Cezaevi Telefon Görüşmeleri – 49 – 21 Haziran 2019

0

8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, 21 Haziran 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında…

Alo Selamun Aleykum Ben Alparslan Kuytul…

Nasılsın iyi misin? Çok şükür ben de iyiyim. Annem nasıl, çocuklar nasıl? Allah iyilik versin.

ŞEHİT MUHAMMED MURSİ’YE BAŞSAĞLIĞI MESAJI

Ben de Muhammed Mursi ile ilgili bir iki şey söylemek istiyorum. Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim şehadetini kabul etsin. Başta ailesinin, tüm sevenlerinin, özellikle de İhvan üyelerinin başı sağ olsun. Ecel bir tanedir, kimse Allah’ın yazdığı vakit gelmeden önce son nefesini vermez. İster dik durun ister taviz vermeyin isterse zalimin karşısında eğilin taviz verin ecel değişmez. Mursi eğilmedi, geride kalanlara güzel örnek oldu. Eğilseydi yine aynı vakitte ölecekti ama o zaman hem derecesini hem şerefini kaybedecek hem de kötü örnek olacaktı. O, doğrusunu yaptı. Doğru zordur ama sonucu güzeldir. İhvan da bundan gereken dersi çıkartmalıdır. Stratejide nerede hata yaptıkları üzerinde kafa yormalıdırlar kanaatimce. Çünkü Müslümanlar her ne kadar güzel davranıyor olsalar da zalimin zulmü meydandadır. Onların zulmünü engelleyecek yollar bulmalıdırlar, bu konuda kafa yormalılar. Büyük ihtimalle suikast yaptılar ama ister suikast olsun ister olmasın sonuçta Allah Azze ve Celle onu o zindandan kurtarmak istedi.

DAVETÇİ OLAN KARDEŞLERİMİZ DE ŞUNA DİKKAT ETMELİ:

En iyi tanıdığımız Allah olmalı, marifetullah; en çok sevdiğimiz Allah olmalı, muhabbetullah; Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı, Lâ ilâhe illallah… Bunlar üzerinde durulmalı. Varlıklar üzerinde düşünen Allah’ı tanır, Allah’ı tanıyan Allah’ı sever, Allah’ı seven, “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” der. Allah’ı seven Allah için mücadele eder. Allah’ı seven sadece Allah’a kulluk yapar kullara kulluk yapmaz.

İMTİHAN DÜNYASINDAYIZ…

İmtihan dünyasındayız. İstanbul’dan bir kardeşimiz bana mektubunda şöyle bir şey yazmıştı. Zamanında kendisi de bir ara kısa bir süre herhalde cezaevine girmiş çıkmış birisi. Mektubunda diyordu ki; Cezaevindeki hiç kimse cezaevini süslemekte uğraşmaz ya da rahat vakit geçirmek için plan yapmaz. Tüm planları cezaevinden sonrası içindir. Hatta müebbet ceza alan kişinin bile dışarı çıkma ile ilgili bir planı vardır, “Af çıkarsa şunu yaparım” diye plan yapar. Ben de size hocam, “Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünya mümine zindan, kafire cennettir” buyuruyor. O halde biz ne diye dünya zindanımızı süsleyip duruyoruz? (BU KISIM ANLAŞILMADI) Ben “Bu dünya zindanından çıkmak için ya da çıktıktan sonrası için plan yapmıyoruz” demiştim. Siz de bana, “Güzel bir düşünce yakalamışsın” demiştiniz diyor. Evet dünya gerçekten de öyle bir zindan ya da dünya bir imtihan salonu da diyebiliriz. Dünya, imtihan salonudur sevilmemeli ama katlanılmalıdır. İnsan, imtihan salonunu sevmez ama orada imtihan bitinceye kadar katlanır.Dünyaya bakış böyle olmalı o zaman imtihanları daha çabuk, daha kolaylıkla atlatabiliriz. Yoksa insan dünyayı sevince dünyada başına gelen sıkıntıları anlayamıyor, morali bozuluyor, sükût-i hayale uğruyor. Halbuki zaten imtihan dünyasındadır. Ama onu unuttuğu için her şeyin güzel olacağını düşünüyor, kötü olaylarla karşılaştığı zaman da ümidini kaybediyor.

