8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, 31 Ağustos 2018 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Alo Selamun aleyküm ben Alparslan Kuytul.
-Nasılsın?
-Hamdolsun bende iyiyim. Annem nasıl? Bir sorun yok inşallah.
-Sabah namazından sonra annemi rüyamda gördüm. Onunla konuşuyorduk annem beni tanıyamadı. Sen kimsin dedi? Anne ben senin oğlunun, sen benim annemsin dedim. Böyle uyandım.
-İyi elhamdulillah. Annemin ilacını her gün veriyor musun?
– Onu doktora tekrar sorasınız adam belki biraz arttırır, daha iyi olur. Bir sor onu. Belki tam tersi hafıza kaybına sebep olabilir, bağışıklık yapabilir. Doktora mutlaka sor.
– Çocuklar da iyi mi?
-Allah razı olsun
– Annem aklı başındaysa şu anda kalktıysa iki kelime konuşayım isterse.
-Çocuklar iyi mi demiştin?
-Elhamdulillah
-Ya işte ben biraz zorladım da öyle. Anneme sürekli cenneti hatırlat. Allah’tan cenneti istesin. Devamlı sağlık şifa falan deyip duruyor ama 90 yaşından sonra şifa olsa ne olur olmasa ne olur? Devamlı ona cenneti hatırlat. Allah’tan cenneti istesin. Benim için dua etmesini de ona iyice hatırlat. Senin yanında dua ettir daha doğrusu senden sonra dua edemez de…
– Pazar günü yine biz buradayız zaten işimiz yok gücümüz yok yine yaparız inşallah saat 10.30’da.
-11 mi demiştin sen? Olur İkindi saat 4’de de olabilir. Saat 5’ten sonra biraz zor olur da 4 ile 5 arası gibi…
– Bence sabah daha mantıklı millet kalkar, kahvaltısını yapar. Ondan sonra oturur dergi okur, kitap okur daha mantıklı bence hiç değiştirmeyelim. Ne olsun saat kaç?
– E hadi tamam.
– Zamanda kalmadı da ben daha evvelden kast konusunu anlatmıştım hatırlar mısın?
İnsanın hak yolda kararlılık göstermesi, kararlı olması, kararlı olmaya karar vermesi adeta. Yani herkes hak yolda kararlı olamaz. Birçok insan çok uzun süre dayanamaz. Yol uzayınca bırakır dökülenlerden olur. Bu sadece İslam yolunda da değil. İnsanın kendi nefsini terbiye etmesi konusunda da aynı şekilde. İnsan eğer nefsini terbiye etme hususunda kararlı olmazsa kastı tamam olmazsa uzun süre devam etmez ve nefsini terbiye etmeden yarı yolda bırakır. Onun için tasavvufta bu konu önemli. İnsanın Allah yolunda seyriilallah yapabilmesi için kararlı olması, kastının tamam olması üzerinde durmuşlar.
Bunu uzun anlatamam belki şimdi de yani kısaca insanın kastının tamam olması
•Birincisi doğru yolda olmasına bağlı.
•İkincisi de doğru yolun delilerini bilmesine bağlı.
Doğru yolda değilse zaten kast tamam olamaz. Olsa da doğru olmaz. Doğru yoldaysa ama delillerini bilmiyorsa yine kastı tamam olmaz ve onu kaldırabilirler.
O yüzden tasavvuf alimleri kastın 3 derece olduğunu söylüyorlar. Bunun ilk derecesinde olan insan bile tereddütten kurtuluyor. Yani konuyu biliyorsa, delilleri biliyorsa, kastı tamamsa, azimli ise onda bir kararlılık varsa o zaman hiçbir tereddütte kapılmıyor ve vesveselerden kurtulabiliyor. Şeytanın vesveselerine aldanmıyor. O halde insanın kastının tamam olması lazım. Bu gerek nefsi ıslah yolunda kastı tamam olacak. Tam bir kararlılığa sahip olacak. Gerekse Allah yolunda mücadele ederken kastı tamam olacak.
İlk derecesinde bile kast tamam olduğunda insanı tereddütlerden kurtarır yoksa tereddütlere düşer insan ve uzun süre dayanamaz.
Uzun nefesli olmak kastın tamam olması ile mümkün o yüzden herkes kastını kontrol etmeli. Yani “benim kastım tamam mı? Gerçekten kararlı mıyım?” diye gerek nefsini terbiye yolunda hem güzel ahlaka ulaşma hem farzları yapma haramlardan uzaklaşma hem Allah yolunda mücadelede “benim kastım tamam mıdır?” Bunu herkes bir kontrol etmeli. Kendini ölçmeli biçmeli ondan sonra eğer bu tamamsa onda tereddüt kalmaz. Tereddüt varsa kastı tamam değildir. Kastı tamamsa tereddüt yoktur. Bunu herkes iyi anlamalı kendisini kontrol etmeli. Tereddüt var mı yok mu onu bir incelemeli. Sonra eğer kastı tamamsa bu kast kişinin önüne çıkacak engelleri aşmasını sağlar. Çünkü tam kararlıdır. Tam kararlı olan insan da önüne gelen engellileri aşabilir. Yani mesela diyelim ki bir yol yapacak devlet eğer kararlı iseler plan proje yapılmışsa önüne dağda çıksa deliyor geçiyor. Onun gibi…
Dik bir yokuş çıksa onun üzerinden aşıp geçiyor icabında. Dağ çıksa delip geçiyor icabında. Nehir çıksa köprüler yapıyor geçiyor. Çünkü kararını vermiş devlet. Herkes bu şekilde olaya bakmalı eğer kararlı ise o zaman hiçbir engeli engel olarak görmeyecektir. Şimdilik bu kadar söyleyeyim. Yani konu uzunda zaman kalmadı.
Tüm arkadaşlara herkese selamlar…