Alo Selamunaleyküm. Ben Alparslan Kuytul. Nasılsın?…….Çok şükür ben de iyiyim. Annem nasıl, çocuklar nasıl?…… İyi. Ben de İslam Medeniyeti kurulsun diye hayatımı Allah’a adadım. Ben, hayırlı bir nesil meydana gelsin, günahlar ve kötülükler azalsın; huzurlu ve güçlü bir toplum oluşsun diye gece gündüz hizmet ettim. Ben tevhidi anlatarak insanların kula kulluktan kurtulup yanlız Allah’a kul olmaları ve özgürlüğe kavuşmalarına vesile olmak için özgürlüğümü feda ettim. Ben, haksızlıklar ve zulümler karşısında herkesin sustuğu bir dönemde, mazlumların İslam’dan ve müslümanlardan nefret etmemesi ve böylelikle imanlarının tehlikeye düşmemesi için haksızlıklara ve zulümlere karşı geldim. Mazlumların imanını, İslam’ın ve müslümanların şerefini korumak için zindanı göze aldım. Eğer zalimlere sessiz kalsaydım ve onlara teslim olsaydım ömrümü vererek ektiğim tohumlar çürür fidanlar kururdu. Bu kadar vicdansız olamazdım. Yaklaşık 40 yıl İslam’a ve İslam davasına hizmet ettim. Rahat yüzü görmedim. Allah rızasından başka bir gayem, İslam medeniyetinden başka bir hedefim, tevhid dışında başka bir davam, Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı demekten başka bir söylemim olmadı.
Ey beni zindana gönderenler! Ben milletime faydalı hizmetler yapıyor, hayırlı işlerde öncülük yapacak bir nesil yetiştirmeye çalışıyordum. İdeolojinizi ve yanlışlarla dolu nizamınızı reddedip Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı deyince, haksızlık ve zulümlerinize karşı gelip hakkı haykırınca, dayanamayıp vakıf ve derneklerimizi kapatıp beni ve bazı arkadaşlarımı hapse attınız. Hazreti Salih Aleyhisselam’ın kavmi, ona verilen ve bütün halkın süt ihtiyacını karşılayan mucizevi deveyi kesip öldürmüşlerdi. Onlar da milli servet olan mucizevi devenin faydasını düşünmeyip kendi saltanatlarının yıkılmasından, pisliklerinin ortaya çıkmasından ve iman edenlerin çoğalmasından korkmuş ve deveyi öldürmüşlerdi. Onlara ne kadar da benziyorsunuz. Yaptığım hayırlı hizmetleri görmediler ve hizmetimi kesmeye çalıştınız. Ama Allah Azze ve Celle size bunu nasib etmeyecek.
Ey iftiralarla zindana atan zalimler! ömrüm boyunca teröre bulaşmadığım ve talebelerimi bulaştırmadığım halde; beni susturabilmek için önce 4 terör örgütüne üye dediniz. Sonra, bir insanın birbirine düşman 4 terör örgütüne üye olamayacağını; iftiranın dozunu kaçırdığınızı, alay konusu olduğunuzu farkedip örgüt sayısını 2’ye indirdiniz. Ve terör örgütü üyesi iddianızı da terör örgütüne yardım ve terör örgütü propagandası yapmak şeklinde değiştirmek zorunda kaldınız. Yıllardan beri örgütlerin aleyhinde yaptığım konuşmalar ve emniyetin örgütlerden uzak olduğumuza dair raporları ortaya çıkınca, terör örgütüne yardım propagandası yapmak -iddianıza da- kimseyi inandıramayacağınızı ve hiçbir delil ortaya koyamayacağınızı anlayıp; bu sefer de suç örgütü diyelim ve lekeleyelim dediniz. Halbuki hangi suç örgütü konferans gibi ilmi faaliyetler yapar,hayırlı hizmetlerle uğraşır? Neyle suçlandığımı dahi bilmeden ve savunma yapmama fırsat vermeden tutukladınız.312 gün beni tek başıma bir odaya kapattınız.Psikolojik işkence yaptınız.Terör dosyasından 9,5 ay sonra, suç örgütü dosyasından 12 ay sonra mahkemeye çıkardınız. Bütün baskılarınıza rağmen dosyaların içi boş olduğu için her iki dosyadan da ilk duruşmada tahliye oldum. Bu sefer de tahliyeyi hazmedemeyip, daha yukarılardan baskı yapıp tekrar tutuklattınız.
