Alparslan Kuytul Hocaefendi, 2014 yılı Temmuz ayında itikâf ibadetine özel bir röportajda bulundu.
30 yılı aşkın bir süredir unutulmuş bir sünnet olan itikâf ibadetini canlandırmaya çalışan Alparslan Kuytul Hocaefendi, itikaf ibadeti hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Ruhları arındıran ve Kuran’la birliktelik sağlayan itikâf ibadeti hakkında merak edilenleri cevaplandırdı. İtikafın faziletini, nasıl girileceğini, Ramazan ayının son on gününde olmasının hikmetlerini ve İtikaf ibadeti konusunda Diyanet teşkilatına düşen görevleri açıkladı.
Röportajın tamamını okumak için;
1.İtikâf Ne Demektir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: İtikâf kelimesi Arapça’da bir şeye devam etmek manasındadır. İslam’da İtikaf, bir mescidde veya mescid hükmündeki bir yerde itikâf niyeti ile durmaktır. İtikâf her zaman yapılabilirse de özellikle ramazanın son on gününde yapılması müekked bir sünnettir.
Efendimiz (SAV), her sene Ramazan ayının son on gününde itikâfa girer, hanımlarından uzak durur, sürekli ibadetle meşgul olur, Kur’an-ı Kerim okurdu.
İbn-i Ata’nın ifadesiyle: “İtikâfa giren kimsenin hali, bir ihtiyacından dolayı padişahın kapısına giden ve padişah istediğini verinceye kadar oradan ayrılmayan kimsenin haline benzer.” İtikâf’a giren kimse de Rabbinden bağışlanma ve cenneti isteyip kabul oluncaya kadar da mescidden ayrılmayan kimsedir. Kişi itikâf için uygun cami bulmalı, kalacağı kimseler varsa onları tespit etmeli, yiyeceğini planlamalı ve niyet ederek başlamalıdır.
2.İtikâf İbadetinin Müslümanlara Kazandırdıkları Nelerdir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: İtikâf, insanın dünyevî meşgalelerden uzaklaşmasını, rabbine daha fazla yaklaşmasını ve maneviyatının yükselmesini sağlar.
Geçmiş hayatının muhasebesini yapmasını, önündeki hayatı ile ilgili bazı önemli kararlar almasını sağlar.
Eksiklerinden ve günahlarından tevbe etmesini sağlar.
İtikâfa girenler arasında tanımadıkları ile tanışma, tanıştıkları ile kardeşliklerinin güçlenmesi, yardımlaşma, birbirine ikramda bulunma gerçekleşir. İtikâfta cami görevlileri ve cami cemaati ile tanışma, kaynaşma ve yeni dostlar kazanma da mümkündür.
Ayrıca İtikâf ile camiye alışma, camiyi birinci evi olarak görecek düzeye gelme, yoğun ibadete nefsi alıştırma gerçekleşir.
İslam’da itikâf bir bakıma meşru ruhbanlığın ne şekilde olabileceğini de gösterir. Hristiyanlar insan nefsini terbiye etmek için dağlarda mağaralarda insanlardan uzak ruhbanca bir hayat yaşamayı önermişlerdi. Allah Rasulü (SAV), İslam’da ruhbanlığın olmadığını, onun yerine cihadın olduğunu ifade etmiştir. Yani cihad yaparken bir ruhban gibi aç, susuz ve uykusuz kalınacak, korkulu saatler ve günler geçirilecek, nefsin istediği şeylere sahip olunamayacak, böylece nefis gerçekçi bir yöntemle terbiye edilecekti. Allah Rasulü (SAV), Ruhbanların yaptığı gibi sûni bir yolla değil, gerçek hayatın içinde eğitim yapmayı göstermiştir.
Cihad nasıl ki ruhbanlığın yerine konmuş ise aynen öyle itikâf da ikinci bir yol olarak ruhbanlığın yerine konulmuştur. İnsanlardan uzak kalmadan, mescidde toplumun içinde kalarak Allah’a yaklaşma, nefsi terbiye etme gerçekleşmektedir ve itikâf Ruhbanların yaptığı gibi yıllarca sürmemekte ve bu şekilde kişi toplumdan kopmamaktadır.
-
Ramazan Ayının Son On Gününde Olmasının Hikmeti Nedir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Kadir gecesinin ramazanın son on gününde olma ihtimali yüksek olduğu için İtikâf ibadetinin Ramazanın son on gününde olması ile kadir gecesine itikâfta girme ve böylece o geceden istifade etme ve o geceyi hakkıyla değerlendirme mümkün olacaktır.
