8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendinin, 01 Mart 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Alo Selamünaleyküm Ben Alparslan Kuytul nasılsın? Çok şükür. Annem nasıl? Çocuklar nasıl? Sağ olasın.
Dün 28 Şubat’tı. Öncelikle 28 Şubat’ı tekrardan kınamak istiyorum. Yaptıklarını da lanetliyorum. Rabbimden Erbakan Hoca’ya rahmet temenni ediyorum. Ona karşı yapılan büyük bir haksızlıktı, zulümdü.
Belki bir 12 Eylül kadar değildi ama sonuçta meşru bir hükümetin silah zoruyla görevden alınması bir darbeydi ve tabi o süreçte bir sürü haksızlıklar, zulümler yapıldı. Ama şuanda da 28 Şubat’ı bitirdik diye konuşanlar görüyoruz ama şuanda Müslümanların üzerinde o dönemdekinden daha fazla bir baskı var. Bunu da kimse inkar edemez. Birçok vakıflar kapatıldı, birçok insan susturuldu, sırf Kur’an öğrettiği için mahkemeye verilen vakıflar ya da kapatılan yerler var. Gelen memurların tuttuğu zabıtlarda “Burada Kur’an öğretiliyor” diye yazıyor. Bu durum neyi gösteriyor? aslında 28 Şubat’ın devam ettiğini gösteriyor ve her ne kadar bitti denilse de o darbeyi yapanların hiçbiri hapse girmedi. Mahkemeye verildiler ama hiçbirisi güya yaştan dolayı, sağlık sorunlarından dolayı vs.
hapse girmedi. Aslında bu neyi gösteriyor? yani 28 Şubat darbesini yapanlar hala güçlüler ve bu darbeyi bu zulmü yapanları koruyabiliyorlar. Onların hapse girmesine müsaade etmiyorlar. 80 yaşında hapse giren bir sürü insan var ama böyle büyük bir zulüm yapmış, memlekete zarar vermiş, hükümeti devirmiş olan kimseler yaştan dolayı hapse girmiyor ve rahat rahat evlerinde yaşıyorlar.
Bizi iki kelime konuştuk diye hapse atanlar, koca hükümeti devirenleri hapse atamıyorlar. Evet, hiç kimseyi kandıramazlar! 28 şubatçıları mahkemeye çektik, hesabını sorduk vs. gibi laflarla kimseyi kandıramazlar. Çünkü Kesinlikle hesabı sorulmadı ve hepsi rahat rahat yaşıyorlar, paşa paşa yaşamaya devam ediyorlar.
Bir de iki gün önce kanaat önderleri saraya davet edilmişti. Onunla ilgili de bir şey söylemek istiyorum. Mademki hocalar siyasete karışmamalıymış, O zaman neden Doğunun ve Güneydoğu’nun hocaları kanaat önderleri saraya davet edildiler. Yemek yediler. Demek ki o zaman bundan çıkan sonuç şu; hocalar ve kanaat önderleri şayet hükümeti destekliyorsa destekleyecekse onlar o zaman siyasete karışabilirler. Siyasete karışmaması gerekenler kimler? hükümete bir eleştiride bulunanlar. Demek ki bunların karışmaması lazım demek. Kastedilen eğer siyasete karışacaksan mutlaka hükümeti destekleyecek şekilde karışmalısınız, bir tenkitiniz varsa o zaman hocalar siyasete karışmalı şeklinde, aynı deve kuşu misali… ve bazen de kuş muamelesi yapılıyor istedikleri gibi muamele yapıyorlar.
