Alparslan Kuytul Hocaefendi Rus taraftarı mı?
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Rus uçağının düşürülmesi ile ilgili açıklamasını izleyebilirsiniz. Hocaefendi, Rus taraftarı iftirasına cevap veriyor.
Herkes kendi yanında olandan harcar
Hz. İsa (a.s) bir yerde konuşma yaparken İslam düşmanları ağır laflar söylemişler. Talebeleri olan havariler demişler ki siz çok güzel şeyler anlattınız. Ancak bunlar size çök kötü laflar söylediler. Hz. İsa (a.s) buyurdu ki herkes kendi yanında olandan harcar. Onların yanında o terbiyesizlik varmış ki onu yapmışlar.
Türkiye’nin Rusya’ya ait olan bir uçağı düşürmesini ve bu konuda yaptığınız açıklamaları kırpıp iftira atmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben daha evvel bir konuşmamda “Rusya’nın uçağını düşürün bakalım” tarzında bir şey söylemiştim. Bununla ilgili olarak bazı kimseler “sen böyle diyordun, bak nasıl düşürürmüşüz?” deyip sonra da bir sürü ağıza alınmayacak laflar söylemişler. Herkes kendi yanında olandan harcar. Hazreti İsa Aleyhisselam bir gün konuşmuş, konuşmuş. Oradaki bazı İslam düşmanları Hazreti İsa’ya ağır laflar söylemişler. Havariler demişler ki; “Ey İsa sen güzel şeyler anlattın ama bunlar sana bir sürü laf söylediler.” Hz. İsa Aleyhisselam demiş ki; “Herkes kendi yanında olandan harcar. Benim yanımda bunlar vardı, ben bundan harcadım. Onların yanında da onlar varmış demek ki, onlar da ondan harcadılar.”
Ben o sözü söylerken; “uçağı düşüremezsiniz” mi demek istedim? Uçak uçağı düşürür elbette. Benim kastettiğim şey ne idi? Bunun sonuçlarını düşündüğünüz zaman bunu yapmamanız gerektiğini anlarsınız, demek istemiştim. Ama maalesef bu da oldu.
Söylemek istediğim “tuzağa düşmeyelim, kabadayıca konuşmaları bırakalım. Devlet idaresi böyle olmaz.” Bakın Amerika bile öyle konuşmuyor. Düşürdüğünüz zaman ne olacak göreceksiniz. Türkiye aslında şu anda tedirgin vaziyette. İstedikleri kadar yiğitlik yapmaya devam etsinler, bir taraftan da zeytin dalı uzatıyorlar. Cumhurbaşkanı hem “bir daha olursa bir daha yaparız” diyor hem de “Rusya uçağı olduğunu bilseydik başka türlü engelleme yapardık, düşürmezdik.” diyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; “Rusya uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık” dedi. Ben anlamıyorum hangisi doğru? Çelişkili konuşmalar bunlar. Çünkü işin ciddiyetini anlamaya başladılar. Benim kastettiğim de bu idi. Türkiye’nin başını belaya sokacak bir üsluba gerek yok. Beni anlamak istemeyen, konuşmamı sonuna kadar dinlemeyen ve internet âleminde bana saldıranlar, Rus uçağı düşürülünce sanki savaş kazanmışız gibi kahramanlık türküleri söyleyenler, yetkililerin bu çelişkili konuşmalarına ve lafı çevirip “Rus uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık” demelerine ne diyecekler?
Evet, Rusya’nın gerçekten de kaç defa sınırlarımızı ihlal ettiği bir gerçek. Ama sonra da özür diledi. Bunu Rusya bilerek yapıyor olabilir. Eğer bilerek yapıyorsa bu daha da tehlikeli. Bir tuzak var demektir. Birinci ihtimal Amerika’yla Rusya anlaşmış; Türkiye’yi Rusya ile sıcak olmasa da soğuk savaşa sokmak, Türkiye’yi ekonomik olarak zayıflatmak ve iç savaş çıkartmak istiyor olabilirler. İkinci ihtimal, Türkiye ile Amerika anlaşmış, Rusya’nın yayılmacı politikasını engellemek istiyor olabilirler. Üçüncü ihtimal, Türkiye bunu Rusya, Bayır Bucak Türkmenlerini vurduğu için yapmış olabilir. Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de Amerikan uçakları Arap Müslümanları öldürürken göstermediği tepkiyi Türkmenler için Rusya’ya karşı gösterdi.
