Furkan Eğitim ve Hizmet Derneği, Kutlu Doğum münasebetiyle Şanlıurfa’da coşkulu bir konferans düzenledi. “Hz Peygambere Bağlılık” konulu konferansa konuşmacı olarak Alparslan KUYTUL Hocaefendi katıldı.
Aydın âlim vasıflı Öncü Nesli meydana getirmek için çalışmalarına gece ve gündüz aralıksız devam eden Furkan Derneği, her yıl birçok şehirde gerçekleştirmiş olduğu konferanslar zincirine Şanlıurfa halkasıyla devam etti.
Katılımın yoğun olduğu konferans, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Furkan Eğitim ve Hizmet Derneği adına Yakup ŞAHİN Beyefendinin açılış ve selamlama konuşmaları yer aldı. Akabinde Furkan Etkinlik ve Tiyatro Ekibi’nin hazırlamış olduğu “Hz. Peygambere Bağlılık” isimli etkinlik gösterimi gerçekleşti. Etkinliğin ardından Grup Furkan şefi Kemal ERDOĞAN ve Mürsel GÜLER beyefendi, Peygamberimize yazılmış kasideler seslendirdiler. Akşam namazı salonda toplu bir şekilde eda edildikten sonra kendi beste ve yorumlarıyla Grup Furkan sahne aldı. Grup Furkan’ın ardından Alparslan KUYTUL Hocaefendi’nin “Hz Peygambere Bağlılık” konulu konferansları yer aldı.
Hocaefendi’nin konferanslarında değindiği önemli noktalar şu şekildedir:
- Peygamber Efendimize bağlılığın en güzel örneklerini sahabe döneminde görülmüştür. Hz. Peygamber, sahabesine bağlanmıştı, sahabesi de O’na en güzel bir şekilde bağlanmıştı. Hz. Peygambere bağlılık, ölüm ile tehdit edildiğinde bunu umursamayıp, peygamberinin ayağına bir dikenin bile batmasından razı olmamaktır. Canı pahasına bile olsa Hz. Peygamber’i korumaktır. Hz. Ebubekir, Kâbe’de İslam’ı anlattığında tüm müşrikler ona saldırdı ve Hz. Ebubekir kanlar içinde kalmıştı. Daha sonra ise kendine geldiğinde sorduğu ilk soru “Allah Resulü nasıl, iyi mi?” olmuştu. İşte sahabe nesli, Allah Resulüne bu şekilde bir bağlılık gösteriyordu.
- Allah Resulü, yalancı bir peygamber olsaydı bu şekilde sevilmez ve saygı gösterilmezdi. Tarihte bu şekilde sevilen bir insan bulunmamaktadır. Uhud savaşında Müslümanlar, mağlup hale gelmişti. Peygamberimizin öldürüldüğüne dair bir haber yayılmıştı. Bunun üzerine Medine’den bir kadın gelmişti. Kadın Hz. Peygamberi arıyordu ve “O’na ne oldu” diyordu. Babası, kocası, kardeşi ve oğlu o savaşta şehit olmuştu. O ise hala Allah Resulünü arıyordu. En son Resulullah’ı görünce koşarak geldi ve dedi ki “Sana bir şey olmadıktan sonra gerisinin önemi yok Ey Allah’ın Resulü!”. Sahte peygamberler, insanlara göre davranır ve insanlara zor gelen şeyleri söylemezler. Fakat gerçek peygamberler görevlendirilmiş oldukları şeyleri söylerler.
- Allah (c.c.), Resulüne şeref veriyor, böylece tarihte hiçbir insana duyulmayan sevgi ve saygı, hiçbir insana gösterilmeyen fedakârlık O’na gösterilmişti. Allah, Peygamberinin ismini günde beş kere ezanda anılmasını istemişti. Allah, O’na öyle bir makam ve ahlak vermişti ki, O’nun makamı peygamberlik ve ahlakı da Kur’an ahlakı idi.
- Allah, Resulullah’a bağlananları mükâfatlandırmıştır. Peygamberimiz ile birlikte Akabe’de biat edenler, ellerini peygamberinin ellerinin üstüne koyanlar, bilmelidirler ki Allah’ın eli de onların elinin üzerindedir. Aynı şekilde Rıdvan Biatı’nda bulunanlardan, Allah ve Resulüne bağlılık yemini edenlerden Allah da razı olmuştur.
- Peygambere bağlanmayı terk edenler, başka şeylere bağlanırlar ve bunun da cezasını çektiler. Kur’an, “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın” buyurmaktadır. Allah ve Resulüne bağlılığı reddedenleri ve başka şeylere bağlananları Allah götürür, yerlerine başka bir millet getirir. O millet Allah’ı sever ve Allah da onları sever. Biz, Allah’a bağlı olduğumuzu iddia ettik fakat bu doğru değildi. Hz. Peygambere bağlı olduğumuzu söylediğimiz halde İslam medeniyetini bıraktık ve başka medeniyetlerin içinde yer almaya çalıştık.
- Hz. Peygambere bağlanmanın en temel esası, onun getirmiş olduğu esasları kabul etmek ve bağlanmaktır. O, nasıl bir hareket metodu izliyorsa o şekilde bir hareket metodu izlemektir. Peygamberimiz, hiçbir zaman taviz vermemiş ve toluna devam etmiştir. Peygambere bağlanmış olanlar, eğitim metodunu peygamberden almalılar ve ona uygun medreseler meydana getirmeliler. Hz. Peygamber’e bağlılık, O’nun sünnetine bağlılıktır. O’nun sünnetini inkâr edenlere karşı mücadele edenler, Hz. Peygambere olan bağlılıklarını ispat etmiştir.
- Biz, peygambere Allah emrettiği için itaat ederiz. Çünkü O’na vahiy geliyordu ve O, Allah tarafından seçilmişti. İşte o yüzdendir ki biz Allah’a ibadet ve itaat ederiz, Resulüne ise itaat ederiz, ibadet etmeyiz. Hz. Peygamber, “Benim sünnetime sımsıkı sarılın” buyurmaktadır.
Hocaefendi, konferanslarının ardından seyircilerden gelen soruları cevapladı. Daha sonra program sona erdi.