Bedir ‘in Aslanları, Gaziantep’te Anıldı…

0

2014-antep-bedir-zaferi-cover
Furkan Eğitim ve Hizmet Derneği “ Bedir Zafer ve Düşündürdükleri ” konulu konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak Alparslan Kuytul Hocaefendi katıldı.

14 Mart gününün Bedir zaferinin yıldönümü olması sebebiyle Kamil Ocak Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen konferansa Gaziantep halkı yoğun ilgi gösterdi.

”Hayırlı işlerde ve güzel ahlakta öncü bir neslin yetişmesi” için, Furkan Eğitim ve Hizmet Derneği’nin “Biz Medeniyetimize Dönüyoruz” sloganıyla başlattığı ve Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde gerçekleştirdiği konferanslar serisinin bir halkası olan, Gaziantep’te düzenlediği ” Bedir Zafer ve Düşündürdükleri “ konusu konferansında halk etkinliklerle kimi zaman duygulandı kimi zaman tekbirler getirerek coştu.

18:30’da Kur’an ziyafeti ile başlayan konferans, Furkan Eğitim ve Hizmet Derneği adına Yakup Şahin bey’in yaptığı açılış konuşması ile devam etti. Furkan Derneği’nin halkı kuşatıcı toplumsal ıslah merkezli, ilmî ve kültürel çalışmalarından bahsedilen açılış konuşmasının ardından “ Bedir ‘in Aslanları ” isimli etkinlik yer aldı. Daha sonra, ilhamını Kur’an aydınlığından alan Grup Furkan marşlarını seslendirdi. Ardından Alparslan Kuytul Hocaefendi ” Bedir Zafer ve Düşündürdükleri “ konulu konferansını yapmaya davet edildi.

Hocaefendi’nin konuşmasındaki bazı önemli satır başları şunlardı:

  • Hz. İsa (a.s.), peygamberimizin kendisinden sonra geleceğini önceden haber vermişti. “Benden sonra benden daha kudretli bir peygamber gönderilecek” demişti.
  • Hz. Peygamber, bundan yaklaşık 1400 sene evvel yılın bu aylarında ilk savaşını gerçekleştirecekti. Tüm peygamberlerin vazifesi bu şekilde yeryüzünde Allah’ın otoritesini reddedip, kendini başıboş zannedenlere karşı mücadele etmektir. Peygamberimize de bu amaçla Kur’an-ı Kerim göndermiştir. Allah (c.c.)’ın böyle bir kitap indirmesinin amacı yeryüzünde kendi kanunlarının olmasını istemesidir.
  • Bazı Müslümanlar İslam’da taarruz savaşının olmadığını iddia ederler. Allah Resulü Bedir’e doğru hareket etmişti. Amacı ise müşriklerin kervanını vurmaktı. Bu şekilde İslam’da taarruz savaşı yoktur diyenler yanılmıştır. Aşağılık kompleksine sahip olan insanlar İslam’ın taarruzunun ABD’nin taarruzu gibi düşünüleceğini zannederek İslam’da taarruz savaşının olduğunu kabul etmek istemezler. İslam’da taarruz savaşının sebebi; Allah’ın dünyasında Allah’ın istediği bir medeniyet kurmanın, toplumların başına bela olmuş diktatör sistemleri devirmenin hedeflenmesidir. İslam’da savaş; ne ganimet, ne toprak, ne de kahramanlık içindir. İslam, sadece ve sadece “La ilahe illallah” sözünün hâkim olması için savaşmayı emretmiştir. İslam’da taarruz savaşı olmasaydı, Mekke, Şam, Bizans, İstanbul nasıl fethedilecekti?
  • Mekke’nin fethi bir fetihtir. Mekke ve civarı Müslümanların eline geçmiştir. Ancak Bedir’de bir fetih söz konusu değildir, bir zafer söz konusudur.
  • Peygamberimiz, müşrikleri “La ilahe illallah” sözüne davet ettiğinde; müşrikler bu sözü kabul etmemişti. Çünkü bu söz sonunda makamlarını kaybedeceklerini, menfaatlerinin son bulacağını biliyorlardı. Bu şekilde Peygamberimiz, yıllarca Mekke’de davetini sürdürmüştü. Peygamberimize Medine’den iman edenler gelmişlerdi ve Peygamberimize onu koruyacaklarına dair biat etmişti. Kısa süre içerisinde peygamberimiz, Medine’ye hicret etmiş ve orada İslam medeniyetinin temellerini kurmuştu. O andan itibaren İslam’da kılıçla cihat dönemi başlamıştı. İlk başta peygamberimiz civar kabilelere küçük seriyyeler düzenlemiştir.
  • Müslümanlar, Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde tüm mallarını Mekke’de bırakmışlardı. Ebu Süfyan komutasında bir kervan Müslümanların bıraktıkları tüm malları satmış ve Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Peygamberimiz, savaşa hazır durumdaki 305 Müslüman kervanı vurmak üzere yola çıkmıştı. Fakat Ebu Süfyan bunu haber almış ve Mekke’ye bildirmişti. Bunu haber alan Mekkeliler, ordularını hazırlamış ve kervana doğru harekete çıkmıştı. Bu şekilde Müslümanlar, kervanı vurmaktan vazgeçmiş ve savaş için Bedir Kuyularında karargâh kurmuşlardı. Fiziksel ve coğrafi şartlar Müslümanların lehineydi.
  • Ordular, savaşa başlamadan önce Araplarda adet olduğu üzere ilk önce iki taraftan da üçer kişi karşılıklı olarak çarpıştı. Müslümanlardan Hz. Ali, Hz. Hamza karşılarındaki müşrikleri öldürdüler. Hz. Ubeyd ise bacağından yaralanmıştı. Savaş bu şekilde başlamıştı. Müslümanlar, adeta şehit olmak istercesine savaşıyorlardı.
  • Savaş sonunda; Müslümanların sayılarının az olmasına rağmen, silah ve binek açısından müşrik ordusundan daha zayıf olmasına rağmen, müşrikler bozguna uğramıştır. Kaçanlar kaçmış, Ebu Cehil öldürülmüş, müşriklerin cesetleri bir kuyuya doldurulmuş ve üzeri kapatılmıştır.
  • Bedir zaferi sonunda 70 kadar müşrik esir alınmıştı. Peygamberimiz, alınan esirlerle ilgili sahabesiyle istişare ettiğinde Hz. Ebubekir, onların akrabalarından fidye alınmasını, Hz. Ömer ise hepsinin kılıçtan geçirilmesini teklif etmişti. Fakat Peygamberimiz Hz. Ebubekir’in görüşünü kabul etmişti. Ertesi gün Allah, “Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kâfirlere karşı ezici bir üstünlük sağlamadıkça), esirlerinin olması doğru değildir…” (Enfal 67) Ayetini göndermiş ve Hz. Peygamberi ve Hz. Ebubekir’i ikaz etmiştir.

Hocaefendi, konferanslarının ardından izleyicilerden gelen soruları yanıtladı. Ardından program sona erdi.
[divider]

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here