Alparslan Kuytul: Mahkemede Bana Savunma Hakkı Tanınmadı!

0

Ailesiyle yaptığı telefon görüşmeleri kaydı heyecanla beklenen Alpaslan Kuytul Hocaefendinin bu haftaki telefon ses kaydı da (6 Eylül mahkemesinden sonraki ilk ses kaydı) yayınlandı.

Tefsir Dersi Canlı yayınında yayınlaman konuşmada Alparslan Kuytul Hocaefendi, mahkeme dosyaları ve haksız tutukluluğu hakkında önemli konuşmalarda bulundu.

Alparslan Kuytul Hocaefendi, “Tek tutuklu olarak benim kalmam hedefin ben olduğunu gösteriyor. Tek kişilik suç örgütü olabilir mi! Meğer ben neymişim!” ifadelerini kullandı.

6 Eylül mahkemesinde savunma hakkının kısıtlandığını belirten Hocaefendi, “Önce konferanslarımı sonra tv programlarını, derslerimi, telefon görüşmelerimi şimdi de mahkemedeki savunmamı engelliyorlar. Binlerce sayfalık boş iddialar karşısında yarım saat konuş yeter diyorlar. Savcı zaten suçumu ispat etmiyor, bari bırakın da ben suçsuzluğumu ispat edeyim” ifadelerini kullandı.

Telefon görüşmesinin ilgili kısmı şu şekilde;

Geçenki mahkemede beni konuşturmadılar. “Savunma hakkı kutsaldır” derler ama artık kutsallara da değer verilmez olmuş. Nasıl bir talimatsa, nasıl bir korkuyorsa… Benim konuşmam ne kadar gözlerini korkutmuş, anlayamadım. Önce konferanslarımı iptal ettiler, televizyonları iptal ettiler. En son burada 7 hafta telefonu iptal ettiler. Tahliye olduğumda siren sesi ile konuşmamı kestiler. Şimdi de mahkemede de konuşturmuyorlar. Eğer idareciler adaletli olurlarsa düşünce insanlarını susturmak zorunda kalmazlar. Konuşanları cezalandıran iktidarlar cesaretsiz ve şahsiyetsiz bir halk tasarlamışlar demektir.

Aslında herkesi susturana kadar nefislerini sustursalar herkesi susturmaktan kurtulurlar. İstedikleri kadar susturmaya çalışsınlar, zulmetmek kolay zulmedilenleri susturmak zordur. Maalesef Ortadoğu’nun birçok ülkesinde böyle. Diktatörlüklerde hukukun en çok çiğnendiği yerler mahkemelerdir. Yani mahkemeler adaletin gerçekleşeceği yerler olması gerektiği halde hakkın-hukukun çiğnendiği yerler haline gelmiş durumda. Savunma hakkı kutsaldır. Mahkemede bile konuşmayacaksam o zaman nerede konuşacağım?

Bir kere zaten normalde adaletin olduğu ülkede insanlar suçu ispat edilinceye kadar suçsuz; adaletin olmadığı ülkede ise insanlar suçsuzluğunu ispat edinceye kadar suçludur. Halbuki demek ki aslında olması gereken şey önce suç ispat edilmiş olmalı ondan sonra insanlar tutuklanmalı ama adaletin olmadığı ülkelerde suç olmadığı halde insanlar tutuklanıyor ondan sonra, “sen kendi suçsuzluğunu ispat” deniyor. Bırak ispat edeyim, onu da bırakmıyorlar “Daha evvel konuştun”, “Bu kadar yeter”, “Artık konuşma” diyorlar. Halbuki sen 18 bin sayfa dosya hazırlamışsın. 120 sayfa iddianame, onlarca sayfa tanık ifadeleri, binlerce sayfa sanık ifadeleri… Elbette ki bu kadar mesele varsa tabi ki konuşacak mesele de çok, dolayısıyla da bana saatlerce zaman vermeniz lazım. Bu kadar iddiada bulunun, hiçbir delile dayanmadan iftiralar atın ondan sonra da “yarım saatte hepsini bitir” deyin. “Daha evvelki duruşmalarda konuştun artık konuşmana gerek yok” deyin. Böyle bir şey olabilir mi?

Adaletin olduğu ülkede savcılar suçu ispat eder, adaletin olmadığı ülkede sanıklar suçsuzluğunu ispat eder. Zaten adalet yok, bırakın o zaman suçsuzluğumu ispat edeyim. Savcılar suçu ispat edemediler bari bırakın ben suçsuzluğumu ispat edeyim. Ona da izin vermiyorlar artık, “suçsuzluğunu da ispat etme, konuşma” diyorlar.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here