Atatürk Parkında Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasında Amerika’nın asrın planı dediği gerçekte ise yüzyılın zorbalığı olarak adlandırılan plan protesto edildi.
Alparslan Kuytul Hocaefendi, konuşmasında “Sadece kınama mesajları yayınlamak değil, yeni nesiller inşâ etmek gerekir. Yeni nesiller inşâ etmek zor olunca insanlar işin kolayına gidiyorlar.” diyerek gerçek çözümün her memlekette öncü nesiller yetiştirmekten geçtiğini açıkladı.
Basın açıklamasının ilgili kısmı;
“Müslümanlar kalplerindeki dünya sevgisinden kurtulmadıkça, ölüm korkusundan kurtulmadıkça görevlerini yapmazlar. Bu durumda Allah yardım etmez ve düşmanlarınız da sizden korkmazlar. Bu mikrobu öldürmekten başka çare yoktur. Dolayısıyla bütün memleketlerde bu mikrobu öldürmek için; yönünü Allah’a ve ahirete çevirmiş olan yeni nesiller meydana getirmekten başka çare yoktur.
Biz böyle mitingler, basın toplantıları yaparız. Devletin başındakiler kınama mesajları yayınlarlar, Hamas ordan mücadelesini verir, FKÖ başka bir taraftan mücadelesini verir ama sonuçta yine aynı durum devam eder. Her sene daha da kötüye giderek yaklaşık 100 yıldır böyle devam ediyor. Çünkü Müslümanlar gerçek çözüme başvurmuyorlar. Gerçek çözüm; sadece kınama mesajları yayınlamak değil, yeni nesiller inşâ etmektir. Yeni nesiller inşâ etmek zor olunca insanlar işin kolayına gidiyorlar.
Artık şunu anlamalıyız; İslam âleminde dinden uzaklaşmış bir sürü entelektüeller, dinin önemli olmadığını söyleyen sadece menfaatin önemli olduğunu söyleyen gazeteciler ve profesörler var. Bunlar bilmiyorlar.
1986’da Amerika başkanı Regan, Libya’ya müdahale ettiği zaman şunu söylemişti: “Bunlar sadece bizim bölgedeki varlığımıza değil, aynı zamanda hayat tarzımıza da karşı çıkıyorlar.” Evet! İşte bütün mesele bu. Batı’nın devlet adamları meseleyi anladı hâlâ bizimkiler anlayacaklar. İslam âleminde hâlâ hayat tarzlarımızın farklı olması, medeniyetlerimizin farklı olması meselesi anlaşılmadı. Regan: “Bunlar sadece bizim bölgedeki varlığımıza değil. hayat tarzımıza da karşı çıkıyorlar” demişti.
Ronald Wilson Reagan, 1987’de de Kaddafi’nin çadırını bombaladığı zamanda buna benzer şeyler söylemişti: “Son İsmailoğlunu çölün derinliklerine hapsedinceye kadar savaşımız devam edecektir.” İslam düşmanlarının olaya bakışı bu şekildedir. (Hz. İsmail’in soyundan ona iman edenlere İsmailoğulları denir. Peygamberimiz de İsmail’in soyundandır.) Şimdi bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Bu meseleyi; dostluk ile, siyasİ görüşmelerle halletmek mümkün değildir. Müslümanlar güçlenmek zorundadırlar. Bunun dışında hiçbir yol yoktur.
Amerika, İsrail’e çok masraf etti. İsrail bir taraftan Amerika’yı kullanıyor gibi görünse de Amerika’da İsrail’i kullanmaktadır. İkisi de bu durumdan memnundur. Amerika, İsrail’i bir bakıma yumruk gibi kullanmaktadır. Orta Doğu’nun bağrındaki devlet ile bütün İslami uyanışları durdurmak istiyorlar.