Bu ihtimallerden hangisi doğru olursa olsun bilinmelidir ki bugüne kadar Rusya’nın uçağını hiçbir devlet düşürmemiştir hem de Rus uçakları defalarca NATO hava sahasını ihlal ettiği halde. Bugüne kadar sınır ihlalinden dolayı kim kimin uçağını düşürmüştür? Böyle bir siyaset olmaz. Uçak düşürmek savaşa yol açar. Sıcak savaşa yol açmazsa bile soğuk savaşa yol açacağı kesin.
Ben Rusya’nın buna misilleme yapmayacağını hiç zannetmiyorum. Rusya buna en az misli ile cevap vermezse süper güç olmadığı düşünülür ve dünyada otoritesi kalmaz. Zaten cevap vermeye başladı bile; 7 tırımızı vurdu ve şoförleri öldü. Tırlar ve tırlardaki yardım malzemeleri havaya uçtu. Fuardan dolayı Rusya’ya giden işadamları vardı, hepsi karakola götürüldü; çok kötü muamele edildiler. Hepsini sınır dışı etmişler, kötü küfürlerle kovmuşlar. Bu, bunun gerisi gelecek demektir. Bu olay 20- 30 yıl unutulmaz.
Suriye, Türkiye uçağını düşürdüğünde Türkiye buna misilleme yapmadı mı? Türkiye de bunu Suriye’nin yanına bırakmadı. Rusya da Dünya’daki ağırlığı yönünden, silah gücü yönünden bizden belki 10 kat büyük. Böyle bir devlet buna sessiz kalır mı? Putin’in yaptığı açıklama intikam alacağını gösteriyor. Putin ihlali kabul etmiyor ve diyor ki; ‘sınıra 4 kilometre kala uçağımızı düşürdünüz.’ Bunun manası; ‘biz de 4 kilometre kala sizin uçağınızı düşüreceğiz’ demektir. Uçak Suriye topraklarına düştü. Demek ki vurulduğu anda Suriye topraklarındaydı. Bir ihlal olabilir ama geri çıktıktan sonra vurduğumuz açık.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; ‘Fransa’da bir toplantı olacak, o toplantıda Putin’le bu konuyu görüşebiliriz’ diyerek zeytin dalı uzattı ama Putin reddetti, ‘özür dilemediğin müddetçe seninle görüşmüyorum’ dedi. İşin kötüye gideceği belli. 1 Ocak’tan itibaren Rusya Türkiye’ye vize uygulamasına başlıyor. Bu olayın hemen ardından Irak merkezî devletinin “Türk askerleri Irak topraklarını terk etsinler, aksi halde Türk askerlerini vurmaya hazırız” şeklinde açıklama yapması, “meseleyi Birleşmiş Milletlere götüreceğiz” demesi hatta “gerekirse Rusya’yı davet ederiz” diye tehdit etmesi bundan sonra Irak ile de düşman olduğumuzu ve Irak’ın Rusya’nın güdümünde davranacağını göstermektedir.
Cumhurbaşkanı ErdoğanTürkiye’nin Irak topraklarında asker bulundurma hakkı sanki varmış gibi önce 10 Aralık 2015 günü “askerlerimizi Musul’dan çekmeyiz” dedi ve 4 gün sonra 14 Aralık 2015 günü Başbakan Davutoğlu, askerlerin Musul’daki Başika kampından ayrıldığını açıklamak zorunda kaldı. Hani askerleri çekmezdiniz? Türkiye’yi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Görünen o ki Irak Devleti bundan böyle Türk jetlerinin Kandil’i bombalamasına da razı olmayacak ve belki de sınırlarımızı ihlal ettiniz deyip uçaklarımızı düşürecektir. Zaten Putin; “uçak düşürmenin çok önemli sonuçları olacaktır” demişti. Türkiye işi bu noktaya getirmemeliydi.
