Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Lazıyla tüm değerli halkımıza!
Ülkemizde maalesef her geçen gün; dini değerlere karşı duyarlılık azalırken dünyevi eğlence ve zevklere karşı ilgi artmakta, kardeşlik ve dayanışma duygusu tükenmekte, zulüm ve haksızlıklar çoğalıp günahlar iyice yaygınlaşmakta, böylelikle neslimiz manevi değerlerine ve şanlı tarihine yabancılaşmaktadır. Bu durum toplumu etnik kimlikler arası kutuplaşmalara, bölgesel düşmanlıklara, ırk, mezhep eksenli çatışmalara doğru sürüklemektedir.
Peygamber Efendimizin de belirttiği gibi toplum olarak hepimiz aynı gemideyiz. Bu ülkede yaşayan Müslüman bireyler olarak hepimiz hem kendi hayatımızdan hem de içinde bulunduğumuz toplumun gidişatından sorumluyuz. Mesuliyetimizi yeterince idrak eder ve bu mesuliyetin gereğini yerine getirebilirsek hem dünyada hem de ahirette saadete ulaşabiliriz. Aynı zamanda adaletin ve huzurun hâkim olduğu örnek bir toplum meydana getirmiş, gelecek nesillere güzel bir miras bırakmış oluruz. Bunun yolu mesuliyetimizi anlamaktan, toplumun imani ve ahlaki yozlaşma, haksızlık ve adaletsizlik gibi kanayan yaralarını tespit edip, kalıcı çözümler üretmekten geçmektedir.
Değerli Halkımız!
Müslümanlar olarak bilmeliyiz ki çözüm ancak İslam’dadır. Bireysel ve toplumsal düzeyde hayatlarımıza Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in, Efendimizin sahih sünnetinin, geçmiş ilmî ve tarihî mirasımızın oluşturduğu tecrübelerin ışığında çekidüzen vermek zorundayız. Aksi halde yalnızca dünyamızın değil ahiretimizin de mahvolacağını bilmeliyiz.
Değerli halkımız!
Dinimiz İslam, Allah katındaki tek dindir ve tüm peygamberlerin ortak çağrısıdır. İslam, birtakım ibadetlerden ve kuru bir inançtan da ibaret değil, Allah’ın Celle celeluhunun kullarına sunduğu bir hayat tarzıdır. Bu din hayata hükmetmek, Allah’ın hükümlerinin yürürlükte olduğu hayırlı bir toplum, adaletli ve huzurlu bir ülke ve güçlü bir devlet düzeni meydana getirmek için gönderilmiştir. Tarihimize baktığımızda ecdadımızın bunu gerçekleştirdiğini görürüz. Onlar İslam’a sımsıkı sarılarak bir taraftan hayırlı nesiller meydana getirmiş diğer taraftan da adaletli, huzurlu ve güçlü bir devlet inşa etmişlerdir. Bu sayede hem dünyada hem de ahirette büyük mükâfatlar elde etmişlerdir. Bugün ülke olarak bizim de hayırlı nesiller meydana getirmemiz, adaletli ve huzurlu bir ülke inşa etmemiz, güçlü bir devlet yapısına ulaşmamız ancak İslam’a sımsıkı sarılmamızla mümkün olacaktır. Bilmeliyiz ki, toplumumuzun içinde bulunduğu maddi/manevi tüm sıkıntılardan kurtuluşun reçetesi ancak İslam’dır.
Değerli Halkımız, Aziz Milletimiz!
Furkan Vakfı Gönüllüleri olarak diyoruz ki,
Gelin! Tüm beşeri ideolojileri ve onların meydana getirdiği doğu ve batı Medeniyetlerini reddedip İslam Medeniyeti kuralım.
Hükmü; kâinatın yaratıcısı, mutlak adaletli, her şeyi en iyi bilen ve sonsuz kudret sahibi olan Allah’a verelim.
Hakkı, adaleti ve hukuku toplumdaki herkese eşit muamele edecek şekilde üstün tutalım.
Sadece Allah’ın karşısında boyun eğelim ve tüm insanlığa gerçek hürriyetin yalnız Allah’a kullukta olduğunu gösterelim. Gelin Kur’an’a sarılarak kendimizi ve neslimizi kurtaralım.
FURKAN VAKFI GÖNÜLLÜLERİ