Öncü Neslin Vasıfları II

0

Kâinatın ve insanların tek sahibi ve Rabb’i olan Allah’a hamd, O’nun sabır ve ahlak timsali, çilekeş Resulü (s.av)’ne salât-u selam ve bu sancağı taşımaya çalışan tüm dava arkadaşlarıma selam olsun.

Haziran sayısında öncü neslin vasıflarını anlatmaya başlamış ve “Ağaçlar kuruduğunda meyve veremezler, öncü nesil ise meyve vermediğinde kuruyacağını bilir.” demiştim. Konuya kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Öncü nesil yerinde duramayan, atılımcı ve kendine “Boş kaldığın zaman başka bir işe koyul”1 ayetini düstur edinip boş oturamayan bir nesildir.

Savaşa giderken nehirden içmemekle imtihan edilen, imtihanı kaybedip içen ve ordudan ayrılan İsrailoğulları gibi değil, “Sudan içmeyin” denildiğinde sebep ve hikmetini anlamasa da teslimiyet gösterip içmeyen, sabırlı bir nesil. “Talut askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: ‘Biliniz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir.’ dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi nehirden içtiler.”2

İmtihanlara karşı da sabırlı, iğneyle kuyu kazabilecek kadar da sabırlı, yol uzadığında ve kısa sürede zafere ulaşamadığında pes etmeyecek ve civcivin yumurtadan 21 günde çıktığını, devenin ise yaklaşık 12 ayda doğurduğunu, büyük nimetlerin büyük bedellerle ve uzun sürede verildiğini unutmayacak bir nesil.

Hz. Musa (a.s)’ya “Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz burada oturuyoruz.”3 diyen İsrailoğulları gibi değil, Bedir’de “Vallahi sen denize dalsan biz de seninle birlikte dalarız ve içimizden bir kişi bile geride kalmaz.” diyen Sa’d b. Muaz (r.a.) gibi itaatkâr bir nesil.

Deniz ile Firavun ordusu arasında kalsa “Eyvah, yakalandık!” demeyecek, “Rabbim benimle beraberdir, bana yol gösterecektir.”4 diyecek tevekkül sahibi bir nesil.

Zorluklar karşısında yılgınlık göstermeyecek, önüne tepe çıktığında “Buraya kadarmış.” deyip son istasyonunu inşa etmeyecek, aşıp geçecek, önüne dağ çıktığında tüneller açıp geçecek, nehir çıktığında köprüler yapıp geçecek; önüne okyanus çıksa gemiler yapıp geçecek ama mutlaka geçecek olan bir nesil. Çünkü öncü nesil gemisini yakmıştır. “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!”5

Öncü nesil; dünyayı koyması gereken yere koymuş, dünya hayatıyla dünya nimetlerinin arasını ayırmıştır. Dünya hayatına önem verir; çünkü sonunda cennet veya cehennem vardır. Dünya nimetlerine önem vermez; çünkü geçicidir ve ahiret nimetleri yanında basittir. “Nefsanî arzulara, kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır. (Resulüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah’ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.”6

Kur’an’ın ifadesiyle: “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır.”7 Yeri geldiğinde ahiret için dünya nimetlerini feda eder; ama dünya nimetlerine ulaşabilmek için ahireti feda etmez. Dünyaya bağlı ve Yahudiler gibi 1000 yıl yaşamak isteyen bir nesil değildir. “Onları insanların hayata en düşkünü, ortak koşanlardan daha tutkunu bulursun; her biri 1000 yıl yaşatılmasını ister.”8

Konuları Kur’an ve Sünnet’ten delillerle bildiği için davasından ve metodunun doğruluğundan mutmaindir, öyle ki, satılmış veya saptırılmış yüzlerce “profesör” “Davanız veya metodunuz yanlıştır.” dese inanmayacak ve yolundan dönmeyecek olan bir nesildir. “Ey mutmain olan nefis! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön.”9

Strateji sahibidir. Hareket metodunu Kur’an ve Sünnet’ten aldığı gibi stratejisini de aynı kaynaktan alır. Başka istikamete sevk etmek isteyenler ne yaparsa yapsın hedefinden sapmaz.

Öncü nesil toplumlarla ilgili Allah’ın sünnetlerine uygun bir hareket tarzı takip eder. Kur’an-ı Kerim “Bir millet kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez”10 buyurduğuna göre kendi nefislerimizi değiştirmedikçe Allah bize verdiklerini değiştirmeyecektir. O halde nefisler değiştirilmeyip hükümetler değiştirilse bir şey değişmeyecektir.

Kur’an mersedesinin geri vitesi olmadığı gibi öncü neslinde geri vitesi yoktur. İman esaslarında, farz ve haramlarda geri adım atmaz, taviz vermez. “O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme! Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.”11

Öncü nesil tavizsiz olurken de müsamahakâr olurken de Peygamberini örnek alır. Allah Rasûl’ü (s.a.v.)’nden daha sert de olmaz daha yumuşak da. “Ey iman edenler! Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.”12

Hem İslamî ilimleri, hem pozitif bilimleri, hem de siyasî ilimleri öğrenen, hareketine Kur’an ve Sünnet ışığında yön veren, ilim sahibi bir nesil. Çünkü yıllarca diz çökmeden, klasik temel İslamî ilimleri tahsil etmeden, kırmızı çizgileri belirlemeden, kervan yolda düzülür mantığıyla yola çıkanlar rüzgâra göre yönlenecekler ve savrulacaklardır. Reddettikleri metotları hatta ideolojileri savunur hale geleceklerdir. Konuları ilmî delilleriyle öğrenmeyen ve ilimde derinleşmeyenleri toplum mühendisleri istedikleri gibi yönlendireceklerdir.
Öncü nesil, disiplinli bir nesildir. Dağdan akan su gibi değil, barajdaki su gibidir. Kontrolsüz değil, kontrollüdür; potansiyel enerjiye sahiptir, hizmet üretir. Açıkça haramla emrolunmadıkça davasının büyüklerine itaat eder, görevini aksatmaz ve geciktirmez.
Gözleri yaşlı, yüzleri tebessümlü, kalpleri parlaktır. “Müminler ancak Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.”13

İbadeti severek yaparlar. Efendimiz (sav) ile birlikte olanlar hakkında Kur’an’da buyrulduğu gibi: “Onları rükuya varırken secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler.”14

Onlar, yalnızken de insanlarla beraberken de aslında Rabb’leriyle beraberdir. O’ndan ve O’nun davasından başka bir şey düşünemezler.

Öncü nesil, rızkın da ecelin de bir tane olduğuna inanmıştır. Cömertlik rızkını azaltmayacak, cimrilik çoğaltmayacaktır; cesaret ömrünü azaltmayacak, korkaklık ömrünü uzatmayacaktır. Buna inanan, ne rızkından korkar ne de ecelinden.

Öncü nesil, hareket edebilmek için rüzgâr bekleyen yelkenli gemiler gibi değil, rüzgâr esse de giden esmese de giden vapurlar gibidir. Motoru kendindendir. Olayların ve ortamın uygun olmasını beklemez. İmanı hakiki onları harekete geçirir. Harekete geçirmeyen iman, iman değildir.

Bir daha ki sayıda öncü neslin görevlerini anlatarak bu konuyu tamamlamak dileğiyle…

İnşirah, 7
Bakara 249
Maide 24
Şuara 61-62
Bakara, 155
Âl-i İmran, 14-15
En’am, 32
Bakara, 96
Fecr, 27-28
Ra’d, 11
Kalem, 8-9
Hucurat, 1
Enfal, 2
Feth, 29

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here