müdahale Et! Madem ki Mao’nun Çin’ine benzedik, o zaman gelin eve de müdahale edin. Evde birşey olmuyor da yolda, açık alanda, üstelik bir buçuk metre mesafeyle sen buna nasıl karışırsın? Nasıl karışırsın? Bu namaz kılanlara 392 TL adam başı para cezası kesilmiş. Ben hepsini bilmiyorum, çok yerde kestiler. Branda asanlara dahi para cezası kestiler. Yani astığı branda da bir şey yok. Polis diyor ki ‘bunu sen astın biliyoruz, kiminle astın’ o da kiminle astığını söylemiyor.
Muhbirlik yok, alçaklık yok, ispiyonculuk da yok, olanın da burada yeri yok.
Sen misin söylemeyen al sana 12 bin lira ceza… Böyle bir kanun var mı? Ben sana söylemek zorunda mıyım? Kiminle astıysa astı, söylemek zorunda mı? Söylemediği zaman 12 bin lira yazmayla ilgili bir kanun var mı? Sen külhanbeyi misin, devlet memuru musun? Tamamen keyfi. Artık kanun yok keyfilik var. Zaten hukuk devleti değiliz, kanun devleti olsalar ama kanun devleti de değiller. Tamamen keyfi uygulamaların olduğu bir devlete dönüştü.
Emniyet; ‘Cumhurbaşkanını, Bakanı Eleştirebilirsin Ama Devleti Eleştiremezsin’ Diyor!
‘Ben Devletim’ diyen, Bir Devlet Yapılanması Var!
Osmaniye’deki emniyetçi, arkadaşa diyor ki ‘siz devleti eleştiriyorsunuz, hükümeti eleştirebilirsiniz’ diyor. Bakın ‘Hükümete laf söyleyelim, devlete laf söylemeyelim, istiyor. Devleti eleştiremezsiniz’ diyor. Niye devlet, Allah mı? Devlet dediğin kim? Devlet dediğin insan değil mi? Hükümeti eleştir, diyor.
Bunların niyeti; hükümeti daha da zor duruma düşürmektir. Hükümet hâlâ uyuyor ya da farkında ama dosyalar fazla olunca korkusundan konuşamıyor. ‘Hükümeti eleştirin’ diyor. Bakın bizi o tarafa sevk etmek istiyor. Devleti eleştiremezsin.
Sen Kimsin de Başıma Devlet Oldun? Her polis memuru her asker kendini devlet kabul ediyor. Milyonlarca insan bu vatanın sahibi değil, bir tek siz bu vatanın sahibisiniz öyle mi?
Devlet kimmiş? Devlet orduymuş, polismiş, istihbaratmış, savcıymış, valiymiş, kaymakammış ve kendi adamlarını her yere yerleştirdiler. Onlardan talimat alan; aslında hükümetten talimat almayan, hükümetin işini zorlaştıran, başka yerden talimat alan paralelciler. Onlar devlet. Sen devleti eleştiremezsin, diyor. Niye devlet Allah mı?
Kur’an Enbiya 23. Ayette “Allah, yaptıklarından sorulmaz, oysa onlar sorguya çekilirler” buyuruyor.
Allah’a bir şey diyemezsin, Allah’ın ilmi sonsuzdur, O’nun kadar bilemezsin. Allah’ın hakkı sonsuzdur, her şey O’nundur. O’na bir şey diyemezsin. Hem O’nun kadar hakkın hem O’nun kadar ilmin hem de O’nun kadar merhametin yok. Allah’ı eleştiremezsin. Allah yanlış yapmaz. Sen Allah mısın? Eğer Peygambere vahiy gelmese peygamber bile eleştirilebilir, o da insandır. Vahiy geldiği için, heva ve hevesinden konuşmadığı için eleştirilemez, mutlak itaat gerekir. Size vahiy mi geliyor acaba… Allah mısınız, Peygamber misiniz?
Hükümeti eleştirebilirsin ama devleti eleştiremezsin, neden? Devlet dediğin kim, insan değil mi? Hata yapmaz mı? İşte sen hata yapıyorsun. Sen kendini devlet görüyorsun öyle mi? Dünkü polis başıma devlet olmuş! Kendini devlet görüyor. Senin yüzbinlerce polisin var, yüzbinlerce devlet var maşallah. Senin verdiğin yanlış bir karar. Yanlış iş yapıyorsun, ondan sonra o da niye yanlış iş yapıyorsun, diyor. Bana böyle yaptılar, diyor. Sen polisi, devleti eleştiremezsin, diyor.
