24 Ocak’ta tahliye edildikten saatler sonra siyaseten tekrar tutuklanan Alparslan Hocanın haksız tutukluluğuna itiraz edilmişti.
Günler süren mahkeme sonrası verilen tahliye kararının saatler içerisinde bozularak tekrar tutuklama kararı verilmesine yapılan itiraz reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Bu karar üzerine Alparslan Kuytul Hocanın avukatı Adem Tural açıklama yaparak “Bu haksız kararı kamuoyu vicdanına sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Haksız tutukluluğun devamına yönelik verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ifade eden Tural, şu açıklamalarda bulundu.
Avukat Adem Tural’ın açıklamasının tamamı;
6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ İTİRAZIMIZI REDDETTİ
Bilindiği gibi Alparslan Hoca 24 Ocak Perşembe günü tahliye edilmiş ve tahliye kararına duruşma savcısının yaptığı itiraz üzerine yirmi dört saat geçmeden 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tekrar tutuklanmıştı.
5. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuklama kararına bizler itiraz etmiştik. Bu itiraz bugün sonuçlandı ve itirazımız reddedildi. Bizler 5. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuklama kararının hukuki olmadığını daha önce ifade etmiştik. 6.Ağır Ceza Mahkemesi de benzer gerekçelerle itirazımızı reddetti.
DOSYAYI EN İYİ BİLEN MAHKEME 4. AĞIR CEZA MAHKEMESİDİR
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki bu dosyayı en iyi bilen mahkeme, yaklaşık yedi aydır dosyayı inceleyen ve dosyaya hakim olan mahkeme, 4. Ağır Ceza Mahkemesidir. Yaklaşık kırk-kırk beş klasörden oluşan bir dosyayı duruşma savcısının itirazı üzerine 5. Ağır Ceza Mahkemesi incelemiş ve yaklaşık iki saatlik bir incelemenin sonucunda tutuklama kararı vermiştir.
HUKUKİ BİR KARAR OLMADIĞINI İFADE ETMEK İSTİYORUZ
Bu kadar kapsamlı bir dosyanın iki-üç saat gibi kısa bir sürede incelenip tutuklama kararının çıkartılmasının hukuki bir karar olmadığını ifade etmek istiyoruz.
4. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliye gerekçelerine baktığımız zaman sanıkların savunmalarının alınmış olması, sanıkların kaçma şüphelerinin olmaması, dosyadaki delillerin büyük miktarda toplanmış olması ve en önemli delil de tutuklu yargılandıkları dolandırıcılık suçunun vasfının değişme ihtimalinin olması olarak belirlendiğini görüyoruz.
5.Ağır Ceza Mahkemesi ise bu tahliye gerekçelerinin tam aksini savunarak sanıkların kaçma şüphesinin olduğunu, dosyadaki delillerin toplanmamış olduğunu ve suçun niteliğinin tutuklanmayı gerektiren bir suç olduğunu öne sürerek tutuklanma kararı vermiştir.
Yine 6. Ağır Ceza Mahkemesi de benzer gerekçelerle bizim yaptığımız itirazı reddetmiştir. Biz şu konuyu kamuoyunun vicdanına sunmak istiyoruz. Dosyayı en iyi bilen ve yaklaşık 7 aydır yaklaşık kırk-kırk beş klasörlük dosyayı inceleyen 4. Ağır Ceza Mahkemesinin öne sürdüğü gerekçeler ve verdiği kararlar mı daha adildir yoksa 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinin verdiği kararlar mı daha adildir?
Bilindiği gibi duruşma üç gün sürmüştü. Üç gün boyunca mahkeme heyeti gerek sanıkların savunmalarını gerek avukatların savunmalarını uzun uzun dinlemişti. Bunun sonucunda da tahliye kararı vermişti. Savunmalar SEGBİS sistemi ile kayıt altına alındığı için duruşma zaptında savunmalar yazılı bir şekilde yer almamaktadır.
KARARI HANGİ GEREKÇEYE DAYANDIRDIKLARINI BİZ ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİZ
5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri gerek sanıkların savunmalarını gerekse avukatların savunmalarını görmeden bir karar verdiler. Yani bu kararı hangi gerekçeye dayandırdıklarını biz anlayabilmiş değiliz. Yine 5. Ağır Ceza Mahkemesi müşteki beyanlarını, müştekilerin ifadelerini tutuklamaya gerekçe olarak sunmuştu. Dosyada müşteki olarak gözüken kişilerin müşteki sıfatlarını kazanmadıklarına duruşmada mahkeme başkanı karar vermişti. Hatta savcının talebi üzerine karar vermişti. Duruşma savcısı dahi bu kişilerin müşteki sıfatı kazanamayacağını, sadece ihbarcı niteliğinde olabileceğini, bu sebeple müşteki sıfatlarının düşürülmesi gerektiğine yönelik mütaala vermişti.
Ağır Ceza Mahkemesinin heyeti ve başkanı da bu mütealayı kabul ederek bu kişilerin müşteki sıfatlarını düşürmüştü. Şimdi diğer mahkemeler ise müşteki beyanlarını tutuklamaya gerekçe olarak gösteriyor.
TUTUKLULUK ARTIK BİR TEDBİR OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR
Bu durum şunu gösteriyor; Bu mahkemeler dosyayı hiçbir şekilde incelemeden bir karar verdiler. Bu karar üzerine de iki insanın özgürlüğünden mahrum bırakıldığını görüyoruz. Son dönemde Alparslan Kuytul Hoca da dahil olmak üzere birçok kişi haksız bir şekilde tutuklu yargılanmaktadır ve tutukluluk artık bir tedbir olmaktan çıkmıştır. Ülkemizde bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. Buradan bu durumu kamuoyu vicdanına sunarak bu adaletsizliklerin bir an önce sona erdirilmesini ve milletimizin mahkemelere ve adliyeye olan güvenin yeniden geri gelmesi ve yeniden sağlanması için haksız yere tutuklu olan kişilerin başta Alparslan Kuytul Hoca olmak üzere bir an önce tahliye edilmelerini istiyoruz ve bu durumu da kamuoyunun vicdanına sunuyoruz.