Alparslan Kuytul Hocaefendi, Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanıyla ilgili açıklaması hakkında sorulan soruya cevap verdi. “Bülent Arınç’ın Türkiye’deki hukuksuzlukların sorumlusunun Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı olmadığını, onlarında bu durumdan rahatsız olduğunu söylemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde sorulan soruya cevap veren Alparslan Kuytul Hocaefendi, ‘Cumhurbaşkanı Da Adalet Bakanı Da Bu Ülkedeki Adaletten Sorumludurlar’ dedi.
Bülent Arınç’ı konuşturarak yapılan yanlışları örtmeye çalıştıklarını söyleyen Hocaefendi, eğer bu durumdan rahatsız iseler, müdahale etmeleri gerekir, dedi. Uzun zamandır konuşulan yargı reformuna da değinen hocaefendi, yargı reformunun konuşulması bile Türkiye’ de adaletsizliğin olduğunun ispatı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da Bu Ülkedeki Adaletten Sorumludurlar
Bülent Arınç’ın söyledikleri ister doğru olsun, isterse Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı bu durumdan rahatsız olsun,Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da bu ülkedeki adaletten sorumludurlar. Cumhurbaşkanı, adaletin yerine gelmediği bir ülkede devlet başkanlığı yapmaktadır. Adalet bakanı da adaletin yerine gelmediği bir ülkede Adalet Bakanlığı yapmaktadır. Bu durumdan rahatsızlarsa o zaman müdahale etsinler.Oy kaybedince, milyonlarca insan bu durumdan nefret etmeye başlayınca “Biz de bu durumdan rahatsızız.” demeye mi başladılar? Bülent Arınç’ı mı ortaya sürüyorlar, onu mu konuşturuyorlar?
Cumhurbaşkanı bu durumdan rahatsızsa, birkaç sene önce “Mağdur falan yok, kimse mağdur edebiyatı yapmasın.” demişti. Hani rahatsızdı? Bir ara “At izi it izine karıştı.” dedi. Halk biraz ümitlendi. Herhalde Cumhurbaşkanı, birtakım derin güçlerin 15 Temmuz’u bahane ederek yaşla kuruyu beraber yaktıklarının farkına vardı. Yakında buna müdahale edilecek zannedildi ama hiç de öyle olmadı. Bir yerlerden ne söylendi, nasıl ikna edildiyse “Kimse mağdur edebiyatı yapmasın, mağdur falan yok.”dedi. Şimdi Bülent Arınç çıkmış diyor ki “Cumhurbaşkanı da bu durumdan rahatsız.”“Kimse mağdur edebiyatı yapmasın.” diyen Cumhurbaşkanı değil miydi? Nasıl rahatsızmış? Rahatsızsa müdahale etseydi!
Devlet İçinde Din Düşmanı Bir Komite 15 Temmuz’u Bahane Ederek Müslümanlara Zulmetmektedir
Devlet içinde din düşmanı bir komite, dört buçuk yıldır 15 Temmuz’u bahane ederek müslümanlara zulmetmektedir. Tutuklu yargılamayı esas haline getirdiler. Tutuklu yargılama sadece geçici bir tedbirdi. Delilleri karartma tehlikesi olanlar ve kaçma tehlikesi olanlar için kısa bir süreliğine tutuklu yargılama tedbir idi. Şimdi nasıl oldu da herkes tutuklu yargılanmaya başlandı? Cumhurbaşkanı bunu bilmiyor mu? Bunu bilmiyorsa o makamda niye oturuyor? Adalet bakanı bunu bilmiyor mu? O yüzden Bülent Arınç’ın sözleri, bu saatten sonra çok bir şey ifade etmiyor.
Yargı Reformu Bugüne Kadar Zulüm Yapıldığının İtirafıdır
600 bin kişi hakkında işlem yapıldı ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bu kadar insanın ciğerini yaktılar. Yüz binlerce insan hakkında işlem yaptılar. 600 bin kişi hakkında işlem yapıldı ve bunlardan yüz binlercesi gözaltına bile alınmadı. Ortada hiçbir şey yok ama gözleri korkutuldu. Zaten hedef de buydu.Ondan sonra bir kısmı gözaltına alındı ama içinden çok azı tutuklandı. O tutuklananlarında bir kısmı sonradan bırakıldı. Hakkında işlem yapılan 600 bin kişiden şu anda hapishanelerde 25 bin kişi kadar var. Ama hakkında işlem yapılan 600 bin kişinin çevresi korkutuldu ve maksat yerine geldi. Zaten maksat da buydu. Ben bunu boğazımı patlata patlata yıllardır anlatıyor muyum anlatmıyor muyum? Cumhurbaşkanı veya Adalet Bakanıbunu hiç duymadı mı? Onlar bizden daha çoğunu ve nice olaylar biliyordur. Biz sadece çevremizde gördüğümüzü ve medyadan duyduğumuzu biliyoruz. Onlarda daha başka bilgiler de vardır. Ama bunları duymazdan ve görmezden geldiler. Böyle bir olay yokmuş gibi hiç seslerini çıkarmadılar.
Din düşmanı komite 15 Temmuz’u bahane ederek yapacağını yaptı ve şimdi yargı reformundan bahsediyor. Yargı reformundan bahsedilmesi bugüne kadar zulüm yapıldığının ispatıdır ve bu gerçeğin itirafıdır. Eğer bugüne kadar, yargı doğru idiyse yargı reformuna gerek yok. Eğer ‘bugün yargı reformu gerekir’ deniliyorsa demek ki bugüne kadar zulüm yapılmış. Zaten de öyle. Ama bu mesele yargı reformuyla hallolacak bir mesele değil. Aslında kanunlara uyulmuyor.
