8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendinin, 22 Mart 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Alo Esselamu Aleykum ben Alparslan Kuytul nasılsın? Çok şükür ben de iyiyim annem nasıl çocuklar nasıl? İyi, iyi o zaman kısaca söyleyeyim bari
Bir zulüm sürecinden geçiyoruz, adaleti sağlamayan idareciler konuşanları susturabilmek için diktatörleşirler ancak adaletli idareciler diktatör olmaktan korunabilirler, İdareciler adaletli olurlarsa düşünce insanlarını susturmak zorunda kalmazlar ancak adaletli idareciler ifade hürriyetinden korkmazlar. Eğer yani bir memlekette herkes susturuluyorsa demek ki adalet yok adalet olmadığı için insanlar konuşacaklar bunu biliyorlar ve herkesi susturabilmek için de daha katı olmak zorunda kalırlar. Aslında bu durum o ülkede adaletin kalmadığından kaynaklanır yoksa hiç kimse durduk yere insanları susturmaya çalışmaz diktatörleşmez, ihtiyaç olunca bunu yapar bu da adaletin olmadığı ülkelerde ihtiyaç vardır.
Adalet, kitleleri sakinleştirecek tek ilaçtır ama onlar başka ilaçlar peşindedirler. Hâlbuki kitleleri sakinleştirebilmek ancak adaletle mümkün olur. İdarecilerin özgürlükten korkmaması adaletli bir düzen meydana getirince olur. Eğer adaletli bir düzen yoksa o zaman özgürlüklerden korkarlar ve özgürlükleri kısıtlarlar bununla bir yere varacaklarını zannederler halbuki sadece günü kurtarırlar ileride artık özgürlükleri kısıtlayamaz hale gelirler ve daha kötü olur. Özgürlükten korkmamak adaletli bir düzen meydana getirince olur çünkü artık adaletli bir düzen olduğu için kimse konuşmayacaktır insanların konuşmasını engel olmaya da gerek kalmayacaktır.
Eğer idareciler herkesi susturuyorlarsa suçları çok demektir çünkü herkesin konuşması durumunda suçlar ortaya çıkacaktır o yüzden insanları susturmayı tercih ederler.
Tehditler savururlar, insanları hapisle tehdit ederler başka şeylerle tehdit ederler. Bu aslında bir korkuyu gösterir. Eğer suçları olmasaydı herkesi susturma ihtiyacı duymazlardı çünkü suçu olmayanların korkacağı bir şey yoktur, insanların konuşmasından da o kadar rahatsız olmamaları gerekir ama çok rahatsız oluyorlarsa demek ki korkuları var. Adaleti sağlamış olmak idarecileri zalimleşmekten kurtarır aksi halde adaletin olmadığı ülkede idareciler zalim olmaktan kurtulamaz. Yani şöyle de söyleyebiliriz idarecilerin zulmetmek zorunda kalmaları kurdukları düzenin adaletsiz olduğunun belgesidir. Belki zulümle herkesi bitirme yolunu seçerler ya da başkalarının kendilerini bitireceğinden korkarlar konuşanların konuşmasıyla yıkılacaklarından korkarlar. Halbuki zalimleri düşmanları değil kendi zulümleri bitirir. Yani hiç kimsenin kendine verdiği zararı bir başkası ona veremez, insana en büyük zararı kendi yanlış fikirleri ve kendi yanlışları verir düşmanları değil insanın kendi yaptığı yanlışları bitirir ama herkesi suçlamayı tercih ederler, çünkü kendilerini suçlamamaları için başkalarını suçlamak gerekmektedir.
İnsanın zalim olup olmadığı güç eline geçince olur. Belki güçlü değilken ne olduğu belli değil. İyi bir insan gibi görünür ama güç eline geçince ne olduğu ortaya çıkar. Buna benzer Kanuni Sultan Süleyman’ın bir sözü var demiş ki: “Bir insana yetki vermek için sakın önceki haline güvenmeyesin. Nice kimse vardır ki eline fırsat geçmediği için züht ve takva yolunda görünür fırsat eline geçtiğinde Nemrut ve Firavun kesilir.” Yani güç eline geçmeden insanın adaletli olup olmadığı belli olmaz. Zenginleşmeden insanın ne olduğu belli olmaz. Bunlar aslında birçok insanın anlayamadığı anlamaktaki zorlandığı noktalar. Yani şöyle insan, böyle insan der, hâlbuki o dediği zamanlarda o kişi aslında zayıf bir kimsedir, zayıf olduğu için o zamanlarda öyle davranmaktadır. Ne olduğu güç eline geçince belli olur.
Hakikatten korkanlar zulmederler. Böylece hakikatin yayılmasını engellemeye çalışırlar çünkü çok iyi biliyorlar ki hakikatler hızlı yayılırlar. Doğruda kendi kendine yayılma kudreti vardır. Diktatörler bunu bildikleri için doğruları söyleyenleri sustururlar, diktatörler yanlıştan değil doğrudan korkarlar çünkü doğrular hızlı yayılır. Yanlışlar masraf, zahmetle büyük bir propaganda gücüyle yayılırken, doğruların yayılması içinse cesaret yeterlidir. Yanlışlar zorlukla doğrular kolaylıkla yayılır. Bunu bildikleri için… Senin bir şiirin vardı onu da okuyayım, hoşuma gitti.
Ümmetin derdi dava çilesi
Ağaran saçların yok bir çaresi
Dertli geçen gecelerin güneşi
Doğacak sabırla beklemekteyim
Bu yol güçlükle dolu yok bir an rahat
Yılmadan dik durmak iman istiyor
Belini büken dertlere inat
Direnmek yılmamak yürek istiyor
Yorulsak da kırılsak da yıkılmadık biz
Çile ile yoğruldu yüreklerimiz
Susuz yüreklerde su serpe serpe
Hedefe doğru yürümekteyiz
İnşallah da öyle, öyle olduğuna iman ediyoruz.
Tüm arkadaşlara selam söyle esselamu aleykum…