Cübbeli’nin: “Mustafa Kemal Atatürk’ün aleyhine konuşmak caiz değildir.” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dün bu konuyla ilgili tweet attım. Onu okumuşsanız zaten başka cevaba gerek yok. Eleştiri yapmak, toplumda bir nevi aleyhte konuşmak olarak değerlendirilmektedir. Mesela birisini eleştirirseniz, gıyabında size: “Herkes aleyhinde konuşuyorsun.” der. Demek ki eleştiri, bir nevi aleyhte konuşmaktır. Herkes eleştirilemez mi, eleştirilir. Sadece Allah ve Resulü eleştirilemez. Allah hata yapmaz. Peygamberimiz de onun gözetimi altındadır. O’na vahiy gelmektedir. Heva ve hevesinden konuşamamaktadır; konuşamaz, sürekli kontrol altındadır. O yüzden Peygamber de Allah’ın koruması altında olduğu için hata yapmaz. Haşa Allah gibi hatasız olduğundan veya Allah’ın sıfatlarına sahip olduğu için veya Allah gibi ilim sahibi olduğu için, kamil olduğu için değil; Allah tarafından korunduğu için hata yapmaz. Dolayısıyla Allah ve Resulü hata yapmaz ve onlar hata yapmadıkları için de eleştirilemezler. Allah’ı ve Resulü eleştiren kimse haddini aşmıştır.
Onun dışında her insan eleştirilir, yanlışları eleştirilir, doğruları takdir edilir. Onun için ‘şunun aleyhinde konuşmak caiz değil’ falan bunlar boş laflardır. Yanlışları eleştirilir; biri de bu eleştiriye ‘aleyhte konuşmak’ diyebilir. ‘Aleyhte konuşmak başka, eleştirmek başka’ denilecek olursa; her aleyhte konuşma eleştiri sınıfından olmayabilir. Çünkü bazı aleyhte konuşmalar da cahilce, ilmi bir dayanağı olmadan ve kötü niyetle yapılmaktadır. Eğer kötü niyet varsa ve ilmi deliller yoksa, bu kuru kuruya aleyhte konuşmadır ve buna eleştiri denilemez. Bu tür bir aleyhte konuşmaya eleştiri diyemeyiz. Eleştiride iyi niyet ve ilmi deliler olmalıdır ama her eleştiri aslında bir yönüyle aleyhte konuşma sayılır. İyi niyet de olabilir. İyi niyetli ve ilmi delilerle birisini eleştirdiğiniz zaman onun aleyhinde konuşmuş oluyorsunuz. Ama bu caiz olan bir aleyhte konuşma olmaktadır.
Müslümanlar Yanlışları Eleştirmek Zorundadır
Aleyhte konuşmanın caiz olanı var, olmayanı var. Kötü niyetli ise ve ilmi delillere, haklı delillere dayanmıyorsa, kuru kuruya saldırmak için ise, elbette bu caiz değil. Ama ilmi delillere dayanıyorsa, haklı delilleri varsa, iyi niyetliyse, bu eleştiriye, yine de toplumda eleştiri denir ama bu caiz olan aleyhte konuşmadır. İyi niyet vardır ve ilmi deliller vardır. Müslümanlar elbette ki yanlışları eleştirmek zorundadırlar. Yanlışlar eleştirilemezse o zaman yanlışlar çoğalır. Yanlışlar doğru zannedilir. Bu kabul edilemez.
Bazı insanlar kendilerini hakim insanlara sevdirebilmek için yağcılık yapmaktadırlar. Bu kadar yağcılığın sebebi nedir, bilemiyorum. Bir menfaat mıdır, birtakım şantajlar mı vardır? ‘Şu şekilde konuşmazsan şu yaptıklarını açıklarız’, ‘dosyalar hazır, videolar hazır’ gibi bir takım şantajlar mı yapılmaktadır? Birtakım tehditler mi yapmaktadır? Bazı menfaatler mi teklif edilmektedir, bilemiyorum. Ama en iyi ihtimalle kendilerini birine sevdirmek istiyorlar. Hakim güçler, güçlerini gösterince buna karşı koyacak babayiğit azdır. Bunu göze almayanlar, dün söylediklerinin tam tersini söylerler ve alay konusu olurlar.
Müslümanlar Onların Dediğini Yapmakla Şereflerinden Olmaktadır
Benim böylelerine tavsiyem; şunu bilsinler ki bu hakim güçler bugüne kadar onlardan çoklarını sattılar. Nice insanlara bu şekilde tehditle, şantajla, menfaat teklifleri ile neler neler yaptırdılar. Ondan sonra da yine rezil ettiler. Bunların dostluğu yoktur. En ufak bir meselede araları açılıversin yine yapacaklarını yaparlar ve bu arada bu kişiler sadece ve sadece şereflerini kaybetmiş olurlar. Zannederler ki şu anda onların dediğini yapmazsam şu menfaatleri elde edemem ya da bana şu kötülükleri yaparlar.
Halbuki onların dediğini yapsan da yine zarara uğrayacaksın. Hem de daha fazlasıyla uğrayacaksın. Çünkü bunların dostluğu yoktur. Kullanırlar, işleri bitti mi çöpe atarlar. Sadece şerefinden olursun. Başından evvel şerefin gider. Müslümanlar dik durmalıdır. Gerekirse başlarını verecekler, şereflerini vermeyecekler! Müslümanlar dik duracak, hakkı hakikati söyleyecekler, baskılara boyun eğmeyecekler, hakkın dışında bir şey konuşmayacaklar, insanları yanlış yönlendirmeyecekler, insanları imanlarından etmeyecekler, kendilerini kurtarabilmek için insanların imanına zarar gelecek inançlara sevk etmeyecekler. Onları kendilerini kurtarmak için insanların imanlarını tehlikeye atıyorlar.
O soruyu soran kasten soruyor. O soruyu soran bir profesör. Herhangi bir gün televizyonda boy gösteren bir profesör, o soruyu kasten soruyor. Onun ağzıyla İslami camiayı kemalistleştirmeye çalışıyorlar. Bu kadar etkili bir insan mıdır? Hayır, birçok insan onun konuşmalarını dinlerken gülmek için dinliyor. Aslında onunla bir yere varmaları mümkün değil. Yani bu toplumu kemalistleştireceklerse onunla bunu başaramazlar. Boşuna uğraşıyorlar. Her Müslüman, her konuştuğundan mesuldür. Ben gereken cevabı dün Twitter’da vermiştim. Gerisini oradan okuyabilirsiniz.
Tamamını okumak için;
Tamamını izlemek için;