Alparslan Kuytul Hocaefendi bu hafta cuma tefsir dersinden sonra gelen soruları cevapladı. “Ülkemizde işsizlik oranlarının artmasını, bu sebep ile intihar hadiselerinin yaşanmasını ve son olarak Hatay’da bir babanın ‘evlatlarım aç’ diyerek, kendini yakmasını ve ölmesini nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi;
Bu haberi duyduğumda intihar istatistiklerini istemiştim. Bir arkadaşta getirdi. 2018 yılında 3161 kişi intihar etmiş, Türkiye’de her gün 8 kişi 9 kişi intihar ediyor. Türkiye’de yaklaşık 2 buçuk, 3 saatte bir birisi intihar ediyor. Bu rakam AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde 2300 civarında şimdi 3150-3200 civarında… Tabii nüfus artışının da etkisi olduğu için intihar edenlerin sayısı artmış. Bunda ekonomik sebepler önemlidir. Yapılan istatistikler de ve devletin elindeki bilgilere göre bu bilgiler ne kadar doğrudur. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği bu bilgi, resmi bilgidir. Devletin verdiği bu bilgiler ne kadar doğru ben emin değilim. Devletten kaynaklandığını örtbas ettirmek için bu bilgilerde oynama yapılmış olabilir. Verilen bilgilerde intiharların birçoğunun; hastalıktan kaynaklandığını, ondan sonra ekonomik sebeplerden, biraz da aşk vs. gibi konulardan istediği ile evlenememe gibi meselelerden kaynaklandığı rakamları ile anlatılıyor. İlginç olan 3161 rakamını paylaştırıyorlar, şu kadarı şundan, şu kadarı şundan, orada ilginç olan şu; en büyük pay bilinmeyenlerde… Yani 3161’in bin küsürü bilinmeyen, 880 civarında da diğerleri diyerek en büyük pay bilinmeyenlere verilmiş… Bilinmeyen ne demek? Bilinmez olunur mu? Sanki bir şey örtbas ediliyor gibi geldi bana.
Ekonomik krizin olduğu dönemlerde ve savaş gibi zamanlarda intiharların çoğaldığı bilinen bir gerçektir. Türkiye’de intihar rakamı 100 binde 4 civarında yani 3.80 ile 4.30 gibi yanlış hatırlamıyorsam buna benzer bir rakamdı. Yani her 100 binden 4’ü intihar ediyor. Bu rakam daha gelişmiş bazı ülkelerde 100 binde 1 civarında… Avrupa’da, İngiltere’de ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde %13-%20 civarında arasında geri kalmış bazı ülkelerde 100 bin de 30-31 civarında, bunlar içerisinde Türkiye intihar oranında 100. Sıradaymış… Türkiye’de, Amerika kadar intihar eden yok. İşte Fransa, İngiltere gibi daha gelişmiş ülkelerde intihar daha fazla ama Türkiye’deki rakam da az bir rakam değil ve bu konu ile ilgilenen bir profesörün (Prof. Dr. Kemal Arıkan)[1] verdiği bilgiye göre intihar edenlerden daha önemlisi intiharı düşünenlerdir. İntiharı düşünenler çok fazla ancak Türkiye’de iki şey intiharın az olmasına sebep oluyor. Yani bu durum bazı devletlere göre az, bazı devletlere göre fazla.
Üsküdar Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul Başkanı, psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Kemal Arıkan’a göre intiharın Türkiye de birçok devletten daha az olma sebebi;
- Dini duyguların hala ölmemiş olması, (Arıkan’a göre Türkiye’de insanları intihar girişiminden caydıran konularında başında dini faktörler geliyor: “Allah korkusu, sonsuz cehennem kaygısı, bizim ülkemizde intihardan vazgeçmek için ciddi bir gerekçe.”
- Akrabalık bağlarının hala var olmasıdır. (Arıkan ikinci nedeni ise “yakınlarıma ne olacak kaygısı” olarak tarif ediyor. Türkiye’de aile bağlarının hala güçlü olduğu, bu kaygının de caydırıcı etkisi olduğunu söylüyor.)
