Geçtiğimiz hafta bir söyleşi programında merak edilen soruları yanıtlayan Alparslan Kuytul Hocaefendi bu hafta da benzer bir forum programına katıldı.
Kendisine sorulan soruları yanıtlayan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin cezaevi anıları çok dikkat çekti. Cezaevinde en çok özlediği şeyi açıklayan Hocaefendi dinleyen herkesi duygulandırdı.
“Hocam az önce cezaevindeki hatıraları not ettiğinize değinmiştiniz bazı hatıralar vardır unutulmaz, hatırdan çıkmaz silinmez sizin de böyle cezaevinde yaşadığınız, unutamadım dediğiniz hatıralarınız var mı?” sorusunu şu şekilde yanıtladı;
Cezaevi hatıraları anlatmakla bitmez. Bugün biraz bakayım dedim o yazdığım notlara akşam belki sorarsınız diye ama tam bakamadım. Birkaç bir şeye bakabildim. Orada en çok cemaatle namaz kılmayı özlemiştim. Bir arkadaş ile (benim tanımadığım) Gülen camiasından FETÖ iddiası ile içeri alınmış birisiyle beni sohbete çıkardılar. Haftada iki defa 45 dakika… Sonra bunu üç saate çıkardılar. Üç ay kadar yaklaşık 3-4 aya kadar sürdü bu şekilde. Sabahları öğle arasın bizi çıkartıyorlardı. Bolu soğuk memleket ve o gittiğim zamanlarda yani Şubat ayında gittik ama bizim sohbete başlamamız Nisan ayında oldu zaten. Beni 2-3 ay hiç kimseyle görüştürmediler. Televizyon da vermediler, sohbet yok, spor da yok hiçbir şey yok. O şekilde ondan sonra sohbet hakkı verdiler bir kişiyle. Normalde sohbet on kişiyle yapılır 8-10 kişi ile… Herkesin ki öyle, hangi görüşten olursa olsun. Ama benimki tek bir kişi ile…
“Cemaatle Namaz Kılmayı Özlemiştim…”
Namazını kılan biriydi bizi nisan ayında üzeri açık bir yere alıyorlardı. Zaten Bolu o sene 2018’de ne kadar yağmurluydu yani yağmur hiç bitmez mi? Her gün yağmur yağdı. Bize o yağmurun altında sohbet yaptırıyorlardı. “Kapalı bir yer yok mu?” Yok dediler, var ama sana yok, yani kapalı yer çok. İstemezsen geri odana dönebilirsin, yağmurun altında, ayakta, soğukta sohbet ettik. O arkadaş sağ olsun, saygılı birisiydi kendisinin yağmurluğu vardı, benim de var da ben fazla eşya olmasın diye almamıştım. O kendi yağmurluğunu bana veriyordu kendisine de çöp poşetlerini kesiyor böyle bir yağmurluk gibi bir şey yapıyor meydana getirip onu başına alıyordu. Kendi yağmurluğunu bana veriyordu Allah razı olsun. Bu şekilde yağmurun altında soğuk buz gibi havada, ayakta sohbet ediyorduk.
Şimdi PKK’cıya yapmadığını bana yapıyorlardı. Yani PKK düşmanlarıdır, onlar on kişi sohbet yapıyordu. Bir çoğu müebbet ben daha tutukluyum hükümlü değilim, daha mahkemeye çıkmamışım onların mahkemesi olmuş, hüküm giymişler; yıllardan beri yatıyorlar kimi 10 yıllık, kimi 25 yıllık onlar on kişi sohbet ediyorlar. Kapalı ortamda sıcak sohbet ediyorlar biz soğukta buz gibi yerde yapıyorduk. Bir süre sabah-öğle arasıydı sohbet saatimiz. Namaz vaktine denk gelmedi hiç, namaz kılamadık. Nasıl olduysa artık bizi üstü kapalı yere aldılar, öğleden sonraya denk geldi. Bu arkadaşa ben dedim ki: “Sen böyle bir şeyler getir yanında bir naylon filan o işleri beceriyorsun, orada beraber cemaatle namaz kılalım. Cemaatle namazı özlemişim hiç olmazsa bir defa namaz kılayım cemaatle”dedim.
İlk gittiğimde acemiydim, bilmiyorum. Cuma günü gitmiştik zaten 9 Şubat cumaydı acemiyiz oradakilere memurlara dedim ki: “Burada cuma namazı kılınıyor mu?” dedim. Adam güldü bana: “Sen neredesin burası hapishane, burada mescit mi var?” dedi. Halbuki her hapishaneye bir küçük mescit yapılabilir, kimse kimseyle görüşmesin diye güya güvenlik adı altında aslında mescit yapmak istemiyorlar.