Sayın Bakan! Sen Bunu Yeni Mi Öğrendin Allah’ını Seversen?
Adalet Bakanışimdi çıkmış diyor ki “Tutuksuz yargılama esas olmalıdır, suçu ispat olana kadar insanlar tutuklanmamalıdır.” Maşallah… Bunu yeni mi öğrendin sayın Bakan? Şimdi Adalet Bakanı bunları konuşurken, zulme uğramış biri olarak başımı nereye vursam diye düşünüyorum.
Sayın Bakan! Sen bunu yeni mi öğrendin Allah’ını seversen? Bu durum bütün dünyanın bildiği bir esastır. Bu ülkede senin bakan olduğun dönemde yüz binlerce insana zulüm yapıldı. Bir gün çıkıp da“Ben bundan rahatsızım.” dedin mi? Bu zulmü yapan ve devlet içinde kendine devlet diyen ekip, zaten bu zulmü beş yıllığına planlamıştı. Ta ilk baştan itibaren beş yıl sonra birçoğu bırakılacak laflarını zaten duymuştuk. Yargı reformu çıkana kadar beş yılı bulur. Zaten devlet denen aygıt bunu beş yıllığına planlamıştı ve beş yıl dolduğu için şimdi böyle konuşuyorlar. Merhamete geldikleri için değil! Adaleti düşündükleri için de değil! Zaten devletin planı buydu. Beş yıl bu zulüm devam edecek, herkesin gözü korkutulacak, bundan sonra hiç kimse hiçbir tarikata-cemaate gidemeyecek. İşte bunun tesiriyle 15 Temmuz’u her gün TV’lerde göstere göstere, aynı sahneleri bin defa göstererek, bilerek konuyu kapatmıyorlar, unutturmuyorlar. Operasyonlara devam edebilmek için, tutuklamalara devam edebilmek için, korkuyu devam ettirebilmek için, insanların hiçbir tarikata ve cemaate gitmemelerini sağlamak için, toplumda oluşturdukları bu nefretin tam yerleşmesini oturtturmak için beş sene planladılar. Beş sene doldu, şimdi böyle konuşuyorlar. Bunlar tüm dünyanın bildiği hukuk kurallarıdır. Bunları şimdi mi fark ettiniz?
Güç Başkalarının Elinde Ama Vitrinde Cumhurbaşkanı Var
Bülent Arınç’ın dediği doğruysa ‘ortada çok tehlikeli bir durum var’ demektir. Bakın eğer Cumhurbaşkanına “tek adam, diktatör” diyorlar ya, demek ki aslında hiçbir gücü olmayan bir insan. İnsanlara Cumhurbaşkanını gösteriyorlar ve vitrinde o var ama aslında güç başkalarının elinde. Kendine devlet diyen siyah gözlüklüler, devlete hâkim olmuş vaziyetteler. Ve -Bülent Arınç’ın bu sözünü doğru kabul edersek- Cumhurbaşkanı demek ki bu durumdan rahatsız ama elinden hiçbir şey gelmiyor. Hani tek adamdı Cumhurbaşkanı? Demek ki Cumhurbaşkanı tek adam değil, hiçbir gücü olmayan bir adam. Bunun manası budur. Bülent Arınç’ın sözü doğruysa bunun manası budur. Herkes tek adam olarak biliyor. Demek ki bir güç, Cumhurbaşkanını tek adam gibi göstermek istiyor. Her şeyi yaptıran o gibi, bütün zulümlerin, günahların ve kötülüklerin arkasında o varmış, onun talimatıyla oluyormuş gibi gösteriyor ama başkaları yapıyor demek ki. Cumhurbaşkanı da bunu biliyor ve gücü yetmiyor. Bu çok tehlikeli bir durum.
Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı rahatsızmış. Peki o zaman bu talimatlar kimden? Bu zulümleri kim yapıyor o zaman? Demek ki devlet içinde bir devlet var. Resmi devletin dışında gayrı resmî bir devlet var ve onlar böyle planlıyorlar. İslami faaliyetleri otuz sene geriye götürmenin yolunu buldular. Böyle bir olayı kullanalım ve bu şekilde halk artık hiçbir cemaate gitmesin, faaliyetlerden uzak dursun, cemaat düşmanlığı çoğalsın istediler. Böylece onlar, saltanatlarını devam ettirebilecekler. Cemaatlere niye düşmandırlar? Çünkü karşı bir güç istemiyorlar. Güç bir tek onlarda olsun, karşı bir güç olmasın. Böylece saltanatlarını sürdürebilecekler.
Bülent Arınç’ın söyledikleri eğer doğruysa bu büyük bir faciadır. Demek ki Cumhurbaşkanının aslında hiçbir yetkisi, etkisi, tesiri ve gücü yok ya da bu gerçek değil. Kendileri yaptılar, bu günaha ortak oldular. Bal gibi de işin içindeler ama bugün çok oy kaybettikleri, tekrar oy toplayabilmeleri için bunu yapmayı vadediyorlar. Yargı reformundan bahsetmek, “Dün, zulüm yapıyorduk.” demektir.
Tamamını okumak için;