Alparslan Kuytul Hocaefendi, her Cuma düzenlediği tefsir dersi sonrası gelen soruları cevapladı soru-cevap bölümünde birçok soruya açıklama getirmektedir. “Hikmet ve tevekkül arasında nasıl bir ilişki vardır? Bir şeyin hikmetini araştırmak tevekküle zarar verir mi?” şeklinde bir soruyu cevaplayan Alparslan Kuytul Hocaefendi ‘Tedbir alıyorsan tevekkül etmiyorsun demektir’ ya da ‘tevekkül edeceksen tedbire başvurmamalısın’ gibi düşünceler olabilir. Bu doğru değil. Tedbir, tevekküle aykırı değildir. Tedbir de alırsın tevekkül de gösterirsin. Tevekkül, aldığın tedbirlere güvenmemendir.’ Dedi.
Hocaefendinin soruya verdiği cevabın tamamı ise şu şekilde
Hikmet Arayışı ve Tevekkül
Hayır, tevekkül ile hikmet arasında böyle bir münasebet yoktur. Bir şeyin hikmeti birçok şeyde olabilir. Tevekkül ise Allah’a güvenmek, sırtını Allah’a dayamak ve Allah’ı vekil edinmektir. Hikmetli davranmak, hikmetli bir söz söylemek ya da bir şeyin hikmetli olması ile bir kimsenin Allah’a tevekkül etmesi arasında bir alaka yoktur.
Belki soru şöyle sorulsa daha doğru olurdu; Tedbir almayı da tevekkülü de İslam şeriatı emrediyor. “Allah’a tevekkül edin” diyor. Tedbir almazsan şeriata muhalif, tedbir alırsan tevekküle muhalif gibi. Tedbir ile tevekkül sanki birbirine zıt gibi.
‘Tedbir alıyorsan tevekkül etmiyorsun demektir’ ya da ‘tevekkül edeceksen tedbire başvurmamalısın’ gibi düşünceler olabilir. Bu doğru değil. Tedbir, tevekküle aykırı değildir. Tedbir de alırsın tevekkül de gösterirsin. Tevekkül, aldığın tedbirlere güvenmemendir. Tedbir alırsın ama aldığın tedbire güvenmezsin, sonuç üzerinde tesirli olacağına inanmazsın. Sonucun Allah’ın emriyle gerçekleşeceğine inanırsın. O zaman tevekkül, Allah’a olmuş olur. Yine tedbir de almış olursun, şeriata ve imana da zarar gelmez. İkisinin ortası olan dengeli düşünce budur.
Tedbir ve tevekkül arasında bir zıtlık var mı diye sorulabilir ama hikmet ile tevekkül arasında bir münasebet yoktur.