Ailenin Önemine Dair Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Derslerinden Notlar:
Medeniyet kurulabilmesi Müslümanların ümmet olmasına bağlıdır. Ümmetin küçüğü cemaat, cemaatin küçüğü ise ailedir. İslam dini de bir medeniyet kurmak için geldiğine göre aileyi kuvvetlendirmek zorundadır. Bir ailede bile İslam medeniyetini kuramayanların ümmet olarak medeniyet kurabilmeleri mümkün değildir. Ailesinde İslam medeniyetini tesis edemeyenler, alemde mi tesis edecekler?
Bir fert cahiliye cemiyetine karşı duramaz, alternatif olamaz, cemiyetle boy ölçüşemez. Cahiliye cemiyetine alternatif olabilmemiz ona cemiyet olarak karşı durmamıza bağlıdır.Alternatif olamadığımızda başarıya ulaşamayız.Cemiyetin küçüğü aile olduğuna göre cahiliyeye karşı duruş ailede başlamalıdır.Öncelikle ailede sağlam bir inanç meydana getirilmelidir.
Aile huzuru yalnızca kendi huzurumuz için değil, yeni bir nesil meydana getirebilmek, aydın-alimler yetiştirebilmek, çocukların İslam’a hizmet eden birer fert olmaya özenmesi için de şarttır. Çünkü çocuk İslam’ı ailesinde tanır ve aile yaşantısıyla kıyaslar. Ailesinde huzur görmeyen çocuk anne ve babası İslam’ı yaşayan aileler ise huzursuzluğu İslam’ın suçu zanneder, onlar gibi olmak istemez ve İslam’dan soğur. Bugün evde yaşanan huzursuzluklar sebebiyle çocuklarımızı kaybediyoruz.
Yaşadığımız ortam; batı medeniyetinin tesirinde olduğu için kadını da, erkeği de etkilemiştir. İsterse kadın ya da erkek bu medeniyetin karşısında yer alsın. Yine de ortamın tesirinde kalmaktadırlar. Yani sadece Müslüman olmak ortamın etkisinden kurtulabilmek için yeterli değildir. İslamî ortamlar (aileler) oluşturmak gerekmektedir.
Televizyonlardaki programların erkeklere gevezeliği öğretmesi, kadınlara da erkeği adam etme görevini vermesi aile huzurunu etkilemektedir. Kadın kadın gibi davranmazken,erkek de erkek gibi davranmayı kaybetmektedir. Bugün kadınların bir çoğunda itaat ve haya eksikliği varken,erkeklerin bir çoğunda ise vâkar,idarecilik ve ciddiyet eksiği oluşmuştur.
Aile meselesine öncelikle Kur’an ve sünnet doğrultusunda bakmalıyız.Bir medeniyet kitabı olan Kur’an’ı Kerim, aile hukukuna da değinmiştir elbette. Mü’min erkeklerle mü’min kadınları birbirlerinin yardımcı,dost ve velileri olarak nitelemiştir. İman bağı onları kardeş yaptığından eşler birbirlerinin hem Müslüman kardeşi hem de eşidir. Kur’an eşler için; “Siz onlar için bir elbise onlarda sizin için bir elbisedir” 1 buyurmuştur.
Rabbimiz; “Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler”2 buyurmuştur. Ayetin devamında bunu iki şeye bağlamıştır. 1-Allah (c.c.) insanların kimini kimine üstün kılmıştır. Erkek ise idarecilik yönüyle kadından üstün yaratılışa sahiptir. 2- Erkek kendi malından hanımı ve çocukları için harcar.
Ayet genel duruma göre hüküm koymuştur. Genellikle erkekler gerek idarecilik gerekse bazı kabiliyetler açısından kadından üstündür. Müslüman kadın bunu içtenlikle kabul etmeli ve gereksiz üstünlük tartışmaları ile ailenin huzurunu bozmamalıdır. Ailede mutluluğu sağlama görevi daha çok kadınındır ve güzel meziyetlere sahip bir kadın ailenin huzur kaynağıdır.
Erkeğin kadına üstün kılınması, erkek için bir üstünlük taslama sebebi olmamalıdır. Bu, Allah azze ve cellenin verdiği bir özellik ve bir nimettir. Nasıl ki insanın uzun boylu oluşu veya güzel oluşuyla övünmesi çirkin bir ahlâk ise; erkeğin de kendisine verilen bu kabiliyetler ile övünmesi doğru değildir. Bu özellikler kendisine, evde düzen ve huzurun sağlanması için verilmiştir ve onun için büyüklük taslama sebebi değil, olgunluk sebebi olmalıdır.