Reisi Cumhur eleştirebilir ama polis memuru eleştirilemezmiş. Bunlar kendini nasıl görüyor? ‘Cumhurbaşkanını, bakanı eleştirebilirsin ama devleti eleştiremezsin’ diyor. Devlet dediğin kim? Polis, ordu, istihbarat. Niye bunlar insan üstü varlıklar mı? Sen cumhurbaşkanından üstün müsün? Cumhurbaşkanı eleştirilirmiş. Kendisini onun da üstüne çıkartmış. Farkında mısınız? Adam kendisini Cumhurbaşkanından da üstte görüyor.
Aynı benzeri bir tavır İstanbul’da da olmuştu 3-4 yıl önce İstanbul Saraçhane Parkı’nda konferansımız iptal edilmişti. Yine basın açıklaması yapıyorduk. Arkadaşlar görevlilere diyor ki ‘Arkadaşlarımız valilik ile görüşmeye çalışıyorlar, pazar ama bir muhatap bulabilirlerse belki hallederler. Biraz beklesek’ diyorlar. Konuştukları sivil ‘ben sana valiyim demiyorum, ben sana emniyet müdürüyüm demiyorum, ben sana bakanım demiyorum, ben sana başbakanım demiyorum, ben sana cumhurbaşkanıyım demiyorum, ben sana devletim diyorum’ diyor. Konuşmaya bakın. Adam kendini cumhurbaşkanından yukarıda görüyor. Bu ülkede böyle bir devlet yapılanması var. Ben devletim, diyor. Yani cumhurbaşkanı olsa ona itiraz edilebilirmiş… Bu polis memuru ya da sivil istihbaratçı bilemiyoruz. Gittikleri yerde böyle konuşan siviller çoğaldı.
Diyanet diyor ki ‘camiler açık kalacak’ siviller gidip imama ‘camiyi kapatacaksın’ diyor. Ben imamım, Diyanet İşleri Başkanı ‘camiler açık kalacak’ dedi, diyor. O sivil; ‘ben ne diyorsam o, ben devletim, benim dediğim olur’ diyor. Herkes kendine devlet demeye başladı. Maşallah milyonlarca devlet var ve bunlar iyice yanlış ve ölçüsüz davranmaya başladılar.
‘Küçük Tepeleri Ben Yarattım’ Der Gibi!
Bugün bir video izledim. Sokağa çıkma yasağı gününde birkaç tane genç sokağa çıkmışlar, çıkmasalardı daha iyiydi. Artık bir işi mi vardı, acil bir durum mu vardı, bilemiyorum. Bazen insanların acil durumları olabiliyor, başvursa da izin vermiyorlar. O da hemen 5 dk. şuraya gidip geleyim demiş olabilir. Kardeşim sen polissin, ceza mı keseceksin? Yetkin varsa tamam kesersin uzatmaya gerek yok. On tane delikanlıyı duvara doğru çevirmişler, bakmayacaksın, duvara bakacaksın, diyor. Sen polis misin, işkenceci misin? İki üç tane genç polis, Amerikan polisleri gibi havalardalar. Dağları ben yaratmadıysam da küçük tepeleri ben yarattım, der gibi halleri var. Böyle çok kibirli… İzleyin göreceksiniz. Duvara baktırmak nereden çıktı? Ceza mı keseceksin, kes. Emniyete mi götüreceksin, götür. Hava atma. Allah var, şimdiye kadar polisler böyle değillerdi. Biz polislerden çoğu zaman kibarlık görmüşüzdür. İyi akşamlar, derler. Bunu inkâr edemeyiz. Bu son birkaç yıldır değişmeye başladı. Amerikan polisi gibi…
Telefon ile İş Bitiren Bir Ülke Olduk!
Polis, geçenler de Adana da Suriyeli genci, daha çocuk tam kalbinden vurdu. Eskiden böyle bir polis var mıydı? Yeni bir polis kadrosu var. Şu anda hem tepedekiler hem alttakiler, polis kadrosu değişmiş durumda. Artık 17 yaşında bir genci kalbinden vuran bir polis var. Senin de çocuğun var, Allah tan kork. Çocuk kaçmıyor. Sırtından da vurmamış, çocuk orada duruyor, yüzü polise doğru, iki üç metre mesafeden kalbinden vuruyor. Pes, bu kadar olur mu? Polisi sonradan bıraktılar. Çok tepki alınca tekrar tutukladılar. Sessiz sedasız iki ay sonra bırakırlarsa hiç şaşmam. Bu bir taktiktir. Çok tepki alınca tutuklanır, iki ay sonra sessizce bırakılır. Hatta şu an tutuklu mu ondan bile şüphe ediyorum. Böyle bir ülke olduk. Yani telefonla iş bitiyor. Hâkim kim, savcı kim? Hâkim ve savcının ne önemi var? Kanunun ne önemi var. Telefon geldi mi iş bitti. Tamam.
Tamamını okumak için;