O arkadaş naylon getirdi beraber cemaatle namaz kıldık. Onu ben -bugün cemaatle namaz kıldım- diye hatıralarıma yazdım. Bu birinci oldu, iki oldu, üç oldu derken yedi defa cemaatle namaz kılmış olduk. Yedi namazdan sonra zaten bizim spor da iptal edildi. Halı sahaya çıkmıştık bir defasında orada askerlerin önünde, gardiyanların önünde beraber yerde toprak sahanın üsütüde arkadaşın getirdiği naylonla namaz kıldık. Bir defa herhalde halı sahada da kıldık. Toplam yedi defa ondan sonra engellediler.
Sonra bir defasında da bir avukatla kıldım. Yanıma o arkadaşın yaptığı naylonu aldım avukatla görüşürken ikindi namazı geliyordu orada kıldık. Namaz için odaya gitmem lazım avukat çıkacak, ben odaya gideceğim, tekrar gelecek bir sürü işlemler var her seferinde aynı işlemler. Öyle olmasın diye ben naylonu yanıma aldım gardiyanlara dedim ki: “şurada kenarda namaz kılabilir miyim?”
Neyse vicdanlılara rastladık tamam dediler. Avukatla beraber o şöyle geride durdu aramızda engel var ama kenarda biraz geriye çekildi, cemaatle orada da kıldık, 2-3 defa da avukatla kıldık. Hepsi bu zaten başkada kılamadık.
“İlk Bayramımda Acemiydim”
Hatıra meselasinde de bayramda ben acemiyim bilmiyorum ilk bayramım Ramazan bayramıydı. Komşularım var sağ tarafımda bir FETÖ var, önümde PKK, solumda PKK’cı var. Bayramda komşularla bağırarak bayramlaşalım dedim. Meğer onlar benden daha eskiler biliyorlar onlar şeker bile hazırlamışlar. Kimisi 24 yıldır yatıyor kimisinin 48.bayramı… Şeker hazırlamışlar kantinde şeker satılıyormuş ben onu da bilmiyorum onlar bana şeker attılar, bir de not yazmışlardı. Yani bayramlarda ziyarete gittiğiniz zaman size şeker tutarlar ya düşünün ki şekeri size atıyorlar yani nasıl olursunuz?
Duvarın üzerinde pat bir şey düşüyor şeker, orada ikram bu şekilde yapılıyor. O polis arkadaşa dedim ki; “Bunlar bana böyle şeker attılar ben de acemiyim bilmiyorum kantinden de ben hazırlık yapmadım şeker almadım, sende şeker varsa sen bana at, ben bunlara atayım.” Sağ olsun o da bana zaten hazırlık yapmış şeker, lokum, çikolata benim için de attı. Oda tecrübeli attı bir de onlara atmam için ayrıca bir paket daha bana. Attığı paketi benimle onun adına komşulara attım. Sağ olsun bu şekilde onlara da onu attım. Sonra zaten biz öğrendik artık bu işi bir daha ki bayramlarda kantinden hazırlık yapıyoruz komşulara atıyoruz on kadar odaya gönderiyordum onlar birbirlerine gönderiyorlar yani üzerine yazıyoruz bu şu odaya, şu bu odaya…
Bazen takılıyordu çatılarda iyi atamadığınız zaman 6-7- metre duvar, üzerinde 1 metre jilet teller onlara takılıyor, takıldı mı şansın yok artık düşürebilirsen düşürürsün bir şeyler atarak yoksa orada kalır. Ara ara gardiyanlar çıkıp çatının üzerinde gezip hepsini topluyorlardı.
Bu şekilde birbirimize şeker atmaya başladık notlar yazıyoruz.O notlar da ben onlara tevhidi anlattım. Ali’de hatta bir ikisine şahit oldu. O notlarda orada bir belediye başkanı vardı zaten orası böyle kalbur üstü insanların olduğu kimi emniyet müdürü, kimi hakim, kim savcı, kimi danıştay üyesi, kimi hsk üyesi, kimi belediye başkanı… Onlarda bana notlar attılar, orada âdet birisi yeni geldiği zaman geçmiş olsun ihtiyacın var mı, biz buradayız ne ihtiyacın olursa söyle diye notlar atıyorlarmış… Aslında görüşe bakılmıyor adam zıt bile birbirine düşman bile olsa orada herkes birbirine yardımcı oluyor kader mahkumu gibi… Orada herkes birbirinin yardımcısı. Bu şekilde aklıma gelen bir iki tane hatıra bu, hatıra çok da inşallah böyle bunları küçük bir kitapta toplayabilirsek oradan okursunuz…