Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye tefsir dersinden sonra “Adana barosunun, çoklu baro sistemine karşı yaptığı eyleme, Adana emniyetinin biber gazlı müdahalesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde bir soru soruldu.
Soru üzerine açıklama yapan Hocaefendi herkesin yürüyüş yapma hakkına sahip olduğunu söyledi. Bu olayın da benzer olaylarda olduğu gibi diktatörlüğün bir göstergesi olduğunu ifade etti. “İsterse çoklu baro sistemi doğru olsun isterse yanlış olsun. Konu o değil. Konu, bu insanlar buna karşı yürüyüş yaparak seslerini duyurmak istiyorlar. Neden engelliyorsunuz? Bırakın insanlar görüşünü söylesin.”diyen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin açıklamasının tamamı şu şekilde;
Bu ve buna benzer her şey diktatörlüğü gösteriyor. Avukatlar yürüse ne olacak? Avukatların yürümesiyle vatan elden mi gidecek, ne olacak? Yeter yeter. Aynı yalanı söylemeyi bırakın. Yok güvenlik, yok beka meselesi… Dört tane avukat yürüse ne olacak yani vatan mı bölünecek? Senin projene kimse karşı koymasın değil mi? Senin derdin bu. Bırak insanlar haklarını kullansınlar.
Ya anayasayı değiştir ya kanunu değiştir ya kendini değiştir. Anayasada da kanunda da insanların hiçbir yerden izin almadan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma hakkı vardır.
Anayasanın 34. Maddesinde: Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Anayasa da ve kanun da öyle yazıyor ama bunlar “Hayır ben izin verirsem. Ben de izin vermiyorum” diyorlar. “Kanun, benim izin verdiğim kadar uygulanır.” diyorlar. Ayıp değil mi, birkaç tane avukat yürüse ne olacak? İnsanlar görüşünü söylüyor. Sonuçta güç senin elinde, yine dediğini yapıyorsun zaten. Bırak da insanlar biraz düşüncelerini söylesinler. Zaten yine senin dediğin oluyor. Bu kadar korkma!
İnsanların konuşmasından bu kadar neden korkulur? Demek ki bunun önü bir açılırsa yani konuşanlar artarsa, konuşulacak daha neler var neler. Susturmaktan başka çare yok yani… Demek ki konuşulacak çok fazla mesele var, konu bir açılırsa ve insanlar korkmazlarsa gerisinin geleceğini çok iyi biliyorlar.
Baro ile biz aynı görüşte olmayabiliriz. Barodakiler ekseriyetle başka görüşlü insanlar olabilir. O ayrı bir şey. Biz barodakilerin yürüyüş yapma hakkının engellenmesini söylerken ne onlardan olduğumuz için ne de çokluk baro sistemiyle ilgili bunu söylüyorum. Benim söylediğim çoklu baro doğru olsun, yanlış olsun fark etmez. Mesela Adana’da kaç tane Fırıncılar Odası, Fırıncılar Derneği var? Bir tane. Kaç tane Eczacılar Odası var? Bir tane. Hepsi bir tanedir. Orada seçim yapılır ve bir tane olur, yoksa şu fırıncı şöyle der, diğer fırıncı böyle der, olmaz. Her konuda her şehirde bir tanedir.
Neden avukatlara gelince iki tane? Çünkü yıllardan beri barolarda sol hakimdir. Solun hakimiyetini bitirmek için böyle bir yol, yani onlarında barosu olsun bizimde olsun hiç olmazsa tamamen baro onların eline geçmiş olmasın. Bu herkesin anladığı bir şey, bu anlamak zor değil. Tamam da neden diğer alanlarda böyle değil? Buna gelince öyle? İsterse çoklu baro sistemi doğru olsun isterse yanlış olsun. Konu o değil. Konu, bu insanlar buna karşı yürüyüş yaparak seslerini duyurmak istiyorlar. Neden engelliyorsunuz? Bırakın insanlar görüşünü söylesin.