Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Güncel-Yorum
Başbakanın “Cemaatlere Engelleme Yapmıyoruz” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemaatlere engelleme yoksa biz niye düğün salonlarında konferans yapmak zorunda kalıyoruz? Başka cemaatleri bilmiyorum ama bize engelleme olduğu kesin bir gerçek. Ama onu önceki Başbakan mı emretti, Bakan mı emretti onu bilemem.30 Ekimdeki MGK üzerinde konuşuluyor. On buçuk saat süren toplantıda bazı kararlar alındığı söyleniyor. MGK Genel Sekreterliği bunları reddetti. MGK’da alınan kararlar devlet sırrıdır açıklanamaz. Dolayısıyla orda böyle bir karar alınsa bile bunu bize söyleyecek değiller. Zaten açıklayan suç işlemiş sayılır. Dolayısıyla Başbakan’ın ya da Cumhurbaşkanı’nın, kimseyi engellemek için bir karar almadık gibi sözleri devlet sırrını ifşa etmemek için mecburen söylemeleri gereken sözlerdir.
Ben bana yapılanı bilirim, hem bu sorun 30 Ekim MGK’sından sonra başlamış değildir. Hatırlarsanız bizim iptal edilen ilk konferansımız Mayıs ayındaki İstanbul konferansı. Yani 30 Ekimden çok evvel bu başladı zaten.
Yetki, insanların özgürlüğünü kısıtlamak için, haksızlık yapmak için verilmez. Allah bunun hesabını sorar. Bakan; ‘biz böyle karar verdik’ diyor. Bu kararı neye göre veriyor? Spor salonları milletin malıdır, ben de milletim. Varsa bir suçum mahkemeye ver, yoksa hangi hakla engelliyorsun. Türkiye’de bunu duymayan kalmadı ama hâlâ Hükümetten en ufak bir ses yok. Demek ki Hükümetin bilerek yaptığı bir şey.
Bir şeyleri yasaklamak istiyorsanız haramları yasaklayın da görelim. Siz hangi haramı yasakladınız da, İslam’ı anlattığımız konferanslarımıza spor salonlarını yasakladınız? Onlardan korkuyorsunuz değil mi? İçkiyi, faizi, zinayı ve diğer haramları yasaklayın da görün bakalım, kıyameti koparırlar.
Bunu neden yapmış olabilirler? Biz bazen Hükümeti tenkit ediyoruz, herhalde ondandır. Hükümetin kendilerine doğruyu söyleyecek insanlara ihtiyacı yok mu? Siz Irak’ta yanlış yaptınız, Suriye’de yanlış yaptınız. Bunlar küçük yanlışlar değil. Milyonlarca insan öldü. Her iki ülke de yerle bir oldu. Bunları konuşmayacak mıyız? Laikliği tavsiye etmekle hem dînen hem siyaseten yanlış yaptınız. Bunları söylemeyecek miyiz?
Öyle zannediyorum ki; bizim tevhidi anlatmamızdan, İslam Medeniyetini istememizden, “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” sloganımızdan rahatsız olan bir takım kurumlar bizim önümüzü kesmek istiyorlar. Hükümet de kendisine yapılan tenkitlerden rahatsız olunca bunların getirdiği raporları canı gönülden kabul etti. Derin devlet tevhidi anlatmamızdan, hükümet de tenkitlerden rahatsız olunca bize karşı ikisi birleştiler.
Hükümeti tenkit edenler hariç herkese salonları veriyorlar. Bu, “herkesi susturma siyaseti”dir. Bu biraz daha ileri gittiği zaman diktatörlüğe varır. Kimse konuşamamaya başlar. İktidarın çevresine sızan bir ekip memleketi rahat rahat yiyebilir o zaman.
Sadece bize salon verilmemesi olayı değil. Mesela kaç günden beri bazı haber kanallarında gösteriliyor. Avrupa standartlarına uygun yapılmış çok güzel bir altın fabrikasına bütün teftişlerden geçtiği halde ruhsat verilmiyor. İşçiler yakında çıkarılmak zorunda kalacaklar. Bu adalet değil. Eğer sana darbe yaptılarsa cezasını ver! Bu fabrikanın sahibi de o işin içinde ise cezası neyse ver ama fabrikayı engelleyemezsin. O fabrikanın millete de faydası var, bir sürü insan ordan ekmek yiyecek, ülkenin ekonomisine de katkısı olacak. Bir insan bir adam öldürse, teröristlik yapsa onun dükkânının ruhsatı iptal edilir mi? Ben onlardan değilim ama hakkı söylemek zorundayım. Kur’an-ı Kerim: “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” buyurmuyor mu? Hükümet kinle hareket edip hukuk dışına çıkıyor. Herkesle kavga ediyor ve kavgacı bir üslup kullanıyor.
Bildiğiniz gibi Mavi Marmara ile ilgili olay Uluslararası mahkemede… İHH Başkanı bir açıklama yaptı: “Uluslararası mahkemeye olayla ilgili Dış İşleri Bakanlığından belgeler gönderilmiyor” dedi. Öyle zannediyorum ki Hükümet, İsrail ile arayı düzeltmeye çalışıyor, bunun için “belgeleri göndermeyin” diye bakanlığa talimat vermiş olabilirler. Bir dönüşüm var AKP’de. Geçenlerde eski kurucularından birisi; “AKP’nin 72 tane kurucusu değişti” dedi. AKP kimlik mi değiştiriyor? Başkalarının kontrolüne mi girdi? Eğer böyle ise ortada ciddi bir durum var demektir. Yani Hükümet yalnızca cemaatlere karşı değil İsrail’e karşı da tavır değişikliğine girmiş demektir. Bir dönüşüm veya dönüştürülme var demektir.