Allah’tan korktuğu için intihar etmiyor. Bunalımda ki bir adamı başka hiçbir şey frenleyemiyor. Allah korkusu ve akrabalarına olan düşkünlüğü, çocuklarına olan düşkünlüğü onları kime bırakacağım anlayışı intihardan uzaklaştırıyor. Onun dışında ne bilgi ne zenginlik ne de başka bir şey intihar edecek adamı durduramıyor. Demek ki intihar olaylarını durdurmak isteyenlerin dini duyguları güçlendirmesi, akrabalık bağlarını güçlendirmesi lazım. İntihar etmeyi düşünüyorum diyenler üzerinde yapılan araştırmaların sonucu: “İntihar etmek istiyorum, ölmek istiyorum diyenlere, neden etmiyorsun denildiğinde; Allah’tan korkuyorum diyor.” Allah’ın verdiği canı, Allah alır anlayışıyla, Allah bana bunun hesabını sorar diye düşündüğü için intihar etmediğini söylüyor. Bir kısmı da çoluk çocuğum var onları kime bırakacağım diye düşündüğü için intihar etmediğini söylüyor. İlginç olan bu işin profesörü diyor ki ‘psikiyatristlerinde içinden bazıları intihar ediyorlar. İnsanlara psikolojik destek verecek olanlar onlar, rahatlatacak olanlar ama onlardan da intihar edenler var ve biz psikiyatristler arasında bir program yaptık birbirimize terapi uyguluyoruz. Psikiyatristler birbirlerine ya da toplu terapi yapıyorlarmış.
Psikiyatristlik bildiğiniz gibi tıp doktoru olduğundan önce imtihanı kazanacaksınız ardından zor bir uzmanlık sınavından sonra psikiyatrist olacaksınız. 4 ya da 5 sene daha okuyacaksınız. Bu uzun bir süreç ama çokta para kazanıyorlar. En çok para kazananlardan biri de psikiyatristlerdir. İşin uzmanı olmasına rağmen bunalımı halledemiyor. Zengin de olduğu halde, bir eli yağda bir eli balda olduğu halde yine de intihar edenler var. Bu durum neyi gösteriyor; demek ki insan psikolojisini bilmekte yetmiyor, ilim yetmiyor. Bunalımdaysan o anda hiçbir şeyi gözü görmüyor, 15.kattan aşağı atlıyor. İnsan 15.kattan aşağıya bakmaya korkar. Aşağı nasıl atlar, demek nasıl bir hale gelmiş ki gözü hiçbir şey görmüyor.
EKONOMİK KRİZ NEDEN OLUYOR?
Bu intihar hadiselerinin arkasında ekonomik kriz gibi sebepler var. Devlet bunun da önlemini almalıdır. Milleti ekonomik krize düşürmemeliydiler. Bu kadar yiyen, çalan olursa memlekette kriz niye olmasın? Bu kadar israf olursa memlekette kriz niye olmasın? Sürekli her şeye zam zam… vergiler, malların fiyatları ve işsizlik her gün artıyor. İşsizlik %14,3 e gelmiş, fabrikalar sürekli işçi çıkartıyor. Artık asgari ücretle dahi iş bulmak çok lüks oldu. Daha önceden kurulu bir düzeniniz yoksa şu anda çok zor. Bu da intihar olaylarını çoğaltıyor.
İnsanlar İntihar Ederken Yalan Söylemez
Bir insan kendini öldürürken niye yalan söylesin ‘çocuklarım aç’ demiş ve kendisini benzin dökmüş yakmış. Bu adam yalan söylüyor olamaz. Devlet yetkilileri hemen başlıyorlar; bu adamın aklî dengesinde bir sorun vardı vs. … Adam gayet mantıklı konuşuyor, çocuklarım aç diyor, aklî dengesi yerinde olmayan bir insan böyle konuşmaz ki, hemen örtbas etmeye çalışmayın. Ben bu adam da psikolojik bir sorun var mıydı yok muydu bilmiyorum ama ben artık devletin verdiği bilgilere de açıklamalarına da iddianamelerine de savcısının iddianamesine de hâkimin verdiği karara da inanmıyorum.
Bir insan açlıktan intihar ediyor, yok işte psikolojik sorun vardı. Bunun delili nedir? Bu vazife onun çevresindekilere düşer. Onların insanlık borcudur. Bu adam gerçekten deli miydi yoksa ekonomik krizden dolayı, açlıktan dolayı, parasızlıktan dolayı mı intihar etti. Çevresindekiler, akrabaları kimseden korkmayıp sadece Allah’tan korkarak gerçeği açıklamaları gerekir. Etrafında bir tane erkek adam yok mu? Devlet bu adama bu iftirayı attıysa, eğer bu iftiraysa bir tane erkek adam çıkmalı ve doğruyu söylemelidir. Yok devletin dediği gerçekten doğruysa biz de bunu bilelim.
Türkiye İstatistik Kurumu TUİK’in yaptığı açıklamada; bu 3161 kişiden, birkaç yüz tanesinin zaten ekonomik krizden intihar ettiğini kabul ediyor. TUİK rakamlarına bakarsanız görürsünüz. Yani devlette krizden ve fakirlikten dolayı intiharlar olduğunu kabul ediyor.
