Alparslan Kuytul Hocaefendi bu Cuma tefsir dersinden sonra soru cevap kısmında önemli açıklamalarda bulundu.
“Erdoğan’ın gençlerle yaptığı YouTube yayınında yayını beğenmeyenlerin sayısının çok fazla olması ve kızı Esra Albayrak’a hakaretler edilmesi üzerine, sosyal medyada düzenleme yapılacağının açıklamasını, Doğu Perinçek’in de bu konuda “milli devletin diktatörlük uygulaması gerekir” söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde gelen bir soruya cevap veren Alparslan Kuytul Hocaefendi; “Kanaatimce Cumhurbaşkanını tuzağa düşürdüler.”dedi. Cumhurbaşkanının kızına yapılan iğrenç saldırıyı kınayan Hocaefendi, Perinçek’in “Milli diktatörlük” ifadesini değerlendirdi. Sürekli bişeyler bahane edilerek baskı imparatorluğu kurulduğunu söyleten Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin bu soruya verdiği cevabın tamamı şu şekilde;
Kanaatimce Cumhurbaşkanını tuzağa düşürdüler. Aslında böyle olacağını, o programı düzenleyenler biliyordu. Üniversiteye hazırlanan bütün gençler, imtihanın geriye alınmasından rahatsız oldu. Bunun böyle olacağı belliydi. Cumhurbaşkanını tuzağa düşürüp bu programı ona yaptırdılar. O da Cumhurbaşkanlığını kullanaraktan gençleri kazanırım, herkes beni dinler, destekler zannetti. Hâlbuki öyle olmayacağını, onu bu işe sevk edenler çok iyi biliyordu. Kanaatimce tuzağa düştü.
Cumhurbaşkanının kızına yapılan terbiyesizlik, elbette bir alçaklıktır. Ama bu ülkede bir tek onun kızına bu terbiyesizlik yapılmadı. Bizim de namusumuza varana kadar şerefsizlik yaptılar. Demirtaş’ın karısına da yaptılar, başkalarına da yaptılar. O zaman neden böyle önlemler alınmadı?
Bana öyle geliyor ki bir güç, Cumhurbaşkanının bu kararı almasını sağlamak için o terbiyesizliği, bir alçağa kasten yaptırdılar.
Şu anda bu kararı kim destekliyor? Perinçek diyor ki ‘Milli diktatörlük kurmalıyız.’ Ben 6 yıldan beri ‘Türkiye’yi diktatörlüğe doğru götürüyorlar.’ diyor muydum, demiyor muydum? Bakın eski konuşmalarıma, 6 yıldır ben bunu söylüyorum. Bakın şimdi açık açık, çekinmeden, pervasızca söylüyor. Demek ki baya güçlenmiş, artık açık açık konuşuyor. “Milli diktatörlük” diyor. Başına milli kelimesini ekleyince diktatörlük güzel oluyor yani.
Diktatörlük, alçaklıktır. Diktatörlük, insanların hakkını yemektir. Kimsenin hakkını savunmasına izin vermemektir. İstediği gibi herkesi ezmek ve susturmaktır.
“Milli diktatörlük” lazım diyerek bunu savunabiliyor.
Ben yıllardan beri ‘diktatörlük kurmak isteyen bir güç var’ diyorum. Ve bunlar Türkiye’deki özgürlüğü fazla bulmakta ve bu özgürlüğü azaltmayı düşünmektedirler. İşte şimdi onu yaşıyoruz. Artık bu, açık açık konuşulur hale geldi.
6 yıl evvel beni anlamayanlar, ‘ya öyle şey mi olur’ diyenler, söylesinler bakalım, Türkiye 6 sene önceki Türkiye mi, 7 sene önceki Türkiye mi? 2012-2013 böyle miydi? Bu kadar baskı var mıydı? Herkes bu kadar susturuluyor muydu? Bu kadar ağır kanunlar var mıydı? Olağanüstü hâl kanunlarını normal kanuna çevirdiler. Şu anda olağanüstü hâl ile idare ediliyoruz. Valiler acayip derecede yetkilendirildi. Valiye de bir yerden talimat geliyor. Onun da elinde bir şey yok. ‘Vali kararı’ diyerek, onu öne sürüyorlar ama aslında başkaları karar veriyor. Sen asıl adamları ve perde arkasından talimat veren siyah gözlüklüleri görmeyesin, valiye kızasın diye ‘Vali’nin kararı’ diyorlar. Böyle bir ülke meydana getirildi. Valiler, her gün her şeyi yasaklıyor.
