8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, 20 Temmuz 2018 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin eşi Semra Kuytul, onunla 15 günde bir telefon görüşmesi gerçekleştiriyor. Bu görüşmeden çıkardığı notları da bizlerin istifadesine sunuyor.
İşte 20 Temmuz günü gerçekleştirilen 10 dk’lık telefon görüşmesinden çıkarılan ve az ama öz olan o kıymetli notlar; Sözü Semra Kuytul Hocahanım’a bırakıyoruz:
Alparslan Kuytul Hocaefendi ile 15 günde bir gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmesinde hep onun konuşmasını istiyorum, eskiden olduğu gibi o konuşsun biz özlemle dinleyelim. Ama tabi bunu sadece ben dinliyorum.. Sizler de bu süreçte ondan bir şeyler duyabilesiniz diye sizler için notlar çıkarıyorum.
İşte 10 dk’lık telefon görüşmesinden sizler için hazırladığım notlar:
“Çok şükür, Elhamdulillah nasıl olalım işte, hasretin özlemine sabrediyoruz.
Başımıza gelen Allah yolunda geldiği için ona da şükrediyoruz.
Başka bir suçumuz yok, bunu bildiğimiz için kalbimiz rahat.
Hasan el-Benna’nın bir sözü var “Eğer zindanın kapıları sizin için açıldıysa, davanız meyve vermeye
başlamış demektir.” Bizim için de zindanın kapıları açılmış oldu.
İnşallah davamız meyve vermeye başlayacak diye ümit ediyoruz.
Allah’tan isteğimiz bu, başka bir isteğimiz yok.
Düşünceler ve inançlar, ancak uğrunda çile çekilip bedel ödenirse davaya dönüşür.
Başka türlü de bir fikir, sadece fikir olarak kalır, davaya asla dönüşmez.
Dolayısıyla da canlı olmaz, ölüdür yani fikirler aslında uğrunda bedel ödenince canlanır.
Bedel ödenmeyince ölü olarak kalırlar.
Allah-u Teâla buyuruyor: “İn yensurkumullah fele ğalibe lekum” “Eğer Allah size yardım ederse size galip gelecek kimse yoktur.” (Ali imran-160)
Biz Allah’tan başka kimsesi olmayanlarız!
Dolayısıyla biz bu yola girerken sadece Allah’a tevekkül ettik.
Allah yalnız kendisine tevekkül ile kendi yoluna girmiş kullarına yardım etmemezlik etmez!
Bu, O’nun şanına yakışmaz. O halde mutlaka yardımını gönderecektir.
Herkes şunu bilmeli; Davanıza olan sevdanız ne kadar büyükse, o yolda musibetlere olan sabrınız da o kadar büyük olur.
Kâinatın sahibi baharın gelmesini emrettiyse, zalimler çiçekleri koparmak ve fidanları kesmekle yeryüzünün yeşermesine engel olamazlar. Biz bu iman ile yolumuza devam ediyoruz.
Tur suresinde Allah Azze ve Celle buyuruyor,
“Vesbir li hükmi rabbik.-Rabbinin hükmüne sabret.- Feinneke bi eğyunine.-Sen bizim gözlerimizin önündesin-”
Bu ayeti çok seviyorum. Rabbinin hükmüne sabret, sen bizim gözümüzün önündesin, sana bakıyoruz sürekli!
Allah’ın bize baktığını bilmek çok güzel bir duygu…
“Vesebbih bihamdi rabbike hîne tekum” “Ve her kalkışında Allah’ı hamd ile tesbih et.”
Ayet; O’nun gözünün önünde olduğumuzun müjdesini veriyor bize.
Daha nasıl söylesin ki Allah, ne kadar güzel bir müjde veriyor.
Hz. İsa’nın sözünü böyle zamanlarda hatırlamak lazım, demiş ki:
“Bugün karanlıklarda dile getirmeye çekindiğiniz hakikat, bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekânlarda öğrendiğiniz inancı bir gün çatılardan haykıracaksınız!”
O halde böyle günler olabilir; karanlıkta bile söylemeye çekindiğin bazı gerçekleri sonrasında ortam değişir ve çatılardan haykırmaya başlayabilirsin.
Hakkı haykıran batılı reddeden İslamî şahsiyetler çoğalmadıkça karanlıklar aydınlığa dönüşmeyecektir.
Ve kurtuluşumuzda mümkün olmayacaktır.
Hani biz bir dua etmiştik; Ben ‘Ya Rabbi üzerimize taze iman yağdır’ demiştim. Sizler de âmin demiştiniz! Şimdi herkes duamızın kabul olduğunu yazıyor bana mektuplarda. Demek ki taze imana ulaşmanın en kestirme yolu musibete uğramakmış! Eğer taze iman varsa gelişme var demektir.
Davalar uğrunda çile çekildiği kadar büyür. Davası uğrunda çile çekmeyi göze alamayanlar bu halleriyle davalarının kıymetini düşürmüş olurlar.
Hak davanın içinde birçok insan o hak dava uğrunda çile çekmeyi de göze almıyor ve doğruları konuşmuyorlar. Bu halleriyle aslında davalarının kıymetini düşürmüş oluyorlar.
Abdurrahim Karakoç Tamam mı isimli şiiri şiirinde şöyle diyor:
Unutma, tez geçer zulmün ezası
Sabretmeyi bileceksin; tamam mı?
Yiğide ar değil bahtın kazası
Hakk’a teslim olacaksın; tamam mı?
Geri dönmek yoktur güneş doğmadan
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin; tamam mı?
Güzel söylemiş ama bunları yaşamak söylemek kadar kolay değil elbette. Ama Allah kolaylaştıracak inşaallah.
Sezai Karakoç’un bir sözü var;
“Özgürlüğün bedeli özgürlüğü yitirmeyi göze almaktır” demiş.
Özgürlüğümüzü kaybettik, inşallah özgürleşeceğiz.
“Bizi toprağa gömdüler, ama tohum olduğumuzu bilmiyorlar” demiş Aliya İzzet Begoviç. İnşallah bizde toprağa gömülen bir tohum olacağız.
Tüm arkadaşlara selam söyle.
Herkesten istediğim şey, herkes yoluna devam etsin, herkes tebliğe ağırlık versin!
İslam’ı anlatın, İslam’ı haykırın.
Herkese selamlar
20.07.2018
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Semra Kuytul tarafından hazırlandı…
Ses dinlemek için tıklayınız: