Alparslan Kuytul Hocaefendi, Cuma hasbihali esnasında Furkan vakfına ait yurt iddiası öne sürülerek kapatılmaya çalışılan öğrenci evleri hakkında gelen soruyu yanıtladı.
Ramazan günlerinde Müslüman erkek ve bayan talebeleri sokağa atmanın, AKP’ye hiçbir faydası olmadığını aksine zararı dokunacağını belirterek AKP’yi esir alan derin güçlerden bahsetti. ‘AKP bunu yapmakla kendi ayağına sıkmış olur. Aslında AKP düşmanları; gücü ellerine almışlar, tokmak onların elinde, davulu onlar çalıyorlar’ diyerek ‘Türkiye’yi Ak Parti mi, Başka Güçler mi Yönetiyor?’ sorusunu sordu.
İlgili bölümün tamamına ulaşmak için;
“Ak Parti içindeki samimi insanlara sesleniyorum; Türkiye’yi Ak parti mi, başka güçler mi yönetiyor?
Doğu Perinçek şunu söylemişti: “Aydınlık gazetesinde de bugün internet sitelerinde herhalde akşama doğru bu haberi verdiler. İsmimizi vererek ve her iftirayı atarak. Güya bizim DAEŞ ile bağlantımız varmış, El Kaide ile bağlantımız varmış.” DAEŞ beni ölümle tehdit etti. Ve ilk bu operasyon yapıldığında dört örgüte üye olmakla itham ettiler, sonra bunu ikiye indirdiler. DAEŞ ile El Kaideyi sildiler. DAEŞ’in, El Kaide’nin beni ölümle tehdit ettiğine Emniyet şahit. Adana Emniyeti dört defa bana tebliğ tebellüğ belgesi imzalattı. DAEŞ sizi ölümle tehdit ediyor, koruma ister misiniz diye… Bu ortaya çıkınca rezil oldular. Bu sefer ikisini iptal ettiler, dört örgütü ikiye indirdiler. Onu da propagandaya çevirdiler. Yani üye değil ama propagandasını yapıyor şeklinde.
Şimdi o yalan haberleri Aydınlık gazetesi tekrar veriyor, o yalanları bir daha tazeliyor. Güya biz örgüt kurmuşuz! Ne örgütü kurmuşuz? Örgüt dediğinin silahlı eylemleri olur. Silahsız örgüt zaten suç değil, parti de bir örgüttür, devlet de bir örgüttür. Meşru örgütler var, meşru olmayan örgütler var. Yani meşru olmayan hangi tarafımızı gördünüz? Biz bunca yıldır bu hizmetlerin içerisindeyiz, kime bir tokat vurmuşuz? Şu anda bu işin arkasında kimlerin olduğunu, Aydınlık gazetesinin haberine baktığınız zaman anlayabilirsiniz. Bu işi üstlendiler. Başkalarından haber naklediyorlarmış gibi yapıyorlar, başka bir televizyonun ya da youtube kanalının haberiymiş gibi yapıyorlar ama dayanamıyorlar kendilerini ortaya döküyorlar. Arkasında kimlerin olduğunu aslında ortaya koydular.
Doğu Perinçek bir sene kadar evvel yaptığı bir konuşmada, bir röportajda diyor ki ‘Türkiye’yi 2014 yılından beri Tayyip Erdoğan yönetmiyor, Ak Parti yönetmiyor. Yani hükümetle cemaatin arası açıldığından beri, 17-25 Aralık 2013’ten sonra yani 2014 ün başından itibaren, onların arası açıldıktan sonra artık Türkiye’yi Ak Parti yönetmiyor.’ Gazeteci ‘kim yönetiyor?’ diyor. Doğu Perinçek diyor ki “Ordu, polis ve Vatan Partisi.” Ben bunu mahkemede de anlattım. Hâkim bunları zabıtlara yazdırdı. Şimdi kimse bunun hesabını sormuyor. Bu ülkede darbe oldu da haberimiz mi yok? Hangi ordu, nasıl yönetiyor?