Kardeşlerim! O topraklar sadece onlara vadedilmiş topraklar olduğu için değil, bu devletin vazifelerinden biri de bütün İslami uyanışları durdurmaktır. Evet, o topraklar onlara Hz. Musa zamanında vadedilmişti. Hz. Musa Aleyhisselam onlara: “Girin şu şehre (Filistin). Allah size orayı vadediyor. Eğer oraya girerseniz devlet sahibi olacaksınız” dedi. Asırlarca Firavun’un esareti altında yaşamış, şahsiyetlerini kaybetmiş, özgür insanlarda olan şahsiyete sahip olmayan o korkaklar:”feżheb ente verabbuke fekâtilê” “Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın” “innê hêhunê gâidûn” “Biz burda duracağız” dediler.
O korkak İsrail! Şimdi arkasındaki süper güç sayesinde çok cesur davranıyor. Kur’an bu durumu o zamandan haber vermişti. Görevinizi yapmadınız, korku içinde yaşayacaksınız. Nasıl ayakta kalabileceksiniz? “illâ bi habli minellah ve habli minennês” “Ya Allah’tan bir yardımla ya da insanlardan bir yardımla ayakta kalacaksınız. Kendi ayaklarınızın üzerinde duramayacaksınız.”
Orta Doğu’nun kontrol altına alınabilmesi için Avrupa ve Amerika’nın İsrail’i desteklemesi gerekiyor. Orta Doğu’nun kontrol altına alınabilmesi için Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Arabistan, Yemen, Libya vb. birçok yerde diktatör rejimler kuruldu. Neden? Çünkü İslam âlemindeki uyanış hareketlerini ancak diktatör rejimlerle durdurabilirdi. Demokratik rejimlerle bu hareketler durdurulamazdı. O yüzden İslam âleminin her tarafında diktatörlük kurdular. Diktatörlükle insanları kontrol altında tutuyorlar.
İsrail bunu daha büyük çapta yapıyor. Her devlette diktatör aileler. Suriye’de bir aile, Irak’ta bir aile, devrimden evvel İran’da bir aile, her tarafta diktatör aileler, aşiretler, diktatör nizamlar; kendi halklarına karşı cahil, Amerika ve Avrupa’ya karşı kedi gibi olan, halkını ezen ama güçlülerin karşısında konuşamayan alçak ve zalim diktatör rejimler kurdular. Bu tesadüf müdür? Bir tanesi veya iki tanesi diktatörlük oldu. Hepsinin diktatörlük olması boşuna olabilir mi? Bu dünya savaşından sonra galip devletlerin projesiydi. Her tarafta diktatör rejimler kurarak İslam âlemini kontrol altında tutmak istiyorlar.
Kıymetli kardeşlerim, konuşmayı bitirirken şuna temas etmek istiyorum; eğer Müslümanlar gerçek çözümü arıyorlarsa, gerçek çözümü Kur’an Rad suresi 11. ayette söylüyor: “innellâhe lâ yuğayyiru mê bikavmin hattê yuğayyirû mê bi-enfusihim” “Gerçekten Allah, kendi nefislerinizde olanı değiştirmedikçe, bir toplulukta olanı değiştirmez.” Yani Allah ‘Benim Filistin’i değiştirmem Filistinlilerin kendilerini değiştirmesiyle mümkün, Benim Türkiyeyi değiştirmem Türkiye’dekilerin kendilerini değiştirmesiyle mümkündür diyor. Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın, Yemen’in, Tunus’un, Cezayir’in hepsinin durumunun değişmesi, kendilerini değiştirmeleriyle mümkündür.
O halde; “Allah’ın bu sünnetini artık anlayalım. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizi değiştirmeyecek, beddua etmekle de mitinglerle de bu iş bir yere varmayacaktır. Herkes kendi memleketinde öncü nesiller meydana getirecek, bu öncü nesiller devletler üzerinde tesirli olacaklar ve hükümetleri İsrail’le alakayı kesmeye zorlayacaklardır. Bütün memleketlerde böyle nesiller, böyle toplumlar meydana gelirse, işte o zaman bütün devletler değişecek ve İsrail istediğini yapamayacaktır.”
Tamamını okumak için tıklayınız;