Mesela dün 4 tane mahkeme vardı. 5-10 gün içinde birden çok mahkeme var. Bugün de vardı. Mahkemeler böyle çok olunca valilik hemen karar alıyor. 15 gün boyunca yok pandemi, yok bilmem ne, virüs bahanesiyle yalan dolan çok, yalan çok. “Virüs bahanesiyle Adana ilinde şu toplantılar yasak.” Bizim mahkemeler var, nasıl olsa 15 günde zaten bitiyor, sonra adli tatil başlıyor. 20 Temmuz’da adli tatil var. O zamana kadar ayarlamışlar. O tarihe kadar bu Furkancılar basın açıklaması yapmasınlar. O zaman sen de bu kadar mahkeme açma! Sen mahkeme açarsan ben de basın açıklaması yapmaya devam ederim.
Şimdi bakın kızıyla ilgili bu terbiyesizliğin yapılması; kadın erkek fark etmez. Hiç kimsenin namusuna dil uzatılamaz. Bu şerefsizliktir. Bugün ona yarın sana, öbür gün bana. Bu terbiyesizler bunu herkese yapıyorlar. İnternette nice küfürler var. Arkadaşlar bana söylüyorlardı ‘böyle böyle hakaretler var, bu mahkemeleri kazanmamamız mümkün değil. Bunları mahkemeye verelim mi?’ ben uğraşmadım. Zaten bir sürü işim var. Bir de mahkemelerle uğraşmak istemedim. Mahkemeye vermedim. Ama o kadar çok terbiyesizlik var ki. Allaha havale ettim. Ama şimdi cumhurbaşkanının kızıyla ilgili olunca; hemen sosyal medya iptal olsun, Twitter iptal olsun, bilmem ne olsun. Şimdiye kadar ak trollerin demediği laf, hakaret etmediği insan kalmadı. Ben de onlardan biriyim. Ak trollerin, muhaliflerden saldırmadığı insan kalmadı. Sizin bu trollerinizin yaptığı hakareti saygısızlığı kimse yapmadı. Paralı askerler, maaşları aldıkları gün daha da çok saldırıyorlar. O zaman neden bugüne kadar bir tedbir almadınız? Bence cumhurbaşkanının bu kararı (sosyal medyanın kapatılması kararı) vermesini sağlamak isteyen güçler, kızına bu terbiyesizliği yaptırdılar. Bir kişiyi feda ettiler. “Gider 3-5 ay yatarsın bir şey olmaz” dediler. Kim bilir ona, ne kadar da para teklif etmişlerdir. Şimdi orada paşa paşa yatıyor ve alacağı paraları düşünüyordur. Büyük ihtimalle böyledir.
Cumhurbaşkanının daha baskıcı olmasını, Twitterı da YouTube da iptal etmesini sağlamak istediler. Ve bakın hemen arkasından Türkiye’yi ben idare ediyorum diyen Doğu Perinçek, “Milli diktatörlük uygulamak lazım.” diyor. Şimdi akla her şey geliyor. Akıldır bu durduramıyorsun, “Acaba milli diktatörlük isteyenler mi cumhurbaşkanının kızına böyle bir terbiyesizlik yapılmasını sağladılar?” “Onu böyle bir karar almaya mı zorlamak istiyorlar?” gibi soru akla geliyor. Benim aklıma geliyor.