PİŞMEYE RAZI OLMALIYIZ

Herkes şunu iyi bilmeli, et mangalda pişince kebap olur, kıymet kazanır. Gölgede rahat ederse kokar çöpe atılır. İnsan da et gibidir musibet mangalında pişenler olgunlaşır, değer kazanır. Rahat yaşayanlar ise çiğ kalır, kokar ve etrafını da rahatsız eder, böylece toplumun dışına atılır. Ateşte pişmeyen et kebap, musibetlerle pişmeyen insan da büyük olamaz. Onun için bir bakıma kendimizi et gibi görmeliyiz ve eğer kokmak istemiyorsak pişmeye razı olmalıyız. Kokmak istemeyen et pişmeye razı olmalı. İnsan da et gibidir, musibet ve zorluklarla pişmeye razı olmazsa bozulmaktan kurtulamaz. Et piştiğinde, insan musibetlerle olgunlaştığında güzel kokar. Rahat bir hayat insanın şahsiyetinin güçlenmesine engel olur. Onun için insan rahatı değil de derece kazanmayı tercih etmeli. Hak yolda zindan, acılı Adana Kebabı yemek gibidir diyebilirim yani. Bir taraftan ağzınız yanar acı çekersiniz bir taraftan lezzet alır mutlu olursunuz. Zindana dayanamayanlara gelince, onlar acıya dayanamayıp kebaptan mahrum olan çocuklara benzerler. Demek ki her şeyin başı insanın tahammüllü olabilmesi bir hedefinin olmasıdır. İnsan, hedefi olunca daha rahat edecektir, imtihanları daha kolaylıkla atlatabilecektir.

GERÇEK CÖMERTLER

Hasan El Benna Rahimehullah diyor ki, “İnsanlar rahata ersin diye gereği gibi cihat etmeye hazır mısınız? İnsanlar biçsin diye ekmeğe hazır mısınız?” Hz. Ebubekir Radıyallahu Anh’ın söylediği gibi “Başkalarının acısını dindirmek için acı çekmek hakiki cömertliktir” yani Ümmetin kurtuluşu için acı çekmeye razı olmak aslında büyük bir cömertliktir. Cömert insanlar, mal veren insanlardır. Mal vermek mi yoksa hayatını ortaya koymak mı daha büyük bir cömertliktir? Dolayısıyla ümmetin kurtuluşu için mücadele edenler ümmetin acısını dindirmek için mücadele verenler aslında gerçek cömert insanlardır. Herkes belki bunu göze alamıyor çünkü zahmetten kaçıyor. Halbuki Allah Azze ve Celle Mevlana’nın dediği gibi, “Rahmetle zahmet arasında bir nokta farkı vardır” Zahmet kelimesinin noktasını kaldırırsan ze, ra olur rahmet olur. Mevlâna, “Allah isterse zahmet dediği noktayı kaldırıverir” demiş. Yani bugün zahmet çekersin ama Allah istediği anda o noktayı kaldırır ve zahmeti rahmete döndürüverir.

BİNLERCE AĞIZLA KONUŞUYORUM

Geçen de bir şey söylüyordum yarım kalmıştı. “Arkadaşların tevhidi anlatmaya başladıklarının haberlerini alıyorum, onun mutluluğunu yaşıyorum” demiştim. Ben zindanda olmasaydım belki de harekete geçmezlerdi. O halde çektiğim acılara değdi. Eskiden bir ağzımla konuşuyordum şimdi binlerce ağızla konuşuyorum elhamdülillah…

KURBAN KESECEĞİM

Mektuplardan birinde Adana’dan bir bayan talebimiz bana geçmişte verdiğim bir sözü hatırlatmış, “Arkadaşların ateşli bir davetçiye dönüştüğü gün kurban keseceğim” demişim herhalde. Evet o sözümü tutacağım ancak şimdilik bu haberler kendilerinden geliyor, başkalarından gelmeye başladığı zaman o sözümü yerine getireceğim. Arkadaşların ateş parçasına dönüştüklerini şimdi kendilerinden duyuyorum. Yoğun bir şekilde başkalarından duyduğum gün kurban keseceğim.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here