Afişlerimizi Parçalayanlarla İlgili Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Açıklama:
Ben olayları konferanstan birkaç gün önce duydum. Bir gün önce de fotoğrafları gördüm. Bir kardeşimize falçata ve satırla saldırmışlar. Pantolonunu yırtmışlar. Satırla vurarak bir parmağını kırmışlar. Vücudunun bazı yerlerini kesmişler. O kısımlara dikiş atılmış olduğunu öğrendim. Sarıklı-cübbeli bazı kimselerin böyle yaptığını görmüşler. İki sene önce de bunlara benzer olaylar olmuştu. Kimin yaptığını bilmiyorum. Sarık-cübbe bulmak kolay. Birileri sarık takıp cübbe giyer. Müslümanlar arasında problem çıkarmak için bunu yapabilir. Her habere hemen inanmamalıyız. Gece sabaha kadar kardeşlerimiz afiş asıyor ve yapıştırıyorlar. Bu kadar masraf ve bu kadar zahmet… Afiş asan arkadaşlarımızı takip ediyorlar. Sabaha kadar tüm afişler kesiliyor. Ben geçtiğimiz yollarda bir tane bile bez afiş görmedim. Ben bir Müslümanın bunları yapacağını zannetmiyorum.
“Afişlerimizi parçalayanlar eğer müslümanlarsa “yazıklar olsun”.
O sakallı kimseler gerçekten Müslüman oldukları için sakal bıraktılarsa onlara diyorum ki: “Siz ne zaman bir kâfirin afişini yırttınız, parçaladınız?” Bu kul hakkıdır. Bu kadar insan sabahlara kadar uyumadı, çalıştı. Bu kadar insandan helallik alamazsınız? Kıyamet günü ne yapacaksınız?
Erkek adamsanız, yapabiliyorsanız gidin partilerin afişlerini parçalayın. Gecenin 2’sinde 3’ünde afiş parçalamak erkeklik midir? Biz müslümanız, müslümanın müslümana eli kalkmaz diye düşündüğümüz için mi bize bunu yapıyorsunuz? Yazıklar olsun! Sizler kul hakkı diye bir şey biliyor musunuz?
Bu kimselerden bir tanesi “sizin hocanız bizim hocamıza (Cübbeli Ahmet Hoca’yı kastederek) Kâfir diyor”, demiş. Ben hiç bir zaman kâfir demedim. Yıllar önce birisi bana, bir tarikat şeyhinin şöyle bir hikaye anlattığını söylemişti: Bir gün Peygamberimiz (sav) Cebrail’e: “Allah’tan vahyi nasıl alıyorsun?” diye sormuş, Cebrail de: “Vahyi perde arkasından aldığını” söylemiş. Peygamber Efendimiz (sav) de: “Hiç perdeyi aralayıp baktın mı? Perdeyi arala bak” demesi üzerine perdeyi aralayan Cebrail as’ın perde arkasında yine Peygamberimizi gördüğünü söylediğini” anlattı. Bu hikâyeye göre Peygamberimiz (sav) Allah olmuyor mu? Çünkü Cebrail vahyi Allah’tan alır. Ben de bu anlayış, bu inanç ‘küfür’dür dedim. Bu küfürdür demek bu kimse kâfirdir demek değildir. Çünkü söyleyen belki başka bir şey kastediyordur. Ayrıca o zamanlar Cübbeli’nin böyle bir şey söylediğini bilmiyordum hatta Cübbeli’nin adını bile bilmezdim. Birileri bu konuşmamı sanki Cübbeli için söylemişim gibi Cübbeli’nin konuşması ile birleştirmiş ve benim Cübbeli’ye kâfir dediğimi yazmış.
Bunu bahane ederek bize satır çekenler, siz ne zaman Allah’a küfredenlere satır çektiniz? Eğer bunları yapanlar, Müslümanları öldürmeyi caiz gördüğü için Işid’i kınayan Müslümanlarsa kendilerinin yaptığının onlardan farkı nedir?
Kimse bunun hesabını Allah’a veremez.