Geçen Tevhid’in gerekliliği üzerinde durmuştum. Tevhid inancının doğru olduğu ve bunun nakli ve aklı delillerini, delillerinden bazılarını anlatmıştım. Bugün de bir iki tane faydasından bahsetmek istiyorum. Konu uzun bir konu ben şimdilik bir iki tane söyleyeceğim. Tevhid insanlara şahsiyet kazandırır. Çünkü Tevhid Allah’tan başka bir ilah kabul etmemek Allah’tan başka bir otorite kabul etmemektir. Dolayısıyla kullara kul olmamaktır. İnsanlara kulluğu reddeder onun için insan kullara kul olmadığında şahsiyet kazanmış olur. Allah Azze ve Celle Tevbe Suresi 31 ayette; o ehli kitapla ilgili onlar rahiplerini âlimlerini Meryem oğlu İsa’yı Allah’tan başka Rab edindiler buyuruyor. Yani demek ki onlara itaat onları Rab edinmek olarak kabul ediliyor. Din adamları ya da devletin başındakiler, Her neyse Allah’a rağmen Allah’ın koyduğu esaslara aykırı bir şekilde itaat ettiği zaman, onları Rab kabul etmiş oluyor. Onların helal dediğini helal, haram dediğini haram, onların serbest dediğine serbest, yasak dediğine yasak dediğinde bunu böyle kabul ettiğinde O zaman onları Rab kabul etmiş oluyor. Dolayısıyla şahsiyetini kaybediyor. Kula Kulluk yapmış oluyor ama tevhid inancı bunu reddediyor. Kula Kulluğu reddediyor ve insana şahsiyet kazandırmış oluyor. Aynı zamanda tevhid inancı güçlü toplum, güçlü devlet ve güçlü ümmet meydana getiriyor. Zaten güçlü toplum şahsiyetli insanlardan meydana gelebilir. Ancak dolayısıyla da güçlü bir şahsiyete sahip insanlardan da güçlü toplumlar meydana gelir ve böyle bir toplum büyük bir devlete dönüşür ve büyük bir devlet sonra büyük bir ümmete dönüşür.
Peygamberimiz bunu söylemişti ve dediği gerçekleşmedi mi? Mekke’nin müşrikleri ne ben sizi öyle bir kelimeye davet ediyorum ki o kelimeyi söylediğiniz zaman bütün Araplar ve Arap olmayanlar size boyun eğecek ler yani dünya devleti olacaksınız demişti. Ve gerçekleşti. Yani iman edenler onu gördüler ve İslam büyük bir devlete dönüştü. Büyük bir ümmete dönüştü ve Osmanlı ile birlikte üç kıtada at koşturdu. Demek ki tevhid inancı sonuçta böyle büyük bir devlete ve ümmete vesile oluyor. Nasıl oluyor peki.
Tevhid bir kelimeden ibaret olmuş olsaydı sadece Allah’ın varlığı ve tek olması manasında olmuş olsaydı bu kadar büyük bir şey başaramazdı. Bu bir kelime değil, inanç değil, sadece Tevhid. Aynı zamanda hayat nizamı. Onun sayesinde o hayat nizamı ile toplum güçleniyor. O hayat nizamı ile büyük bir devlet, güçlü bir devlet meydana geliyor. Güzel bir toplum meydana gelince güzel bir devlet meydana gelmiş oluyor.
İnsanlar Allah’a itaat ettikleri zaman, bütün kanunlarını, bütün esaslarını Allah’tan aldıkları zaman (inanç esaslarını, ahlak esaslarını, gündelik hayat ile ilgili esasları, boşanmalarından evlenmelerine kadar, mirasa varana kadar, alışverişlerine varana kadar, ceza sistemine varana kadar, her şeylerini Allah’tan aldıkları zaman) güzel bir nizam meydana geliyor. Güçlü bir toplum meydana geliyor, suçlar azalıyor ve başarılı insanlar çoğalıyor. güzel bir nizam olunca insanlar başarılı olmaya başlıyorlar. Zaman içinde de Peygamberimizin söylediği şey gerçekleşmiş oluyor. Akrabada akraba olmayanı da boyun eğmiş oluyor. Bütün dünyada da İslam’ın hakimiyeti gerçekleşmiş oluyor.
İşte Tevhid, bir kelimeden ibaret olmuş olsaydı bunu başarması mümkün değildi. Tevhid bir hayat nizamı, insan Allah’tan başka bir ilahın olmadığını kabul ettiği zaman, sadece Allah’a itaat ediyor. Allah’a itaat ettiği zaman da güçlü bir toplum meydana geliyor. Çünkü Allah’ın Kanunlarında hata olmaz. Allah yanlış yapmaz ama İnsanların kanunları yanlış olur. İnsanlar hata eder ve insanlar yarınları bilmedikleri için bugün koydukları kanunlar yarınlarda kötü sonuçlar meydana getirebilir. Kendileri yarını bilmediği için göremezler ama Allah geleceği bildiği için bunu görür. Dolayısıyla tevhid inancı güçlü bir toplum, güçlü bir devlet meydana getiriyor.
Tüm arkadaşlara selam söyle. Senin diyeceğin bir şey var mıydı? Allah razı olsun. Sağ ol.