Evleneceğin Kişiden Allah Razı Mıdır?
Evvela Allah razı mıdır? Oradan bakın. Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki; ” Bir kadınla 4 şey için evlenilir; Güzelliği, soyu, malı mülkü birde takvası. “Erkekler içinde aslına bakarsanız bu geçerlidir. Hadiste kadın denilmiştir, çünkü ekseri kadın istenen erkek isteyendir. O yüzden böyle söylenilmiştir. Erkekler de evlenirken bir kadının baktığı şeyler aynıdır; onun güzelliği, malı mülkü, mevkisi-makamı, soyu-sopu, bir de dini-imanı, ahlakıdır. Aslında erkek içinde aynı şey söz konusudur. Peygamber Efendimiz (sav) bunu ifade ettikten sonra buyuyor ki; “Siz dinine bakın, en çok hayır bundandır.” İster takva sahibi olanla evlenin isterse biraz az güzel olanla, bir şey olmaz. Çok güzel sana mutluluk vermez ama ondan daha az güzel takva sahibi olan sana mutluluk verir. Atalarımızın güzel bir sözü var: ” Yüz güzelliğinden doyulur, huy güzelliğinden doyulmaz” demişler. O yüz güzelliğinin 3 gün sonra farkına bile varmazsın ama ahlak her zaman kendisini fark ettirir. Bu yönden bakılacak kısım; dininin, takvasının ne olduğudur -kadın erkek fark etmeksizin-
Ailesini Çiğneyenler Ekseriyetle Mutlu Olamıyor
Soruyu soran kız mı, erkek mi bilmiyorum. Ailesinin razı olmadığını söylüyor. Aile razı değil ama Allah razıysa, dediğim şartlara haizse; iyi bir Müslüman, takva sahibi, dürüst ve ahlak sahibi bir insansa bu kişiye aile razı olmasa da evlenilebilir. Ama ailenin tecrübesini ve iyi niyetini hesaba katmak lazımdır. Ailesini çiğneyenler ekseriyetle mutlu olamıyor. Genç, çok tecrübeli değildir. Belki karşısındaki adayın birkaç davranışına bakarak onu çok takva sahibi, çok iyi Müslüman falan zannediyor olabilir. Halbuki aile tecrübelidir. Belki de onun öyle olmadığını daha iyi anlayabilir.
Biz bugüne kadar Neler, neler gördük; nice sakallı erkekler, nice çarşaflı kızlar… Hepsi aynı değil. Onu yakından tanıyan anca anlıyor. Eğer aile “oğlum ya da kızım sen bununla evlenme. Sen madem dininden, takvasından dolayı evleneceğim diyorsun ama bunda biz onu görmüyoruz. Şu kişi de öyle takva sahibi bu da iyi bir Müslüman bununla evlenmeni daha uygun buluyoruz” derlerse ve haklılarsa hakikaten o da öyleyse aileyi dikkate almak icap eder. Anasını, babasını çiğneyene Allah kolay kolay mutluluk vermez. Ana babanın da bir hakkı var, illa onunla evlenmen şart mı, ana baba hakkı diye bir şey yok mu? Ama işte bizim bu Müslüman gençlerde böyle söylemler ya da bu tür mazeretler oluyor “Ailem Müslüman biriyle evlenmemi istemiyor, ben iyi bir Müslüman olduğu için onunla evlenmek istiyorum.” Aslında nefsine göre konuşuyor. Ailesi de onun Müslüman bir insanla evlenmesini istiyor ama belki de onunla değil de şununla evlenmesini istiyor. Tecrübeleriyle belki de çocuklarının bununla mutlu olmayacağını düşünüyorlar veya ailelerine belki yakıştırmıyorlar olabilir. Gerçekten de evlendikleri zaman problem olacaktır. Tecrübesiz bir insan bunu anlamaz, aileyi dikkate almak lazımdır.
Anne-Babanın Hakkını Unutmamak ve Onları Çiğnememek Lazımdır
Özetle; Eğer aile İslam’ı hesaba katmayan, din imana bakmayan, sadece malına mülküne, boyuna posuna bakan bir aile ise bunları razı etmeye çalışmanın bi gereği yoktur. Çünkü o Allah’ın razı olduğunu istemiyor sadece zengin olmasını, güzel olmasını istiyor. Bunları çok dikkate almaya gerek yoktur. Ama aile gerçekten de dinine, imanına, ahlakına bakan bir aileyse onların tecrübelerini hesaba katmak lazımdır. Anne baba hakkını unutmamak ve onları çiğnememek lazımdır. Anne-babasını çiğneyene Allah mutluluk vermez. Ama anne-baba adam gibi anne babaysa, mal mülk peşinde olup da başka bir şey düşünmeyen, dini imanı para olan anne babaysa bunların görüşünün çokta bir ehemmiyeti yoktur.
İslami noktada hassas olmayan bir bayan ile evlendiğimde bu kimsenin günahında benim de payım olur mu?
Öncelikle bir Müslüman, İslami hassasiyeti olan bir bayanla evlenmelidir. Her Müslümanın dikkat etmesi gereken husus bu olmalıdır. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Bir kadınla 4 şey için evlenilir; malı, zenginliği, soyu-sopu, bir de dini-takvası. Siz ise takvasını dikkate alın.” Soyunu-sopunu, malını-mülkünü, güzelliğini boş verin. Evvela siz dini nasıl, dini hassasiyetleri var mı diye bakın. Müslüman bir bayan, İslam’ı hesaba katıyor mu, hal ve hareketlerine, yaşantısına bakın buyuruyor. Şimdi bu kimse bu hususlara dikkat etmeden evlenmiş ve şimdi aklı başına gelmiş.
Bir Müslüman erkek hanımının kılık kıyafetinden ya da İslami hassasiyetleri olmayışından mesul müdür? Elbette mesuldür. Peygamberimiz buyurmuş ki: “Külluküm rain. Ve külluküm mesulün an raiyyetihi” “Hepiniz çobansınız ve her çoban da raiyesinden, ailesinden sorumludur. Baktıklarından, gözettiklerinden sorumludur.” Tabii karısı bu işin içindedir, o da onun ailesidir ve ondan mesuldür ama mesuliyeti kadar mesuldür. Yani diyelim ki karısı açık-saçık geziyorsa, kendisi açık-saçık gezmiş gibi haram işlemiş olmaz. O günah karısınındır ve karısına aittir. Ama kendisi de onun o meselede ne kadar sorumluluğu varsa o kadar sorumludur. Ailenin çobanıdır, reisidir ve o meselede mücadele vermek zorundadır. Sorumluluğu o kadardır. Yoksa o kadının girdiği günahın aynısından kendisine de yazılmaz, mesuliyeti kadar yazılır.
Bu mücadeleyi versin, eşiyle ilgilensin ve “ben bu evin reisi, senin kocanım. Ben senden sorumluyum. Tek günah senin günahın değil, bana da yazılıyor. Günahın ne kadarsa bundan bana da hisse geliyor. Ben buna razı değilim” desin. Sonra Allah’ı, ahireti hatırlatsın. “Öleceğiz ve gideceğiz. Toprak var, ahiret var, bunu unutma. Güzelliklerin hepsi geçici, yaşlanacaksın sonra Allah’a hesap vereceksin. Yaşlanmaya bile fırsatın olmadan belki de yarın öleceksin. Allah’ın huzuruna nasıl çıkacaksın?” diye öğüt versin, anlatsın. Karısını Müslüman, dindar bayanlarla tanışırsın, böyle bir cemaate katmaya çalışsın, görevini yerine getirsin. Yoksa elbette mesuldür.