Alparslan Kuytul Hocaefendi 7 temmuzda görülecek mahkemeyle ilgili bilgi verdi. Cuma tefsir dersi sonrası bir takipçinin “Adana 11. ACM’de görülen dava duruşmasının, 7 Temmuz’da görüleceğini öğrendik. Son duruşma da dosyaya eklenen iki soruşturma olduğu söylenmişti. Bu dosyanın son durumu hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?” şeklinde sorması üzerine mahkemeyle ilgili detayları anlattı. Talimatla mahkemelerin uzatıldığına değinen Hocaefendi, hakimlerin gelen talimata göre karar verdiğini söyledi. “Vallahi ben, hâkimin yerinde olmak istemezdim. Bu ülkede hâkim olacağına mahkûm ol, daha iyi. Vicdanlı bir hâkim her gün kriz geçirir bu ülkede. Böyle bir memleket meydanda getirdiler.” Diyen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin açıklamasının tamamı şu şekilde;
İşte Türkiye’nin ve Türk Adaletinin Geldiği Nokta!
Ocak ayında yapılması gereken en son mahkeme, virüs sebebi ile bir mahkeme olmadan üzerinden 6 ay geçti. Takip edenler bilirler, bu Mahkeme’de 6 tane konuşmam vardı, sadece onları açıkladım. Zaten o zaman, doğrudan doğruya ‘bihakkın tahliye’ ile tahliye edildim.
Diğer dosyadan tutukluğu devam ettirdiler. Ama bu dosyanın ilk duruşmasında tahliye olmuştum. Ve sonra davayı uzatabilmek için, çeşitli bahaneler ile uzattılar da uzattılar. Sonra sürekli o bahaneler olamaz, bu sefer bir konuşma daha eklediler. Onunla da 7 konuşma oldu. Ona da cevap verdim. Onu da yine çeşitli bahaneler ile uzattılar da uzattılar. Bir üç ay daha, bir üç ay daha bu şekilde… Sonra bir ek iddianame daha hazırladılar. Bir asıl iddianame sonra bir tane daha, sonra bir tane daha, üç iddianame daha derken 13 konuşma oldu 20 konuşma. Onlarında cevabını verdim, neyi kast ettiğimi anlattım. Onlarda da birşey yok.
Bu sefer en son ocak ayında ki mahkemede nasıl etsinler de uzatsınlar, çare arıyorlar ne yapsak da uzatsak.
Hedefleri hem bana zulüm etmek hem de bu mahkemenin beraatla sonuçlanması durumunda; bizim elimize bir koz geçmiş olacak, o kozu vermemek ve iftira atabilmek için de bu mahkemenin devamını sağlamak. Sürekli aynı yalanları duyuyoruz, sağda solda aynı yalanları söylemeye devam ediyorlar. Eğer mahkeme biterse, o yalanları söyleyemeyecekler. Yok FETÖ, yok PKK vb. yalanlarını söyleyemeyecekler. O yüzden mahkemenin bitmesini sağlamamak için uzatmak zorundalar. En son mahkeme de hâkim “Dün saat 16.53’te, tam mesai saati bitimine 7 dk. kala iki dosya daha geldi, tam bakamadım, belki de aynı konuşmalardır ama işte bakamadığımız için 3 ay sonraya gün veriyoruz.” dedi. Hâkim söylediğine kendisi de inanmıyordu ve beni anlayın, der gibi bir hali vardı. Usul böyle işte böyle yapmak zorundayız, yeni bir şey gelirse onu da eklemek zorundayız gibi.
Önceki duruşmalarda -tabi bir sene falan önce- “Hâkim Bey, bu asıl iddianamede 6 tane konuşma yok muydu? Ben bunların cevabını verdim; bunun kararını verin, bu bitsin, ondan sonra yeni konuşmalar için dosya açıyorlarsa açsınlar. Bu bitsin, benim böyle binlerce konuşmam var. Bu şekilde her 3- 4 ayda bir mahkeme oluyor, her seferinde bir konuşma, bir konuşma, bir konuşma gönderecek olurlarsa bu mahkeme milyon sene sürer. Alay ediyorlar görmüyorsunuz, tiyatro oynuyorlar anlamıyorsunuz.” dedim.