Herkes güçlü olduğu şehirde zayıf olanlara satır çekerse bunun sonu nereye gider? Bu Müslümanlık mıdır? Eğer bu saldırıları yapanları tanıyorlarsa onlara akıl versinler, bu işin kötüye gitmesine izin vermesinler. Eğer bu gençler Cübbeli Ahmet Hoca’nın sevenlerinden değillerse bu tarikat açıklama yapmalıdır, bunu yapanlar bizden değildir, yapanlar alçaktır demelidirler. Bu husus daha kötüye gitmeden bir açıklama gereklidir. Fitne ortadan kaldırılmalıdır. İslam düşmanları dünyada mezheb savaşları çıkartmak, Türkiye’de de cemaat ve tarikatları karşı karşıya getirmek istemektedirler. Yeni stratejileri budur. Buna karşı tüm Müslümanlar dikkatli olmalı ve tuzaklara düşmemelidir.
Bizimle ilgili türlü türlü iftiralar atıyorlar. Vahhabi diyorlar, İrancı diyorlar, Işidci diyorlar. Hâlbuki Işid ile İran birbirine zıttır. Allah’tan korkun! Hangisiyiz biz? Herkes bir şekilde iftira atıyor. Ne Işidçiyiz ne İrancıyız ne Şiiyiz ne tasavvuf ve tarikat düşmanıyız ne de Vahhabiyiz.
Biz Ehl-i sünnetiz, ben çocukluğumdan beri Hanefi mezhebindenim. “Bunlar tasavvuf düşmanı” diyorlar. Hâlbuki ben tasavvuf dersi yapıyorum. İnternette tasavvuf derslerim mevcuttur. Tam tersine tasavvufu inkâr edenleri reddediyorum. Sünnete uygun olmak ve sahih olmak şartıyla tasavvuf inkâr edilemez. Biz hiçbir zaman tasavvufu reddetmedik, gereksiz görmedik.
Ben bir şehre gitmeden önce benim hakkımda iftiralar gidiyor. Bir takım derin güçler, istihbarat örgütleri bunu yapıyor. Daha yurt dışına gitmeden oralarda benim hakkımda iftiralar atılmış, benim konferansıma gidilmemesi konusunda telefonlara mesajlar çekilmiş. Almanya’da Münih şehrinin Milli Görüş sorumlusu: ‘Bu hocanın konferansına gitmeyin’ diye mesajlar göndermiş.
Ben bu konularda yeni konuşmuyorum. Saçımın sakalımın simsiyah olduğu zamanlara ait videolarda cevaplarım var, açıp internetten izleyebilirsiniz. Yıllar önce ben bu iftiralara cevap vermiştim. Bu güne kadar kaç kişi geldi: “Hocam kusura bakmayın hakkınızı helal edin, sizi yanlış tanıttılar, öyle olmadığınızı anladık” dediler. Yurt içinde ve yurt dışında çok defa bu şekilde söylendi. Bu iftiraları atanlar ne zamana kadar insanları kandırabileceklerini zannediyorlar?
Ben bu iftira atanları Allah’a havale ediyorum.
İnsanların araştırma yapmalarını istiyorum. Araştırıp karar verin ve herkesin lafına inanmayın. Bu zamanda tevhidi anlatanlara mutlaka iftira atılacaktır. Ben “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olur.” dediğim için, tevhidi anlattığım için bu iftiralara uğruyorum. İşlerine gelmiyor. Ben ılımlı, İslam ile laikliği barıştıran, demokrasiyi savunan bir hoca olsaydım bu iftiraları atmazlardı.
Tevhid atom bombası gibidir. Tevhid şirki darmadağın eder. Siz Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı dediğinizde, “Allah mı iyi bilir, insanlar mı?” dediğinizde “Hükmetmek, Allah’ın hakkı mıdır, insanların hakkı mıdır?” dediğinizde, bu anlaşılacaktır ve çok tesirli olacaktır. Karanlık güçler bunu anlatmamızdan rahatsızlar. Bu anlatıldığı zaman sistemlerinin sarsıntıya uğrayacağını bilmektedirler.
Bize karşı apaçık bir mücadele var. Sadece afişlerimize saldırarak değil, spor salonlarını da vermeyerek sesimizi kesmek istiyorlar. Sonunda Allah’ın dediği olacak. Peygamber Efendimiz (sav)’e bu iftiraların kaç katı atıldı. Sonuç ne oldu? Sonuçta herkes gerçeği anlamadı mı? Biz de anlaşılıncaya kadar sabredeceğiz.