Allah(c.c.)’ın kulları arasında adalet esastır, eşitlik değil. Toplumda ve ailede herkesin gücüne göre yükümlülükler alması adâlet ve huzuru sağlayacaktır. Buna göre kadının kendini erkekle eşit görmesi bir marifet değildir. Kadının kendini kocasıyla eşit görmesi sebebiyle isteklerinde ısrarcı olması, erkeğin de kendi üstünlüğünü kullanarak karısının ve çocuklarının hakkını gözetmemesi ailenin huzurunu bozar. Kadın ve erkek ailedeki yerlerini ve görevlerini iyi bilmeli ve ona göre davranarak aile huzurunu muhafaza etmelidirler.
Aile ile ilgili hadislerde daha çok kadınlara hitap edildiği görülmektedir. Allah(c.c.) kadının da erkeğinde Rabbidir. Birisini kayırması söz konusu olamaz. Demek ki huzur da huzursuzluk da daha çok kadından kaynaklanmaktadır. Fakat aslen huzursuzluğun sebebi; gerek kadının gerek erkeğin olgun davranmamasıdır. Bugün Batı Medeniyeti insanlardaki olgunluğu bitirmiştir. Evlilik için sadece akıl baliğ olmak yetmez. Reşid olmak da gerekmektedir. Kadınlar olgun davranarak her sorunu büyütmediklerinde huzursuzluk çıkmayacağı gibi aynı şekilde erkek de olgun davranmayıp basit meseleleri büyüterek anlayışsız davrandığında huzursuzluğa sebep olacaktır. Allah azze ve celle, kadını da erkeği de İslam davası ile mes’ul tutarak onları olgunlaştırmaktadır.
Tebessümü ilk göstermesi gereken kadındır. Kadın bunu evvela erkekten beklememelidir. Çünkü erkeğin işleri ağırdır. Bu sebeple onun tebessüm etmesi daha zordur. İslam sevginin oluşması için selam ve tebessüme önem vermiştir ve kadının ev işlerini ve eşine karşı tebessümü kendisine bir yük görmemesi için hepsine sevap vaat etmiştir.
Kadın yumuşak huylu olmalı, sinirli bir yapıda olmamaya çalışmalıdır. Bu erkeğin de sinirlenmesine sebep olur. Erkeğin evinde rahatlaması, karısının kendisini güler yüzle karşılamasına bağlıdır. Aksi halde erkek eve gelmek istemeyecektir. Bir sorun olduğunda kadın hemen yüzünü ekşitiyorsa mesele büyür ve sorun hallolmaz. Fakat sorunlarına rağmen yüzünü ekşitmeyen bir hanım beyinin takdirini kazanır.
Müslüman kadın iyi bir eş, iyi bir ev hanımı, iyi bir anne olabilmek için kendini daima geliştirmeye ve kocasına güzel görünmeye çalışmalıdır. Bunun yanı sıra kültür seviyesini ve takvasını yükselten kadına, kocasının sevgisi ve saygısı her geçen gün artacaktır.
Kadının iş yeri evidir. Erken kalkmalı, evine tertip düzen vermeli, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını önemsemelidir. Özellikle kocasının eve geleceği saatlerde evini düzenlemeli, onu her yönden iyi karşılamaya çalışmalıdır. Erkek, her eve geldiğinde evini ve çocuklarını dağınık görürse zamanla aile huzuru bozulacaktır. Kadın kocasının çalışmamasını sevmez, aynı şekilde erkekte karısının tembel olmasını sevmez. Sağlam temel üzerine kurulu bir aile olabilmek için, kadın da erkek de fedakârlık yapmalı, gayretli olmalıdır.
Müslüman hanımefendi, kocasının saygınlığını korumak için ona ismiyle hitap etmemeli ve daima itirazcı olmamalıdır. Erkek karısının saygısını görmek ister. Örfümüzde de bu böyledir. Kadın kocası geldiğinde onu karşılar, terliğini çevirir, ceketini alır, verir. Bunun benzeri davranışlar asil ve olgun davranışlardır. İslam’a uygun örfleri uygulamak güzeldir. Müslüman çoğunluğun güzel gördüğünü Allah (c.c.)’ta güzel görür.