SORU| 13 Şubat 2020 Perşembe yani bugün Furkan vakfı hakkında açılan mahkemenin duruşması görüldü. Vakfımızın mahkemesi ve sonucu hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Mahkeme yine (14 Nisan 2020) ertelendi. Bütün mahkemelerimizi küçük büyük demeden erteliyorlar. Sizlerin atkıyla yaptığınız yürüyüşlerden dolayı açılan, oysa açılmaması gereken tamamen zulümden ibaret olan o mahkemelerin bile birçoğu uzatıldıkça uzatıldı. Sonuçlanan 10-15 civarındaki mahkemeden de beraat kararı çıkmıştı. Ama sizlerin de bildiği gibi biraz daha önemli olan mahkemelerin hepsi uzatılıyor.
Vakıf’ın iki mahkemesinden birisi; vakfın kapatılması ve yeni yönetiminde görevden alınması, ikincisi; eski yönetiminde görevden alınması ile ilgili iki mahkemenin ikisi de devam ediyor. Hiçbir sonuç yok ve 4. Ağır Ceza’da görülen mahkemenin sonucunu bekliyor. Buna mahkemelerde, adliyede ‘bekletici mesele’ deniliyor. (Bekletici Mesele: Somut bir davada, eğer söz konusu bu davanın çözümlenmesi başka bir davanın neticesine bağlı ise, yani asıl davanın çözümlenebilmesi için öncelikle başka bir mahkemede görülen yargılamanın sonuçlanması gereklilik arz ediyorsa, söz konusu durum bir bekletici sorundur.) “Modern hukukta; bir başka mahkeme, mahkemeyi bekletici mesele yapıyor. O mahkemenin sonucuna göre şu mahkemenin hakkında da karar verilecektir. O mahkemenin bitmesini bekliyoruz” diyorlar. Esasında bu mahkemeler tamamen aynı mesele değildir. Bu yüzden 4. Ağır Ceza’da görülen mahkemeyi beklemelerine gerek yoktur. 4. Ağır Ceza’daki mahkeme uzun sürecek gibi görünüyor. Çünkü niyetleri uzatmak, onun için Vakıf mahkemesini bir an evvel bitirebilirler. O mahkemeyi bu mahkeme için bekletici mesele yapmayabilirlerdi. Ama uzatmak istedikleri için o mahkemeyi bekliyoruz diyerek bunu bekletici mesele yaptılar. Yani sürekli birtakım bahanelerle uzatılıyor.
Vakıf mahkemesi sonuçlanmasa bile Kayyum heyeti isterse vakfı açamaz mı? Açabilir. Ama Türkiye’nin gerçeklerinden dolayı ancak talimat gelecek ‘aç diyecekler’ öyle açacak yoksa açamaz. Yani normalde vakfın kayyuma devredilmesi demek ‘vakfın kapatılması, kapısına kilit vurulması’ demek değildir. Kayyum tarafından idare edilecek demektir. Yine kapısını açmalı, yine insanlar gelmeli, gitmeli ama burası Türkiye… Türkiye’de fabrikalara Kayyum atanırsa fabrikayı batırmak içindir. Vakıf’a Kayyum atanırsa vakfı kapatmak içindir.
Normalde Kayyum nedir? Kayyum Arapça idare eden demektir, kapatan demek değildir. Allah’ın da isimlerinden biri Kayyum’dur. “El hayyul Kayyum” “Allah Hay’dır ve Kayyumdur” kâinatı idare ettiği için Kayyumdur. Yani Allah’ın isimlerinden birisi olan Kayyum; dükkânı kapatan demek değildir. Türkiye’de bu Kayyum sistemine 15 Temmuz’dan sonra geçildi. Bu şekilde bir sürü hayırlı hizmetlerimiz engellendi. Bu hayırlı hizmetleri engelleyenlerden Allah intikamımızı alacaktır. Bu zulmü yapanlardan, yüzlerce arkadaşımızı mahkemeye verenlerden, vakfımızı kapatanlar dan Allah Azze ve Celle elbette bunun hesabını soracaktır.
Vakıf mahkemesinin durumu bu… Kısa sürede sonuçlanacağını sanmıyorum ama bu zulme son verelim derlerse o zaman her an açılabilir. Bunun mahkeme ile bir alakası yoktur.
Vakıflarla ilgilenen birtakım yetkililer şunu söylemişlerdi: “Hiçbir Vakıf bugüne kadar bu gibi gerekçelerle kapatılmamıştır. Bu vakfında bu gerekçe ile kapatılması mümkün değildir.”Bunu söyleyen kurumun veya kişilerin ismini (Türkiye’nin şartlarını bildiğim ve onların başını belaya sokmak istemediğim için) vermeyeceğim ama bunu söyleyenler yetkili, bilen insanlardır. Hiçbir Vakıf böyle bir gerekçe ile kapatılmamıştır, burası da kapatılamaz. Ama bunlar ‘engelleye bildiğimiz kadar engelleyelim’ diyorlar.
Ben de diyorum ki “Vakıf yokken biz vardık, ben bisikletim ile sağa sola giderdim. İslam’ı anlatırdım. Bisikletime bindirdiğim insanlara yolda giderken bir taraftan bisikleti sürer bir taraftan da anlatırdım. Sonra Allah, mobilet (motosiklet) nasip etti. Evlerde, sokaklarda, parklarda, bahçelerde, camilerde, çay hanelerde onun ile yapardım. Biz buradan geldik konferans salonlarından değil.”
Vakıf’ı kapatırlarsa kendi işlerini zorlaştırırlar. Tüm arkadaşlarımızın her birisi bir davetçiye dönüşecektir. Her an davet, herkes davetçi, her ev Vakıf, her ev medrese olacak ve kimin nerede ne yaptığını anlamak için çok yorulacaklar. Vakıf’ı kapatabilirler, uğraştırabilirler ama bizi yolumuzdan döndüremezler.
Evler bizim, çay haneler bizim, parklar bizim, yollar bizim, memleket bizim o halde mesele yok.
Dinlemek için tıklayınız;