Cezaevi Telefon Görüşmeleri – 44 – 17 Mayıs 2019

0

8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, 17 Mayıs 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında…

Alo Selamun Aleykum Ben Alparslan Kuytul…

Nasılsın? Çok şükür ben de iyiyim. Annem nasıl, çocuklar nasıl? Abimgilde mi? İyi… Moralim iyi hamdolsun bir sorun yok. Şimdi başka bir kâğıt daha getirdiler, başka bir video çözümü. Sanıyorum bu sefer montaj yapmaya başlamışlar. Çünkü o konuşmayı ben yapmadım, sana daha sonra anlatırım. Bu sefer de herhalde tamamen iftira videolar başlıyor. Anlaşılır da işte “sen uğraş” diyorlar böyle…

BU İDDİANAME ÇÖKMÜŞTÜR!

Mahkeme ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Ortaya koyduğumuz deliller kasten görmezden geliniyor. Mesela, vakfın parası vakfın kasasından çıkmış, makbuzları da bulunmuş ama iddianamede hâlâ bulunmamış gibi anlatıyor. Bu şahıslar ile görüşülebilir, onların ifadelerine başvurulabilir. Bugüne kadar yapılmadı eğer yapılırsa bundan sonra yapılacak. Ondan sonra yani zaten bütün iddianame bunun üstüne bina edilmiş ve bu da çökmüş vaziyette yani. Onun makbuzu bulunduğuna göre aslında tamamen berat verilmesi gereken tek celsede bitmesi gereken bir şey. Evet ilk hafta bulundu 6 ay sonra iddianame hazırlandığı halde iddianamede hâlâ, “Bunların makbuzu yoktur” diye iddiada bulunuluyor. Vakfın parası sanki evlerimizden çıkmış gibi ağır bir ithamla karşı karşıyayız. Halbuki vakfın parası vakfın kasasından çıkmış ve makbuzları da bulunmuş daha ne istiyorsunuz. Bu iddianame tamamen çökmüş bir iddianame ama bunu görmezden geliyorlar. Bizim sunduğumuz deliller görmezden geliniyor.

Mesela, birkaç tane talebenin kaldığı öğrenci evlerine yurt deniyor ki bunlarla ilgili kayyum başvuruda bulundu. Bu evlere kesilen cezaların yanlış olduğunu vakfın evleri olmadığını söyledi ve kayyumun başvurusunu mahkeme kabul etti. 240 bin lira civarında bütün o kesilen para cezası iptal edildi ve bu evlerin vakfa ait olmadığı da mahkeme kararıyla tescillendi. Bunları söylediğimiz halde bunlar görmezden geliniyor hiç üzerinde durulmuyor. Hiç duymamış gibi sanki biz onu söylememişiz de sanki hiçbir şey duyulmamış, hiçbir şey söylenmemiş gibi davranılıyor.

Bunun gibi sunduğumuz deliler kasten görmezden geliniyor, mahkemeyi uzatmak için tanıkların dinlenmesi kasten tehir ediliyor. Bu iddianame 6 ay sonra hazırlandı. Ondan sonra mahkeme önce iddianameyi kabul etmedi sonra kabul etti. Mesela onu kabul ettiği günden itibaren bu gizli tanığı dinleyebilir. Gizli tanık diye bir şey yok tamamen istihbarat raporu olduğu belli de… Hani mademki böyle bir şey var diyorsunuz, böyle bir şeyin olduğunu iddia ediyorsunuz o zaman bunu bugüne kadar dinleseydiniz. Onu elinde bir koz olarak tutuyor. Bizim burada daha fazla kalabilmemiz ve bizi tahliye etmemeleri için bir sebep lazım, işte “gizli tanık daha dinlenmedi” diyorlar. Bugüne kadar dinleseydiniz.

