AKP’li Yeneroğlunun Sözleri Hakkında

0
alparslan-kuytul-mustafa-yeneroglu
alparslan-kuytul-mustafa-yeneroglu

Haftalık düzenli olarak yaptığı Cuma tefsir dersi sonrası gelen soruları cevaplayan Alparslan Kuytul Hocaefendi, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

AKP eski Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun “Dindarlar, Ak parti iktidarı altında bu sınavı geçemedi.” Sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusu üzerine “Laikliği tavsiye eden bir iktidara İslamcı denilemez. Mağlup olunan nokta: laiklik ile İslam’ın birleştirilmesidir. Mağlup olan bu, İslam değil.” şeklinde cevap verdi. Alparslan Kuytul Hocaefendi soruyu yanıtlarken AKP iktidarının birçok meselede imtihanı kaybettiğine değindi.

“Birçok meselede imtihanı kaybettiler. ‘Kürt meselesini çözeceğiz’ dediler, onu da ortada bıraktılar. ‘Adaleti sağlayacağız’ dediler, adaletin zerresini bırakmadılar. Ne vicdan kaldı ne merhamet ne adalet. Tek bir şey var: Siyaset ve Talimat. Evet imtihanı geçemediler; zaten de geçmeleri beklenemezdi. Biz bunu baştan beri söylüyoruz.”

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin bu soruya verdiği yanıtın tamamı şu şekilde;

AKP eski Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun “Dindarlar, Ak parti iktidarı altında bu sınavı geçemedi.” Sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeneroğlu, dindar kesimin Kürt sorunu, hukuksuzluklar, temek özgürlük ve hak ihlalleri karşısında suskunluğunu dile getiriyor.

İslami Bir Kimlikle Laik Bir Devlet İdare Edilemez!

Evet, geçemedi doğrudur. Ama bu, bugünün meselesi değildir. Aslına bakarsanız dindarlar imtihanı yıllardan beri kaybetmektedir. Hassaten de Gülencilerle beraberliği bittikten ve olaylar olduktan sonra işler iyice zıvanadan çıktı. Bir öfke, bir intikam duygusu akabinde her şey tarumar oldu, gitti. Karşılıklı hatalar sonucunda İslam büyük darbe aldı. Müslümanlar bu iktidar imtihanını kaybettiler. Esas itibariyle bu zaten laikliği tavsiye eden bir partiydi. İktidarı İslamcı bir iktidar olarak görmek ya da öyle isimlendirmek doğru olamaz.

Laikliği tavsiye eden bir iktidara İslamcı denilemez. Mağlup olunan nokta: laiklik ile İslam’ın birleştirilmesidir. Mağlup olan bu, İslam değil. İslami bir kimlikle gayri İslami bir devlet idare edilemez. İslami bir kimlikle laik bir devlet idare edilemez. Bir taraftan da tepedekilerin yaptığı yanlışlar, etrafındakilerin yaptığı yanlışlar memleketi yedi bitirdi. Haklarında pek çok dosya hazırlandı. Ellerinde hatalarınızın olduğu bu kadar dosya varsa size elbette şantaj yaparlar ve dediklerini yaptırırlar. Bu durumda davul sizin sırtınızda olsa bile tokmak onların eline geçer ve onlar davulu istediği gibi çalarlar. Böylece onların borusu öter. Bu kadar hata yapmayacaktınız, çalanlara müsaade etmeyecektiniz.

Birçok meselede imtihanı kaybettiler.Kürt meselesini çözeceğiz’ dediler, onu da ortada bıraktılar. ‘Adaleti sağlayacağız’ dediler, adaletin zerresini bırakmadılar.

Ne vicdan kaldı ne merhamet ne adalet. Tek bir şey var: Siyaset ve Talimat. Evet imtihanı geçemediler; zaten de geçmeleri beklenemezdi. Biz bunu baştan beri söylüyoruz.

İslami bir idare meydana getiremezsiniz, İslam’a göre idare edemezsiniz çünkü laik devlet buna müsaade etmez. Siz müdürsünüz, patron değilsiniz. Başbakan ya da Cumhurbaşkanı yeni sistemde müdürdür, patron kendini göstermeyen “devlet” adında bir yapılanmadır. Onlar kendilerine “devlet” diyor. Haddi zatında derin devlettirler. Derin devlet diyemediği için “Biz devletiz” diyorlar. O zaman Cumhurbaşkanı kim, Bakanlar kim? Kendilerini Cumhurbaşkanından yukarıda görüyorlar.

Bir polis bile konuşurken “Sen hükümeti eleştirebilirsin ama devleti eleştiremezsin.” diyor. Yani “Cumhurbaşkanını eleştirebilirsin ama beni eleştiremezsin” demek istiyor. Konuşmaya bakın, geldiğimiz noktaya bakın! Bu ne kibir!

Bu ülkede patron kimmiş anlayın. Şimdi patron başkası, bu durumda müdür ne yapsın? Müdür de bir yere kadar yapar. Patron olduğun gün devletin başına geç. Patron olabilecek misin? Dediğini yaptırabilecek misin? Evet, o zaman buyur geç. Dediğini yaptıramayacaksan o zaman neden hizmetçilik yapıyorsun? Görünüşte sen Cumhurbaşkanısın, başbakansın, bakansın ama aslında başkalarının dediği oluyor. O zaman yaptığın iş hamallıktan başka bir şey değildir. Böyle olunca elbette pek çok yanlışlar oluyor ve o zaman herkes böyle konuşuyor: “Sınavı geçemediler.”

Atı Alan Üsküdar’ı Geçti

Bu milletvekili yani 6 ay evvel mi milletvekili oldu?  Daha evvel kendi de onlarla beraberdi, bu yanlışlar o zaman da yapılıyordu. Ha diyorsa ki “Ben o zaman da karşı geliyordum.” Olabilir ama biz duymuyorduk. Birtakım itirazları son zamanlarda duymaya başladık. Ama bu yanlışlar yıllardır var, en az 6 yıldır hatta 7 yıldır yapılmaktadır. Hatta öncesi de var ama o zaman bu kadar değildi iyice yanlışların çoğaldığı dönem bu son 7 yıldır. Bu bir günde olmadı, 7 ayda da olmadı.

Herkes zamanında konuşmuyor, ayrıldıktan sonra konuşmaya başlıyorlar. Bundan dolayı da atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Herkes susuyor, susuyor, susuyor ama Davutoğlu başbakan olduğu için susuyordu. Milletvekilleri, milletvekili olduğu için susuyor. Belediye başkanı belediye başkanı olduğu için susuyor. Gazetecisi, televizyonda iş bulabilmek için, gazetede köşe yazarı olabilmek için susuyorlar. Herkes kendince birtakım hesaplar yapıyor ve susuyor. Ondan sonra o imkanlar ellerinden alınınca bu sefer konuşmaya başlıyorlar. O yüzden bir yere varamıyoruz. Hata görüldüğü anda konuşulacaktı, benim gibi konuşanları da kınıyorlardı. Beni o zaman kınayanlar şimdi kendileri konuşmaya başlıyorlar. Senden evvel konuştum diye mi beni kınıyorsun? Senin görmediğini senden evvel gördüm, diye mi hatalı oldum? Gidişatın kötü olduğunu ben görüyorum ve o zamandan beri de söylüyorum ama destek vermediniz. Ve durum iyice berbat oldu. İş işten geçtikten sonra konuşmaya başladınız.

İş işten geçti kusura bakmayın. Atı alan Üsküdar’ı geçti.

Programın tamamı için;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here