Son gün bir dosya, bir konuşma daha eklendi. Halbuki bu konuşmaların hepsi internette var. Hepsini bir defada gönderebilirler ama kısım kısım, peyderpey gönderiyorlar. Bunlar sadist, psikopat, işkenceci bir kadro. Bu kadro devletin sinir uçlarını ele geçirmiş, işkence yapmak istiyor. Bize işkence olmuyor çok şükür sadece biraz zamanımız gidiyor, ona da sabrediyoruz inşallah sevaptır. İrademiz güçleniyor o da bizim için hayırdır, sevabımız artıyor, irademiz güçleniyor, kabiliyetlerimiz gelişiyor, devleti daha iyi tanıyoruz. Nasıl çalıştıklarını, yöntemlerini öğreniyoruz, bir şey kaybetmiyoruz. “Hâkim Bey, bu dosya bitsin, yeni dosyalar açsınlar.” demiştim. İşte, “Usul böyle.” demişti. 6 konuşmaya bir konuşma eklendiği zaman- ilk ek iddianamede- ondan sonra yine uzattılar, uzattılar. 13 konuşma daha eklediler, 20 konuşma oldu. Sonra “2 tane daha var.” Dediler, belki yine aynıdır demişti, zaten besbelli hâkim okumuş aynı konuşma olduğunu biliyor. Bir iki ay sonra bize yazı gönderildi. Mahkeme kararına göre o 20 konuşmanın aynısıymış. Bir iki konuşma demişlerdi. İki dosyadan birisi zaten o 20 konuşmadan biri. Dolasıyla ondan ötürü mahkemeye gerek yok.
Mahkemeden ikinci konuşma hakkında bir türlü bilgi gelmiyor. Ben avukatı gönderdim, ikincisi neymiş oradan hâkimin kaleminden alındı, dosyanın benle hiç alakası yok. Malatya’da bir karı koca kavgası, onların meselesi yani benimle alakası yok. Malatya’da bir karı koca kavga etmiş, onların dosyasını benim dosyama ilave etmek için göndermişler. Tamamen rezalet bir durum.
Nasıl ki hiç yapmadığım bir konuşmasıyla ilgili, başkasının konuşmasından ötürü bana Atatürk’e hakaret davası açtıkları gibi. Video meydanda, konuşan kişinin kim olduğu da belli. Bana şu mesajı vermek istiyorlar, biz seni böyle uğraştıracağız. Bir gün Allah belanızı en sonunda verecek, hep böyle yanınıza kalmayacak. Bu gücü hep böyle sürdüremeyeceksiniz, çok iyi biliyorsunuz ki bu konuşan kişi falan. Benden ispiyonculuk yapmamı istiyorsun, yapmam! Ben şerefsiz değilim. Mahkeme de açsan fark etmez. Hâkim sordu. Ben de “Kim olduğunu biliyorum ama adını da vermem; devlet çok iyi biliyor kim olduğunu, emniyet de biliyor, savcıda biliyor, sen de biliyorsun hâkim.” “Bana söylettirmek istiyorsun, ispiyoncu diyeceksiniz değil mi? Daha sonra ‘Alparslan Hoca falan adamı sattı.’ diyeceksiniz öyle değil mi?”
Nasıl ki benim yapmadığım bir konuşma -kim olduğu da belli -nedeniyle bana dava açıyorlar, aynı onun gibi. Malatya’da ki karı koca kavgasını da bizim dosyaya eklemek için gönderiyorlar. Şimdi bu benimle alay etmek mi yoksa mahkemeyle, hakimlerle alay etmek mi? Bana bir şey olmuyor, olan hakimlere oluyor, yoruluyorlar. Devlet sürekli masraf ediyor, sürekli mahkeme uzuyor; devamlı kağıtlar geliyor, gidiyor. Oradan oraya sürekli masraf, sürekli masraf, pek çok memur bunlarla uğraşıyor. Bir sadist ekip var, bir psikopat ekip… İnsanları bu şekilde uğraştırıyor, zulmediyor. İşte o iki dosya bu, birisi aynı konuşma biri de benle alakası olmayan Malatya’da bir karı koca kavgası olan dosya. İşte Türkiye’nin ve Türk adaletinin geldiği nokta! Hâkim de çok iyi biliyor ki bu dosyaların benle alakası yok. Ama “Uzat.” demişler. Bakmam lazım, dün akşam saat 16.53’te geldi, ne yapalım, bakamadık falan diyerek bahane sunuyorlar. Vallahi ben, hâkimin yerinde olmak istemezdim.
Bu ülkede hâkim olacağına mahkûm ol, daha iyi. Vicdanlı bir hâkim her gün kriz geçirir bu ülkede. Böyle bir memleket meydanda getirdiler.
Bakın benim mahkemelerimi yıllardır sürdürüyorlar. Celse celse bakın ama ne yaptılar, bu soru onunla ilgili…