Amerikan Devleti’nin ilk resmi açıklamasında; “Bu olay Türkiye ile Rusya arasında bir olaydır” denildi. Yani ‘biz karışmayız ve savaş olursa Türkiye NATO ülkesi olduğu için NATO’dan yardım beklemesin’ demek istediler. Çünkü ‘Rusya size saldırmadı, siz onun uçağını vurdunuz, biz buna karışmayız’ diyorlar. Fakat daha sonra bazı destek açıklamaları yapıldı. Bence bunlara güvenmemek lazım. NATO’ya güvenilmez, Rusya’yla savaş olsa bunlar bize yardım etmezler. 1980’li yıllarda NATO’nun başkomutanı Orgeneral Rogers yaptığı açıklamada; “Rusya ile Türkiye arasında bir çatışma olacak olursa; NATO’nun yardım edeceğini hiç zannetmiyorum” demişti. NATO bizim için savaşa mı girecek? Bu, Dünya Savaşı demektir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 08.12.2015 tarihinde yaptığı açıklamada “NATO ittifakının IŞİD’e karşı Suriye’ye asker göndermeyeceğini ve Müslümanlar için savaşmayacaklarını” açıkça ifade etti. Bu aslında Türkiye’ye de verilmiş bir mesajdır.
Ayrıca bilinmelidir ki Rusya yalnız değildir, Rusya’nın yanında birçok devlet var. Çin’den İran’ına, Suriye’den Irak’ına ve Türkî Cumhuriyetlerine kadar… Bir kriz durumunda Türkî Cumhuriyetler bile Rusya ile beraber olabilirler.
Türkiye’yi tahrik ediyorlar ve sonra da yalnız bırakacaklar. Saddam’ı unutmayalım. Saddam’a oynanan oyun Türkiye’ye de oynanıyor. Saddam’ı siyasî, ekonomik ve askerî açıdan desteklediler. Saddam bu gücüne güvenerek şımardı, İran’a savaş açtı, sonra “Kuveyt’e girersen seslenmeyiz” dediler. 1991’de Kuveyt’e girdi. Sonra Halepçe’de Kürtleri vurdu, Şiileri vurdu, kendi halkını öldürdü; bir tane dostu kalmadı. Sonra Amerika Irak’ı işgal ettiğinde ordusu kendisi için savaşmadı. Çünkü kimse kendisini sevmiyordu artık. Karşıda Amerika’yı görünce herkes Saddam’ı bıraktı.
Türk Hükümeti dikkat etmeli, bize aynı oyunu oynuyorlar. Arkanızdayız diyorlar; onlara güvenerek böyle yanlış hareketler yapıyoruz. Hükümet bunlara inanmamalı, kendi gerçek gücünü bilmeli. Elbette ki pasif bir siyaset de izlenilmemeli, korkak da olunmamalı ama herkesle düşman da olunmamalıdır.
Bence Başbakan yaptığı ilk açıklamada daha dikkatli, daha diplomatik bir üslup kullanmalıydı ve bir ihtimal bırakmalıydı. Mesela; olayı yeni öğrendim, inceleyeceğiz, pilot hatası olabilir? deseydi hiç olmazsa sonrasında pilot hatasıdır deyip; kusura bakmayın denilebilirdi. Ama ilk andan itibaren olay sahiplenildi. “Bir daha olursa bir daha yaparız” denildi. Devlet mi idare ediyorsunuz ringde boks maçı mı yapıyorsunuz? Sürekli kabadayı yaklaşımı ile davranılıyor. Tüm dünyayla mı savaşacaksınız? Millet şu anda seslenmiyor. Ama bu olay çok kötü noktalara giderse ve bir gün hükümet gücünü kaybederse, halk o zaman hükümeti suçlayacaktır, göreceksiniz.