Ondan sonra bu parayı vermiş olan insanların, -kendi adına makbuz kesilmiş olan kimselerin dinlenmesi- bugüne kadar dinleseydiniz. Diyelim ki ben dışarıda olmuş olsam hadi neyse uzattınız. Ben burada hapishanedeyim. Böyle bu tür bahanelerle sen bunu nasıl uzatıyorsun? Bu tamamen kötü niyetten başka bir şey değil…

Bildiğin gibi 6 ay sonra iddianame hazırlandı. 6 ay sonraya mahkemeye gün verdiler, bir sene etti. Bir sene sonra mahkemeye çıktıktan sonra tahliye olduk. Tekrar tutukladılar, 3,5 ay sonraya 10 Mayıs’a gün verildi. 10 Mayıs’ta tekrar tutukluluğun devamına denildi. Üç buçuk ay sonraya 22 Ağustos’a gün verildi ve biz hala buradayız. 22 Ağustos da adli tatil yani adli tatilde bir kere mahkeme olmaz. Besbelli ki nöbetçi mahkemeye işi havale etmiş oldular ve o da dosyayı bilmediği için tutukluğun devamına diye karar verecek. Çok açıkça belli yani böylece o da tehir edecek kasıma, aralığa belki de daha da geç… Şimdi bu ne demek? Kafadan 2 sene yatırmak demek. Hiçbir şey yapmadan bu şekilde bir insanı 2 sene yatırıyorlar. Ve bu arada dosyaya hiçbir yeni evrak mı, yeni bir delil mi bulunmuş? Hayır öyle bir şey de yok.

Bir insan bizden müşteki -davacı- mı olmuş? O da yok. Yani ne bir şikayetçi var ne yeni bir evrak var ve hâlâ “delillerin toplanabilmesi için” deniyor. Zaten bütün deliler elinizde… Bir buçuk sene olmuş, tüm delilleri toplamışsınız hâlâ bu gerekçeyle mi bizi burada tutmaya devam ediyorsunuz? Yani bütün deliller ellerinde ve karartma ihtimalimiz söz konusu bile değil hâlâ aynı gerekçelerle “tutukluluğun devamına” deniyor.

Önce 4 tane terör örgütü dediler. 4 terör örgütüne üyeymişim! Böyle bir saçmalığın olmayacağı anlaşılınca internet ortamında rezil oldular. 4 tane terör örgütüne üye insan dünyada yok. Bunların hepsi birbirine düşman örgütler. Bu sefer 3-4 ay sonra bir operasyon daha yaptılar bu sefer suç örgütü olarak şey yapalım yani bu amaçla bunu yaptılar. Bu sefer soruşturmayı ondan başlattılar.

  • Suç örgütü konferans yapar mı?
  • Suç örgütü kermes yapar mı?
  • Suç örgütü miting yapar mı, basın açıklaması yapar mı?
  • Suç örgütü ortaokul, lise talebelerinin okul derslerine yardım eder mi? Onlara İslamî dersler verir mi?
  • Suç örgütü fakirlerle ilgilenir mi?
  • Suç örgütü Tefsir, Hadis, Kur’an, Siyer dersleri yapar mı?

Böyle bir suç örgütü var mı dünyada?

Yani suç örgütü olsa mağdurlar olur, şikayetçiler olur. Böyle bir şey de yok. Bizden bu şekilde davacı olan bir tane insan yok. Tam aksine bizim mahkememizin olduğu gün binlerce insan adliyenin önüne toplanıyor. Bu kadar seviyorlar… Demek ki öyle bir şey yok. Bunlar neyi gösteriyor? Aslında tamamen kötü niyet olduğunu gösteriyor.

Eski ve yeni yönetim serbest, ben ve 6 aylık başkan içerideyiz. Yani bir suç varsa o zaman eski yönetim ve yeni yönetimin üzerinde olması lazım. 2014-2018 arası yılları baz almışlar onun üzerinde duruyorlar. O yıllardaki yönetim kurulu başkanı vesaire hepsi dışarıda 6 aylık başkan benimle beraber içeride. Bir kere benim vakıfta bir yöneticiliğim yok ben sadece kurucusuyum. Bu neyi gösteriyor? Hiçbir suçu yok ki onlar dışarıdalar. Suç bulunamadığı için onlar dışarıdalar peki ben niye içerideyim? Çünkü hedefleri beni susturmak. Peki Ali’yi niye içeri aldılar? Onu da vakfı kapatmak için aldılar. Adam aslında 6 aylık başkan ve onun dönemi ile ilgili bir sorun da yok. Sizin hedefiniz belli beni susturmak! Bari bu çocuğu bırakın… Onu da yapmıyorlar. Aslında iddianamenin 18. sayfasında bu operasyonun gerçek sebebini kendi ağızlarıyla da söylemiş oldular.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here