14 aydır yargısız infazla Bolu F Tipi Cezaevinde bulunan Alparsan Kuytul Hocaefendinin kamuoyuna yazmış olduğu mektup, dün (29.0.2019) itibariyle yayınlandı. Hocaefendinin“Ölene kadar “Tevhit, Adalet, Hürriyet, Medeniyet” demeye devam edeceğim” sözleriyle son bulan mektubu sevenleri ve talebeleri tarafından yoğun ilgi gördü.
Hocaefendi mektubunda bizimle uğraşan İslam düşmanlarını çabalarının boşa kürek çekme olduğuna değinerek dinsiz derin devlet komitesine söyle seslendi;
‘Bizimle uğraşanlara derim ki;
Ey benim iftiracı namert düşmanlarım! Bilin ki bizimle uğraşmanız mantıksızdır. Çünkü eğer Allah Celle Celaluhu bizi destekliyorsa sizin bizi durdurmaya gücünüz yetmez. Yok eğer Allah Celle Celaluhu bizi desteklemiyorsa zaten durdurmaya çalışmanıza gerek yoktur. Çünkü Allah’ın desteklemediği hedefine varamaz. Yani her iki halde de kendinizi boşuna yoruyorsunuz.
Hangi zulmü yaparlarsa yapsınlar, hangi iftirayı atarlarsa atsınlar Kur’an’ın elmas gibi olan hakikatlerini ve Tevhid davasını ölene kadar anlatacağız. Hiçbir zaman teröre bulaşmadık, İnşallah bundan sonra da buluşmayacağız. İslam düşmanlarına boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Onlara itaat etmedik, etmeyeceğiz.
Kur’an-ı Kerim: “Sabret, senin sabrın ancak Allah (ın yardımı) iledir, onlardan dolayı kederlenme, kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma” buyuruyor. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: “Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini artırır” buyuruyor. Onlar tahrik etmek istese de sabredeceğiz ama sabrederken de mücadeleye devam edeceğiz.
Düşünceler veya inançlar ancak uğrunda çile çekilip bedel ödenirse canlanır, kitleleri canlandırır ve davaya dönüşür. Fikirler zulme uğradıkça yayılır. Davalar uğrunda çile çekildiği miktarca büyür.
Hazreti Mevlana: “Nerede azgınları yola getirmeye uğraşan biri varsa o çok tekmeler yiyecektir” der. O halde buna razı olacağız.
Bana “Sus, Tevhidi anlatma ve yaptıkları zulümlere sessiz kal” diyorlar. Ben de onlara Yusuf Aleyhisselam’ın “Rabbim, zindan beni çağırdıkları şeyden daha hayırlıdır” sözü ile cevap veriyorum. Hakkı söylediğim için zindanın çilesini çekmem haksızlıklar karşısında susmanın zilletin çekmemden iyidir.
Arkamızda Allah olduktan sonra karşımızda kimlerin olduğunun önemi yoktur.
Taşıdığımız yük altındır, elmastır. Bu yükü veren taşıma kudretini de verecektir.
Ne hapishanenin beton duvarları, demir parmaklıkları ne de medyanın yalan ve iftiraları hakikatlerin kitlelere ulaşmasını durduramaz.
Ey iftiralarla beni zindana gönderen zalimler! Ben Allah yolunda zindana giderken siz evlerinize gideceksiniz. Beni ailemden ve arkadaşlarımdan koparacak, kendi ailenize ve arkadaşlarınıza kavuşacaksınız. Ben soğuk zindanda üşürken siz sıcak evlerinizde rahat yaşayacaksınız. Ben tecritte tek başıma iken siz dostlarınızla sohbet edeceksiniz. Öyle olsun. Size önce Yunus ile cevap vereyim:
“Olsun be! Yaradan yardır
Sanma ki zalimin ettiği kârdır
Mazlumun ahı indirir şâhı
Her şeyin bir vakti vardır”
Ey zalimler! Ben zindanda mazlumiyetin izzetini yaşarken siz dışarıda zalimliğin zilletini yaşayacaksınız. Benim zindanda aldığım mazlumiyetin lezzetini siz hiçbir zaman zalimlikten alamayacaksınız. Ben Rabbimle beraber olmanın mutluluğunu yaşarken siz sahte dostlarınızla günahınızı çoğaltacaksınız. Ben bu dünyanın zindanına dayanıyorum ama siz ahiretin zindanına dayanamayacaksınız. O halde benim durumum sizinkinden daha iyidir. Bir taraftan acı çeksem de diğer taraftan bu memlekette Tevhid’in gündeme gelmesine ve bazılarının anlamasına vesile olanlardan olduğum için ve arkamda hayırlı işlerde öncü bir nesil bıraktığım için şükür makamındayım.
Ölene kadar: “Tevhit, Adalet, Hürriyet, Medeniyet” demeye devam edeceğim.’