Liderlerin bazı kararları vermesini sağlamak için bu gibi tuzaklar hazırlanır, bu gibi operasyonlar yapılır. Lider o kararı veremiyorsa, ona onu verdirmek isteyen güçler, böylesi tuzakları hazırlar ve o, o kararı vermek zorunda kalır. Ama bu çözüm değildir. Twitterı kapatırsan Avrupa üzerinden giriş yaparlar, olur biter. Ve bu ne zamana kadar devam edecek? Türkiye zaten, Avrupa’da da dünyada da diktatörlük olan bir ülke olarak tanınıyor. Daha da beter tanınacaksınız. Daha da diktatör diyecekler. Twitterı kapatırsanız, daha da fazla tepki alırsınız.
Şu olabilir; bazı insanlar ona buna saldıracak, küfredecek, hakaret edecekse bir rumuzlu hesap açıyor. X diyor, Y diyor, Z diyor ve hesap açıyor. Kim olduğunu bulamıyorsun. Fotoğraf koymuyor ya da yanlış bir fotoğraf koyuyor. İsmi de yok. Böyle bir hesap açmanın önünü kesmek icap eder. İnsanlar böyle hesapları niye açarlar, ona buna küfretmek için. Kendi hesabından bu tür terbiyesizlikler yapamıyor, rumuzlu hesaplar açıyor, oradan yapacağını yapıyor. Bu gibi terbiyesizlikleri önlemek için, önlemler alınabilir ama tümden kaldırmak ne demek? Bu şu demek: “Medya elimizde, zaten herkesi susturduk, tüm televizyonlar elimizde, istediğimizi çıkarıp konuşturuyoruz, reklamımızı yaptırıyoruz, istemediklerimizi konuşturmuyoruz. Bir tek hükmedemediğimiz sosyal medya kaldı, sosyal medyayı da bu şekilde halledelim, olsun bitsin” demek.
Sürekli bir şeyler bahane edilerek, baskı imparatorluğu kuruluyor.
15 Temmuz deniliyor, diktatörlük kuruluyor.
Virüs deniliyor yine diktatörlük kuruluyor, camiler bile yasaklanıyor. Şimdi ne değişti? Mesela virüs bitti mi? Ne değişti? Bugün Cuma namazına gittik, kıldık da 4 ay evvel niye gidemedik? Yine mesafeli dursaydık ne olurdu? Virüs bahane edilerek baskı kuruluyor ve herkes itaate alıştırılıyor. Virüs deniliyor sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Şimdi de birisi terbiyesizlik yaptı, deniyor Twitter’ın kökünü kurutalım, YouTube kaldıralım deniliyor. Bir şey yapılacaksa, insanlar susturulacaksa sürekli bir olay bahane edilerek yapılıyor. Artık insanların bunu anlaması lazım.
Şimdi Cumhurbaşkanının kızına böyle bir terbiyesizlik nerden çıktı? Besbelli ki bu iş bir proje… Onun kökünü bulsunlar. Gerçekten ona bu talimatı kim verdi? Her şey ortaya çıkar. Bu kararın verilmesini isteyenler, YouTube’un Twitter’ın kapanmasını isteyenler, bu terbiyesizliği yaptılar ya da yaptırdılar. Ondan sonra bu kararın alınmasını sağlayacaklar ama ben bunun mümkün olacağını sanmıyorum. O zaman insanlar Avrupa üzerinden girecektir. Başka yollar bulunacaktır ve insanlar nefret etmeye başlayacaktır. “Yeter artık sizin yaptığınız” diyenler çoğalacaktır. Ve her gün daha da fazla oy kaybına uğrayacaklardır. Ben bununla bir yere varılacağını sanmıyorum.
Daima özgürlükleri kısıtlayanların oyları azalır. Özgürlük vaat edenlerin oyları çoğalır. Bu böyle davrandığı müddetçe oyları azalacaktır. Muhaliflerin oyları çoğalacaktır. İnsanlar ‘artık yeter bu diktatörlük’ demeye başlayacaklardır. Bu çözüm değildir. Adaletli olsunlar, insanlar o zaman çok konuşmaz. Herkesi susturmak zorunda kalmazlar. Herkesi susturmak mı zor, adaletli olmak mı zor? Herkesi susturmak daha zor bir şey? Adalet hem doğrudur hem de daha kolaydır. Adaletli ol, insanları susturmak zorunda kalmazsın.