Ayrıca yirmi gün oruç tutmuş ve gücü azalmış olan Müslümanın çalışmayı terk etmesi ve istirahat etmesi yolu gösterilmektedir. Yirmi gün boyunca nefsini terbiye etmiş Müslümana son on günde bunu hızlandırması imkanı sunulmaktadır.
-
İtikaf İbadeti Neden Unutulmuş Bir Sünnettir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Daha küçük sünnetlerin yapılıp böyle önemli bir sünnetin terkedilmesi öncelikle Müslümanlardaki dünya sevgisi, daha fazla para kazanma hırsı ve işi terk edememekten kaynaklanmaktadır. İkinci bir sebep de rahata meyletmektir. Müslümanlar mescidde kendi evindeki rahatı bulamayacağını düşünmektedirler. Birincisinden kurtulmasının yolu insanın yoğun ibadete, dünya meşgalelerinden kurtulmaya ve geçmişinin muhasebesini yapmaya ihtiyacı olduğunu bilmesi, ikincisinden kurtulmasının çaresi ise mescidlerin evinden daha rahat olduğunu bilmesidir.
-
Kaç Yıldır İtikâfta Kalıyorsunuz?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Ben ve cemaatten yüzlerce arkadaşımız birçok şehirde yaklaşık 15 yıldır itikâfa girmekteyiz. Biz daima, bu sünneti cemaat halinde ihya etme gayreti içinde olduk.
-
İtikaf ibadeti konusunda Diyanet Teşkilatına Düşen Görevler Nelerdir?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Diyanet teşkilatının itikâfa girmemesi halkın da girmemesine ve halkın bu sünnete yabancı kalmasına sebep olmaktadır. İlk yıllarda cami cemaati bizi camiye sığınmış fakir kimseler zannedip yemek getirmek isteseler de yıllar içerisinde anlattıkça öğrendiler.
Yıllardır bu sünneti ihya etmeye çalışmamıza rağmen bazı camilerde bir-iki kişi katılmış olsa bile hâlâ halktan katılım olmamaktadır. Bunda diyanet teşkilatının sorumluluğu büyüktür. Başta diyanet başkanı itikâfa girmelidir. O girseydi müftüler girerdi, müftüler girseydi imamlar da girerdi, imamlar girseydi cami cemaati de girerdi.
-
Bayanlar İtikâfa Girebilir Mi?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Elbette girebilirler ve girmeliler. Hanefi mezhebine göre bayanlar kendi evlerinde girebilirler. İmam-ı Şâfii’ye göre itikâf hürmete layık bir yerde olabilir ve o yer de mescidlerdir. Evlerde olması uygun değildir. Ama Şâfii mezhebinden olup uygun bir mescid bulamayan kadınlar da Hanefi mezhebinin görüşünden istifade edip kendi evleri, kız öğrenci evleri veya medreselerde itikâfa girebilirler. Türkiye’de kadınların itikâfa girebileceği mescitler olmadığından şâfii kadınlar da Hanefi mezhebinin görüşünden istifade etmelidirler.
- İtikâf İçin Belli Bir Süre Var Mıdır? Çalışan Ve İşinden İzin Alamayanlar Da İtikâfta Kalabilirler Mi?
Alparslan Kuytul Hocaefendi: Bu hususta ulema arasında ihtilaf vardır. İmam-ı Ebu Yusuf’a göre itikâfın en az müddeti bir gündür. İmam Muhammed’e göre, zamanın bir kısmı yani beş-on dakika bile olabilir. Malikîlere göre bir gündüz kadar, İmam-ı Şafiye göre ise ‘Subhanallah’ demek için gereken zamanın biraz daha fazlası gerekir. Mesela iki defa ‘Subhanallah’ diyecek bir süre kadar da itikâf mümkündür.Âlimlerin ekseriyetine göre on gün olması şart olmadığı gibi bir gün olması da şart değildir. Hatta kişi ramazan dışında camiye girerken itikâf niyeti ile girebilir. ‘Camide bulunduğum süre içinde itikâfa niyet ediyorum’ diyebilir. O halde on gün itikâfa giremeyenler ne kadar girebiliyorlarsa o kadar girmelidirler. İşlerinden izin alamıyorlarsa işten çıkınca akşamleyin mescide gidip itikâfa girebilirler. Sabahleyin de mescidden çıkıp işlerine gidebilirler.İzin alamayanlar bu şekilde yapabilirler. Elbette itikâfın en güzeli on gün, mümkün değilse bir hafta ya da en azından 3-5 gün olandır. İnsanın itikâfa konsantre olabilmesi ve hakkıyla istifade etmesi bu şekilde mümkün olur.