Cezaevi telefon konuşmasında bu hafta farklı bir üslupla yaşadıklarını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi, Allah’ın davasına bağlılık ve hizmetin bazılarını rahatsız ettiğine dikkat çekti.
Öncü nesiller yetiştirmenin bir gereklilik olduğu ve bunun için gönüllü olduğunu dile getiren Alparslan Kuytul Hocaefendi buna yönelik yaptığı çalışmalardan rahatsızlık duyanların olduğunu belirtti.
Konuşmasının ilgili kısmı şu şekilde;
Siyasetlerini eleştirmeyen aksine alkışlayan Müslüman modeli isteyenler, o modeli reddedip siyasetlerini eleştirince rahatsız oldular. Düzenlerini eleştirmeyen laikliğe razı olan Müslüman modeli isteyenler, ben düzenlerini eleştirince rahatsız oldular. Mevcut durumdan rahatsız olmayan ve mevcudu muhafaza etmek isteyen yani muhafazakâr Müslüman modeli isteyenler, ben mevcudu kabul etmeyip muhalefet edince rahatsız oldular. Siyasetten anlamayan, düşünmeyen düşünse de konuşmayan idarecileri sadece alkışlayan ve onlara dua eden hoca modeli isteyenler, yanlış ve haksız siyasetlerini eleştiren bir hoca olmamdan rahatsız oldular. İnsanları hikâyelerle ya da ahlaki birtakım meselelerle uyutan hoca modeli isteyenler, ben davası olan ve yeryüzünde hâkim olmak için gelmiş olan bir din anlatınca rahatsız oldular. Sadece tabiat olaylarını ve gökleri idare eden idarecilerin işlerine ve siyasetlerine karışmayan, hükümler göndermeyen bir Allah isteyenler, tabii ki İslami açıdan siyasetlerini eleştiren bir hoca olmamdan rahatsız oldular. Allah’a bile vermedikleri yetkiyi tabii ki bir hocaya vermek istemediler. Allah’a bile yetki vermek istemediler, bana mı vereceklerdi?
Hakimiyeti millete verdiklerini iddia edenler, hakimiyeti Allah’a bile vermediler, insanlara mı verecekler? Hakimiyeti ellerine geçirmişler ve istedikleri gibi yapıyorlar sonra da “Hakimiyet milletindir” diyorlar. Hâkimiyeti Allah’a vermeyenler millete verir mi? Buna ancak saflar inanabilir. Kendilerine beyat etmemi isteyenler, onlara beyat etmeyince çıldırdılar. Önce iftira sonra da zindana attılar. Bana boyun eğdirmek isteyenler, dik durmamdan, izzetli bir Müslüman ve onurlu bir insan olmamdan rahatsız oldular.
Evet ben rahatsız ettim, etmeliydim! Uyarma görevimi yerine getirmek zorundaydım. Evet ben rahatsız ettim ama rahatsız etmek için değil görevimi yerine getirmek için rahatsız ettim. Doğruyu göstermek için rahatsız ettim. Evet rahatsız ettim ama mazlumları savunmak zorundaydım. Beni dinleselerdi bu kadar hata yapmaz bu kadar günaha girmezlerdi. Dinlemediler, zindana atıp susturmayı tercih ettiler. Ben sussam talebelerim susmaz, talebelerim sussa hakikat susmaz, Tevhid susmaz… Bunu hesaba katmadılar. Kendilerini dindar olarak gösterenler, Kur’an’ın bakışıyla siyasetlerini eleştirdiğim zaman dindar olmadıkları ortaya çıkacak diye rahatsız oldular. Varsınlar olsunlar. Hakikat her zaman üstündür! Ben rahatsız etmeye devam edeceğim…