Konya’da Furkan İlim ve Hizmet Derneği “İman ve Mücadele” konulu konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak Alparslan Kuytul Hocaefendi katıldı.
”Hayırlı işlerde ve güzel ahlakta öncü bir neslin yetişmesi” için, Furkan İlim ve Hizmet Derneği’nin “Biz Medeniyetimize Dönüyoruz” sloganıyla başlattığı ve Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde gerçekleştirdiği konferanslar serisinin bir halkası olan, Konya’da düzenlediği ” İman ve Mücadele “ konulu konferansında halk etkinliklerle kimi zaman duygulandı kimi zaman tekbirler getirerek coştu.
Konya’da Kur’an ziyafeti ile başlayan konferans, Furkan İlim ve Hizmet Derneği adına Ahmet Çelikten Bey’in yaptığı açılış konuşması ile devam etti. Furkan Derneği’nin halkı kuşatıcı toplumsal ıslah merkezli, ilmî ve kültürel çalışmalarından bahsedildiği açılış konuşmasının ardından “İmanın Bedeli” isimli etkinlik yer aldı. Daha sonra, ilhamını Kur’an aydınlığından alan Grup Furkan marşlarını seslendirdi. Konya’da Akşam Namazının salonda toplu bir şekilde eda edilmesinin ardından “Grup Furkan” tekrar sahne aldı. Ardından Alparslan Kuytul Hocaefendi ” İman ve Mücadele ” konulu konferansını yapmaya davet edildi. Hocaefendi’nin konuşmasındaki bazı önemli satır başları şunlardı:
- Allah sadece iman etmemizi istemiyor, bunun yanında mücadele etmemizi de istiyor. Şeytan, kibri yüzünden cennetten kovulduğu zaman Hz. Âdem’i ve Havva’yı suçlu buldu ve insanoğluna karşı kin besledi. Bu yüzden Allah (c.c.)’tan kıyamet gününe kadar mühlet istedi ve insanoğlunu aldatmak için elinden geleni yapacağına yemin etti. Bu sebeple şeytan, insanlara sağdan, soldan, önden ve arkadan yaklaşarak, insanları aldatarak mücadeleden alıkoymak için türlü türlü oyunlar oynamaktadır.
- Allah, Kur’an-ı Kerim’in başında şeytanla mücadeleyi anlatarak, şeytana karşı nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğretir. Allah, insanı en güzel surette kendi halifesi olarak yaratmıştır. Bu şekilde insanın yükselebilmesi mücadele ile olur. Allah, tarihin her döneminde Müslümanları ve kâfirleri bir arada yaratmıştır. Kimi zaman aynı evde, aynı memlekette hem Müslüman hem de kâfir birlikte yaratılmıştır. Bunun sebebi, mücadelenin devamlı var olması ve Müslümanların mücadele ederek yükselebilmesidir. Eğer Allah, mücadele etmemizi istemeseydi şeytanı, kâfirleri, nefsi yaratmazdı.
- Peygamberimiz de dönemindeki müşriklerle mücadele etmek için gönderilmişti. Bu yüzden türlü türlü sıkıntıları göze almış ve sabretmiş mücadeleden vazgeçmemiştir.
- Kuran’a göre Allah-u Teâlâ, göklerin ve yerin yaratıcısı olduğu gibi aynı şekilde kanun koyucusudur. Bazı insanlar Allah’ı sadece göklere hapsederek kendilerine kanun koymayan bir Allah anlayışını savunmuştur. Peygamberimiz de sadece rahmet peygamberi olarak anlatılmıştır. Peygamberimiz, hem komutan, hem devlet lideri, aynı zamanda rahmet peygamberiydi. Nasıl ki Allah’a tüm sıfatlarıyla inanmalıyız, aynı zamanda peygamberimizi de olduğu gibi kabul etmeliyiz. Peygamberimizi de hem rahmet peygamberi, hem de savaş peygamberi olarak bilmeliyiz.
- Hz. Peygambere peygamberlik gelmeden önce bulunduğu toplumdan rahatsız bir vaziyetteydi. İnsanlığın gidişatından rahatsız oluyor, bazen de uzaklaşarak mağaraya çekiliyor, kendini ibadete veriyordu. Bu şekilde halkı arasından seçilmiş bir insan olarak kendisine peygamberlik verilmişti. Aynı zamanda tarih boyunca seçilmiş hiçbir peygamber davasını bırakmamıştır. Sonuna kadar mücadele etmiştir.
- Peygamber efendimiz peygamberliği müddetince kavmi tarafından tehdit ediliyordu, kendisine tekliflerde bulunuluyordu. Allah Resulünün cevabı ise mücadele insanı olduğunu ortaya koyuyordu: “Vallahi! Güneşi sağ elime; ayı da sol elime verseniz yine de davamdan vazgeçmem!” Bütün peygamberler bu şekilde yeryüzünde mücadele etmek için gönderilmiştir.
- Bir yerde Müminler varsa, mücadele de vardır. Çünkü iman edenlerin karşısında mutlaka inkâr edenler bulunacaktır. İman sahiplerinin önlerine çeşitli engeller çıkarılacaktır. Fakat gerçek iman sahipleri mücadele edecek ve bu engelleri aşacaktır.
- Kur’an’ın hedefinde daima şirk vardır. Çünkü tarih boyunca Allah’a inandıkları halde insanlara itaat edenler, kula kulluk yapanlar her zaman çok olmuştur. Bu yüzden Allah, daima kitabında şirk üzerine durmaktadır. İnsanlar tarih boyunca kendilerini yaratanın Allah olduğunu biliyorlardı. Ama Allah ile kendileri arasında bir aracı koyuyorlar, bazı şekilsel materyaller üretiyorlar ve bunların kendilerini Allah’a yaklaştırdıklarını iddia ediyorlar ve Allah’a şirk koşuyorlardı.
- İslam, hak ile batılın arasını ayırmıştır. Toplumlar bu şekilde ayrışmaktadır. Peygamberler mücadeleye başladıkları zaman toplumlar bu şekilde ayrılıyordu. Ama bu ayrılma hayırlı bir ayrılmadır. Çünkü hak ile batılın ayrılması gereklidir. Peygamberimiz bütün sistemlere, ideolojilere ve dinlere muhalefet etmek için gönderildiği için safları ayırmıştır.
- Bugün, İslam’a manevî ve maddî lezzetleri terk edecek insanlar gereklidir. Maddî lezzetleri bırakmak gerektiği gibi manevî lezzetleri de bazen bırakmamız gerekebilir. Yeri gelecek mücadele yolunda manevî lezzetleri de bırakacağız.
- Tarih boyunca yönlerini Allah’a çevirip mücadele edenlere Allah hem dünyayı, hem de ahireti kazanmayı nasip etmiştir. Fakat yönlerini dünyaya çevirip ahiretten vazgeçenler ise ne dünyadan, ne de ahiretten nasip alamamıştır.
Konferanslarının ardından izleyicilerden ve internetten gelen soruların cevaplanmasının ardından program sona erdi. Ayrıca Alparslan KUYTUL Hocaefendi’nin 12 Nisan Cumartesi günü Diyarbakır Ziya Gökalp kapalı spor salonunda konferansları olduğu bildirildi.
Hatay konferansına dair de bilgi almak isterseniz dokunun.