İslam’da savaşmak hangi şartlarda caiz olur? Burada bazı İslam düşmanları “Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın” ayetine dayanarak “Müslümanlar barış yanlısı değiller. Onlar bütün gayri müslimlerle savaş halinde olurlar. Masum insanlara saldırırlar” diyorlar. Böyle söyleyenlere nasıl cevap vermeliyiz?
Öncelikle her ayeti iyice inceleyerek konuşmak gerekir. Bilir bilmez bir Hristiyan kalkıyor, birisinden bir ayet duyuyor, ona göre yorum yapıyor, bu onun işi değil. “Fitne kalmayıncaya kadar ve din tamamen Allah’ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın” (Enfal/39) Enfal suresindeki bu ayetin manası nedir? Allah Azze ve Celle başka bir ayette buyuruyor ki ‘Essulhu hayr’ “…Barış daha hayırlıdır.” (Nisa/128) O ayeti görüyorsun bu ayeti de gör. Cımbızcılık yapma.
Savaş Emri Vermek Şahısların Değil, Devletin Vazifesidir
Kuran’ı Kerim bunu (ayette geçen savaşma emrini) devlete emrediyor, şahıslara değil. El-Kaide gibi birtakım örgütler, o yaptıkları saldırıları bu ayete dayanarak yapmıyorlar. “El-Kaide gibi örgütler bu ayete dayanmak suretiyle bunları yapıyorlar, demek ki Kur’an emrediyor” denilemez. Bu ayet devlet içindir, devletler arasında savaş hep olmuştur ve olacaktır. Devlet, devlete savaş ilan eder. Mesela Almanya’da bu ayete dayanarak İslam’a saldıranlar, böyle konuşanlar; Danimarka’ya saldırmadı mı, Hollanda’ya, Rusya’ya şuna buna saldırmadılar mı, kaç devletle savaşmadılar mı? Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarına girmediler mi? Devletin hukuku başka, şahısların hukuku başkadır. Devlet birtakım sebeplerden dolayı savaş ilan eder, Enfal suresindeki bu ayette onunla ilgilidir. Yoksa bir şahıs olarak tutup da bu şekilde bir mücadele yöntemini tercih edemez.
İslam’ın Stratejisinde Direkt Savaş Yoktur, Önce Cizye Teklif Edilir
Enfal suresi 39. ayet Medine’de nazil oldu. Müslümanlar İslam devleti kurduktan sonra çeşitli sebeplerden dolayı onlarla savaş emredildi. Ama başka bir ayette buyuruluyor ki: “Onlar kendi elleriyle cizye verinceye kadar onlarla savaşın” (Tevbe/29) Peygamberimiz bir ordu göndereceği zaman ordunun komutanına derdi ki: “Gittiğin zaman onları İslam’a davet et. Kabul etmezlerse cizye yani vergi vermeye davet et. Vergi verirlerse sorun yok. Vermezlerse o zaman savaşırsın.” “Ya İslam ya savaş” dememiş. “Ya İslam ya cizye, cizye olmazsa savaş” buyuruyor. Demek ki daima savaşı tercih etmiyor, öncelik savaş değil. Savaş da zalimler içindir. Halklarına zulmediyorlar, insanların İslam’ı öğrenmesine müsaade etmiyorlar, İslam davetçilerinin İslam’ı konuşmalarına ve anlatmasına müsaade etmiyorlar. Devlet halkını sömürüyor, zulmediyor, insanları susturuyor. Böyle zalim bir devlet. İslam’ın oralara ulaşmasını engelliyor. Bu durumda İslam devleti oradakilere İslam’ı ulaştırabilmek için diyor ki; “Ya İslam’a girersiniz ya cizye verirsiniz, İslam’ın üstünlüğünü kabul eder ve bu zulmü bırakırsınız, İslam davetçilerinin İslam’ı anlatmalarına karışmazsınız yoksa savaşırız.” Yani zalim devletlerin zulmetmemesi için, halklarının İslam’ı anlamalarına engel olan devletlerin bunu yapamaması ve oralara İslam’ın ulaşması için başka bir yol yoksa bu yol emredilmiştir. Ama cizye yolu bundan öncedir. Önce cizye gelmektedir, ondan sonra savaş gelmektedir. Bu da İslam devleti içindir, Ahmet- Mehmet için değil. Yani eline silah alan iki adamla, kendini bir şey zanneden bir örgüt için değildir. Devletler arasında böyle şeyler olabilir ama örgütler kendilerini devlet yerine koyamaz. Bu ayete dayanmak suretiyle bazı saldırılar yapılamaz.
İslam’ı Tüm Dünyaya Ulaştırmak Müslümanların Vazifesidir
Peygamberler, bilhassa Peygamberimizin Mekke döneminde izlediği yola bakalım; yalnızca tebliğ yapmıştır, zulme uğradığı halde tebliğ yapmaya devam etmiştir. Saldırıya geçmemiştir, misilleme de yapmamıştır. Devlet olduktan sonra devletler arasında birbirlerine saldırılar oluyor. Bugün Ermenistan’la Azerbaycan arasında, dün Kıbrıs Türkleriyle Rumlar arasında, dün Irak ile Amerika arasında vs. Mesela Türkiye Rus uçağını düşürür, Suriye Türk uçağını düşürür… Her şeyin dinle imanla alakası yok, devletler arası birtakım problemler oluyor. Ama topraktan dolayı ama başka birtakım şeylerden dolayı oluyor. Devletlerin yapması caiz olan bir şeyi fertler yapmaya kalkışamaz. Bunun şartları var. Devlet savaş ilan eder, sebepleri olması gerekir, haklı bir sebebi olması gerekir.
İslam’ı tüm dünyaya ulaştırmak Müslümanların vazifesidir. Bunun için cihat etmek zorundadırlar. Ama “Müslüman olmazsanız sizinle savaşırız” diye bir şey yok. Cizye var, anlaşmalar var. Kur’an-ı Kerim devletler arası anlaşmalara müsaade ediyor. Peygamberimiz Medine’ye gittiğinde Yahudilerle ve putperestlerle orada birlikte yaşama anlaşması yaptı. Bazı devletlerle anlaşmalar yapıldı. Tarih boyunca İslam devletleri başka devletlerle barış anlaşmaları imzaladılar. İslam’ın görüşünde devamlı bir savaş var gibi bir algı doğru değildir. Saldırmak isteyenler bahane arıyorlar. Birkaç örgütü de delil gösterip “Demek ki işte bunlar bu ayetlere dayanıyorlar” diyorlar. Onlar zaten kafasına göre anlıyorsa biz ne yapalım? Herkes kendi kafasına göre anlayabilir ama İslam âlimleri bu şekilde meseleye bakmıyor. İslam’ın ‘sürekli savaş’ gibi bir stratejisi yok. Kur’an-ı Kerim tam tersine “Barış hayırlıdır.” buyuruyor.
İzlemek için;
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…