Ey beni iftiralarla zindana gönderen zalimler! Ben Allah yolunda zindana giderken siz evlerinize gideceksiniz. Beni ailemden ve arkadaşlarımdan koparacak; kendi ailenize ve arkadaşlarınıza kavuşacaksınız. Ben soğuk zindanda üşürken siz sıcak evlerinizde rahat yaşayacaksınız. Ben tecritte tek başımayken siz dostlarınızla sohbet edeceksiniz. Öyle olsun. Size önce Yunus’la cevap vereyim:
“Olsun be Yaradan yardır.
Sanma ki zalimin ettiği kardır.
Mazlumun ahı indirir şahı.
Herşeyin bir vakti vardır.”
Ey Zalimler! Ben zindanda mazlumiyetin izzetini ve şerefini yaşarken, siz dışarıda zalimliğin zilletini yaşayacaksınız. Benim zindanda aldığım mazlumiyetin lezzetini, siz hiçbir zaman zalimlikten alamayacaksınız. Ben Rabbimle beraber olmanın mutluluğunu yaşarken, siz sahte dostlarınızla günahınızı çoğaltacaksınız. Ben bu dünyanın zindanına dayanıyorum ama siz ahiretin zindanına dayanamayacaksınız.
O halde Ey Zalimler! Benim durumum sizinkinden daha iyidir.
Ey benim namert düşmanlarım! Zindanda oluşuma sevinmeyin. Ne beni zindana gönderen sizsiniz; ne de zindandaki süreyi uzatan sizsiniz. Hakiki fail Allah’tır. Allah bunu sizi sevindirmek için değil, aksine üzmek için yapıyor. Bizi de üzmek için değil, aksine sevindirmek için yapıyor. Çünkü bu hatanızın sonunda Allah bizi büyütüp aziz edecek, siziyse küçültüp zelil edecek. Ve karşınızda tevhidi büyük bir hareket göreceksiniz. İşte o gün biz sevinçten secdeye kapanacağız; siz ise kahrınızdan gebereceksiniz. Herkesi susturarak saltanatlarını devam ettirmek isteyenler herkesi susturarak saltanatlarını devam ettirmek isteyenler ve suçlarını örtmek isteyenler baskı yoluyla bunun mümkün olmadığını görecekler.
Ey zalimler! Saltanatınızı kaybedeceksiniz. Çökeceksiniz. Günahlarınız ve yalanlarınız ortaya dökülecek, yanınızda kimse kalmayacak. Sizin de kalplerde yeriniz kalmayacak. Sizin de isminiz kötü anılacak. Göreceksiniz. Bahar gelip karlar eridiğinde, ben, ektiğim kardelenleri başları dik ve gelin gibi güzelleşmiş; ektiğim fidanları meyve vermeye başlamış olarak göreceğim ve Rabbime şükredeceğim. Beni susturmak için zindana atan zalimlere gelince, bahar geldiğinde ne oldukları ve bugüne kadar neler yaptıkları karların erimesiyle ortaya çıkacak ve rezil rüsvay olacaklar. Ben hakkı söylemenin bedelini öderim ama ey zalimler, siz iftira atmanın ve haksız yere hapse atmanın bedelini mahkeme-i kübrada ödeyemeyeceksiniz. Ben sağ elime güneşi sol elime ayı verseniz bu davadan dönmem diyen bir Peygamberin ümmetiyim. Ben Hazreti Peygamberin talebesiyim. Onun yolundan dönecek değilim. Tevhid hürriyettir. Ve o bendedir. Kullara ve nefse kulluk ise esarettir. Ve o düşmanlarımdadır. O halde ben hürrüm beni zindana gönderenlerse esir. Seyyid Kutub’un şiirinde söylediği gibi. O, sen hürsün diye söylüyordu. “Ahi ente hurrun vera essudûd” Bende diyorum ki gerçi zaman kalmadı.