Türk Hükümeti şimdi “Efendim bunu sükûnetle halledelim” demeye başladı. Siz neden sükûnetle davranmadınız? Ültimatom verseydiniz, kınasaydınız, elçilerini çağırıp fırçalasaydınız, Birleşmiş Milletler’e şikâyet etseydiniz, uluslararası mahkemeye götürseydiniz. Siz sükûnetle davranmadınız. Onlar şimdi sükûnetle davranacaklar mı? Rus milliyetçileri şu anda Rusya’yı kazan gibi kaynatıyorlar. Ben sükûnetle davranacaklarını hiç sanmıyorum.
Türkiye bunu eğer gerçekten sırf angajman kurallarına uymak için yaptı ise bu hiç doğru olmamıştır. Angajman kuralı Allah’ın kuralı mı? Siz bu ülkede Allah’ın kurallarına bile uymuyorsunuz. Angajman kuralları diyelim ki çiğnendi, savaş mı çıkaracaksınız? Angajman kuralları önceden böyle değildi. O kural Suriye’ye karşı konuldu. Siz de Suriye’ye karşı angajman kurallarımız şudur, başkalarına karşı da şudur desenize. Mesela; yarın İran’ın, Irak’ın, Fransa’nın, İngiltere’nin veya Yunanistan’ın bir uçağı Türkiye sınırını ihlal ettiğinde yine düşürecek misiniz? Bu angajman kurallarının değiştirilmesi lazım. Bu kurallar Türkiye’nin başına bela olacak kurallara dönüşmüş durumda.
O bölgede uçan uçaklarımız ve pilotları risk altındalar. O bölgeye giden tırlar, Karadeniz’deki gemilerimiz hepsi risk altındalar. Türkiye’nin Rusya ile olan siyasî, ekonomik bütün münasebetleri risk altında. Türkiye Rusya’ya 5.7 milyar dolar mal satıyordu. Bundan sonra Rusya bunların hepsini reddedecektir. Zaten “artık almayacağım” diyor. Hangi devlet bizden alacak bunları? Doğalgazı oradan alıyorsun, Rusya doğalgazını kesiverse senin mevcut doğalgazın iki hafta yeter. Suriye, Mısır, Irak ve İran’la kavgalıyız. Rusya’yla da böyle olduk. Bu iş nereye gidiyor? Türkiye kendisini bölgesel güç gibi göstermek istiyor. Bölgesel güç olmak böyle yollarla olmaz.
Irak ve Suriye bölündü sıra Türkiye’ye geldi. Türkiye’den sonra da sıra İran’a gelecek. Büyük güçler bu dört devleti bölmeyi planlamışlar. Bu soğuk savaşın sonunda ekonomik kriz ve siyasî bir kaos meydana gelirse; Türkiye’nin güneydoğusunda halk ayaklanması başlatabilirler. Suriye’de ve Irak’ta olduğu gibi… Bakın böyle bir şey yokken bile Güneydoğu’da bir çok yerde sokağa çıkma yasağı ve göç var. Böyle bir dönemde bu hareket doğru olmamıştır. Şu anda muhalefet partileri bu olay ülke meselesidir, milli meseledir diye çok konuşmuyorlar. Birlik-beraberlik görüntüsü vermeye çalışıyorlar. Aslında herkesin kalbi bu yapılanı reddediyor. Ama bunu ben söylemeyeyim, başkaları söylesin istiyorlar.
Bu, Hükümetin veya Türkiye’nin aleyhinde olmak değildir. Aslında yanlışa yanlış demeyenler Türkiye’yi tehlikeye sürüklüyorlar, farkında değiller. Allah korusun bir savaş çıkacak olursa elbette hep beraber Rusya’ya karşı savaşırız, onda şüphe yok. Ama bu olay doğru olmamıştır, bunu da ifade etmek lazımdır. Ben gidişatı iyi görmüyorum.
Aşağıdaki videolardan istifade edebilirsiniz:
Diğer iftiralara cevaplarımız izlemek için tıklayın