Bu olay, herkesin gözünün önünde kendini ateşle yakması insanları çok düşündüren ve etkileyen bir olay olunca hemen orada bir açıklama… Zaten böyle insanlar var. Krizden dolayı, işsizlikten dolayı evinde ekmek yok, yemek yok, ailesinden utanıyor, çocukları ile konuşamıyor, çocuğun eli yüzü perişan, aç susuz, elbisesi yok, ayakkabısı yok, çocuktur aklı ermiyor babasına her lafı söylüyor, karısı laf söylüyor, çevresindekiler laf söylüyor ve adam çıldırıyor. Bir baba için bu çok ağır bir şeydir.
Hepimiz babayız. Düşünün; “Çocuk babasına: ‘Baba ekmek getir, niye bizim yemeğimiz yok?’ Dese, baba ne olur? Çocuğun sana bunu söylese ne yaparsın? ‘Baba benim çorabım niye yok? Niye filanın elbisesi var benim yok? Baba bugün de mi aç kalacağız? Bizim evimizde niye tencere kaynamıyor?’ Baba nasıl olur? Geziyor, dolaşıyor, iş arıyor arıyor yok.” Demek ki böyle bir anına denk gelmiş ve bunalıma girmiş. Yoksa bir insan ateş ile kendisini yakar mı?
Bu meselenin bir taraftan devlet ile alakalı yönü var. İsraf ve hırsızlık krize sebep oldu. Diğer taraftan da “ben; bütün zulümlere, günahlara, haksızlıklara sessiz kaldığı için bu millete Allah’ın bir tokat vuracağını 3-4 yıl önce söylemiştim.” En doğruyu Allah bilir ama benim kanaatimce bu gerçekleşiyor. Bu millet kefaret ödüyor. Her zulme, haksızlığa, kötülüklere sessiz kalıyorlar. Bunun sonucu ‘ekonomik krizdir’ demiştim. Bunun dışında meselenin başka bir yönü daha var o da intihar olaylarının azalması için imanın kuvvetlenmesi lazımdır. Bunu yalnızca ben söylemiyorum. Bu işle ilgilenen Prof. Dr. Kemal Arıkan da ‘intiharı engelleyen en önemli şey dindir’ diyor. O halde iman kalplere girse intihar olmaz.
Her bir olay bir imtihandır. Ekonomik krizde bir imtihan ve günahlarımızın sonucudur. Başkalarının günahının da sonucu olabilir ama sonuçta bu bir imtihandır. Allah-u Teâlâ bazen kısar bazen açar. Allah’ın isimlerinden biri El-Kâbıd (kabzeden, tutan, daraltıp sıkan, kıtlık veren, zorlaştıran, rızıkları belli bir ölçüye göre veren, ruhları kabzeden ve kulların işlerini güçleştiren), biri de El-Bâsıd (genişlik veren) yani Allah kısar ve açar. İnsan biraz tahammüllü olmalıdır.
İman olsaydı, intihar olmazdı. İnsanlar, dünyayı ve dünya nimetlerini çok sever. Dünya nimetlerine ulaşamayınca bunalıma girer. Dünyayı çok sevmeseydi o nimetlere ulaşmadığında bunalıma girmezdi. Aslında intiharın perde arkasında dünya sevgisi yatar. Dünya sevgisi; bazen karşı cins olabilir, bazen mal-mülk, bazen mevki makamdır.
Dünya sevgisinin fazla olması ve onları da ele geçirememek insanı bunalıma götürür. Bu yüzden Kur’an ve sünnette daima dünya sevgisi reddedilmiştir. İnsanlar şöyle zannediyor: ‘Dünyayı sevmeyen intihar eder.’ Hayır tam aksine ‘dünyayı çok seven intihar eder.’
Bütün bunların yanı sıra; ahirete iman kuvvetli olursa insan der ki “Bu dünyada istediklerim olmuyorsa bile Allah, sabredersem bana cenneti nasip eder ve orada her şey bana verilir. Bu dünyada padişah da olsan, çöpçü de olsa sonuçta toprak olup gideceksin. O halde mesele yok ‘ben ahiretimi kazanayım der ve sabredebilir’” Tabii ki devlet önlemler almak zorundadır. Bu devletin görevidir. Ben başka bir yönünü de anlatmak için bunları söyledim.
İnsanın ahirete imanı da önemlidir. Ahirete imanı yoksa her şeyin bu dünyada olmasını ister. Mesela birisi sana zulmetti, eğer ahirete imanı zayıf ise insan, bunalıma girer. Çünkü o zalime gücün yetmiyor. Ama ahirete iman ediyorsan bunalıma girmezsin. ‘Benim bu dünyada sana gücüm yetmiyor ama Rabbim sana bunun hesabını soracak, orada görüşeceğiz’ demesi bile insanı rahatlatır. Yani hakkımı alacağım düşüncesi, işte bu insanı rahatlatıyor.
Bütün bu intihara sebep olan şeyler arasında ekonomik krizde var, ahirete iman da zayıf, dünya sevgisi çok ve dünya nimetlerine ulaşılamıyor, olacağı intihardır. Bir taraftan ekonomik kriz halledilmeli, bir taraftan insanı bunalıma götüren aşk meşk gibi durumlara önlemler alınmalı, hastalıklara çare bulunmalı diyeceğim ama o kolay değil, tüm dünya hastalıklar üzerinde çalışıyor ama öyle kolay olmuyor. Türkiye bayağı bir mesafe almıştır bunu inkâr edemeyiz.
Devlet, birçok kimsenin hastalıklarına parasız tedavi uyguluyor. Bu konuda epeyce mesafe alındı. Yine de bazı hastalıklar çaresiz onda da devletin yapabileceği bir şey yok. Kanser gibi mesela. Ama yapabileceği bir şeyler varsa ve yapılmıyorsa devlet gerekeni tabii ki yapmalıdır. Yapıldığı halde bazı insanların iradesi zayıf, imanı zayıftır. İman ve irade zayıf olduğu için hastalıktan dolayı da intihar edenler var, dayanamıyor ve intihar ediyor. Ahirete iman bunu halleder. Hatalıklara sabredersem, Rabbim bana bunun mükafatını verecek anlayışı… yani iman her işin başıdır. İman olmadıkça hiçbir şey hallolmaz. Önce iman sonra devletin alacağı tedbirler, eğitim, herkesin bir ekmeğinin olması çok önemlidir.
Avrupa’da işsizlik maaşı var, bu bazı kimseleri tembelliğe sevk ediyor. Hiç çalışmadığı halde 20-30 yıldır Avrupa’da geçinenleri biliyorum. Hiç çalışmadığı halde 20-30 yıldır orada çeşitli bahaneler ile her sene doktordan bir rapor alıyor ve bu şekilde devletten bir yıl daha para alıyor. Bu şekilde bir sürü insan var. Bu yaptıkları doğru değil ama devletinde insanları tembelleştirmemesi lazımdır. Bu sistem insanları biraz tembelleştirmiş ve devlet bütçesi artık bunu da kaldıramıyor. Çünkü böyle yapanlar çoğalıyor. Çalışsan da aynı para, çalışmazsan da aynı para. Bunun üzerine devlet şimdi biraz azaltmaya çalışıyor. Bence bu işin ortasını bulmak lazım. Türkiye gibi devletlerde işsiz adama hiçbir şey verilmiyor ya da bazılarına çok az veriliyor. Avrupa’da yetecek kadar aşağı yukarı hayatını idame ettirecek kadar veriliyor. Bu da onları tembelleştiriyor. İnsanları tembelleştirmeyecek, aç bırakmayacak, intihara da götürmeyecek ikisinin ortası bir sistem lazım.
Türkiye’de bir insan açsa açtır. Devletin ona yaptığı hiçbir şey yoktur. Önceden yeşil kart vardı şu an var mı? Bilmiyorum. Sonradan iptal mi oldu? Ne durumda? Yeşil kart çıkartmayı da çok zorlaştırmışlardı. Yeşil kartta vermek istemiyorlar. O da sağlık için onunla ekmek, yemekte alınmıyor. Bu adama ekmek, yemek lazım. Bir tek ilaç mı lazım oluyor? Devlette böyle bir şey yok. Her işsize maaş gerekmeyebilir, durumu olan var olmayan var. Böyle insanlara gıda yardımı yapılması lazım.
Memleketin hali kötü. Bu memleketi siz bu hale getirdiniz. Her şey iki katına çıktı. Yalanlara, rakamlara inanmayın kardeşim. 2019’un enflasyonu güya %11. Buna kim inanıyor? Memleket bu hale gelmiş, siz de devletin elinde bir imkân, bir şeyler bıraktıysanız böyle insanlara yardım edin. Hiçbir şey yaptıkları yok, intihar olayları olduğunda da bu adam zaten deliydi, hastaydı vb. diyorlar.
İzlemek için tıklayınız;