Ordu; vatanın bekçisidir, ordu devleti yönetmez. Böyle bir görevi de yok. Ancak bu darbelerde olur. Senin generallerin acaba darbe mi yaptı, onu mu söylemek istiyorsun? Sen devletin başındakilerin kafasına silah mı dayadın yoksa? Onu mu söylüyorsun? Ne demek ordu yönetiyor? Benim bildiğim ordu vatanı bekliyor, devleti yönetmiyor. Acaba gizli bir darbe yapıldı da yukarda, acaba tepedekilerin hepsi onların elinde esirdir de onu mu anlatmak istiyor Doğu Perinçek?
Benim adımı kendi gazetesinde ve TV’de yaptığı konuşmada -ben hapisteyken kendim de şahit oldum- benim adımı vererek, Furkan Vakfı diyerek, adımızı vererek konuşuyorsa ben de adını vererek konuşuyorum. Madem adımı veriyor, ben de onun adını veriyorum. Şu anda yargıda güçlenmişler, emniyette güçlenmişler, orduda güçlenmişler ona güvenerek her şeyi konuşuyor ve birtakım müdahaleler yapıyorlar. Allah’tan başka kimseden korkumuz yok. Bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak. Ölümden ötesi de yok. Ecel de bir tane, iki tane ecel de yok. Korkak olsak da aynı zamanda öleceğiz, cesur olsak da aynı zamanda öleceğiz. Ölümden de korkumuz yok, hapisten de korkumuz yok.
Doğu Perinçek, ülkeyi “Ordu yönetiyor” diyor. Ve hiçbir savcı soruşturma açmıyor. ‘Gel bakayım buraya, hangi ordu yönetiyor, hayrola darbe mi oldu acaba’ demiyor. ‘Polis yönetiyor’ diyor.
Polis nedir? Polis kolluk kuvvetidir. Beyin emreder, kol harekete geçer. Yani kolluk kuvveti mi ülkeyi idare ediyor? Polis dediğin Cumhurbaşkanı mıdır? Bakan mıdır? Nasıl ülkeyi idare ediyormuş? Darbe oldu da haberimiz mi yok? Demek ki darbe olmuş da haberimiz yok. Hiçbir kimse, hakkında bir işlem yapamıyor. Savcılar harekete geçemiyor, hakimler karar veremiyor. Demek ki gizli bir darbe yapmışlar. Yani Doğu Perinçek ‘vitrinde hala AK Parti görünüyor ama aslına başkaları idare ediyor’ diyor. Nasıl sen bunu söylersin? diye kimse hesabını sormuyor.
Her konuşanı susturanlar, her konuşanı hapse atanlar ona hiçbir şey yapamıyorlar. Türkiye Doğu Perinçek’in eline mi geçmiş? Ak Parti Doğu Perinçek’in elinde esir midir? Ve ‘ordu, polis yönetiyor’ diyor. Bunlar hakkında soruşturma açılmadığı gibi darbe mi oldu haberimiz yok, denilmediği gibi Vatan Partisi yönetiyor, diyor. Senin oyun ne kadar ki sen Türkiye’yi yönetiyorsun? Yüzde 0 gibi bir oyun var senin. Sen nasıl Türkiye’yi yönetiyormuşsun? Ne demek istiyorsun? Ben derin devletim mi demek istiyorsun? Oyum az ama istihbarat elimde, onu mu söylemek istiyorsun? Devlet benim elimde mi diyorsun? Ben derin devletim mi diyorsun? Ne diyorsun açık söyle…
Elinde dosyalar olduğunu söylüyordun, onu mu kast ediyorsun? Hatırlarsanız bundan 3-4 sene evvelki konuşmalarında bizzat Cumhurbaşkanı’nın adını vererek, ‘Cumhurbaşkanı’nın yolsuzluğuna dair elimde 38 tane dosya var’ dedi. ‘Açıklarım, kafamı bozmayın’ dedi. Herkesi mahkemeye verenler bunu mahkemeye vermedi. 38 tane dosya var, diyor. Cumhurbaşkanına hırsız diyor. Doğu Perinçek niye mahkemeye verilmiyor? Acaba bu dosyalar, bu dediği şeylerden dolayı mı kimse kımıldayamıyor? Ve Ak Partiyi orada tutuyorlar, vitrinde namaz kılan, hanımı örtülü birkaç insan ama esasında güç onların elinde değil, onlar idare etmiyor. Aslında güç başkalarının eline geçmiş ve şantaj yapacak imkânlara sahipler. Ve şantaj yaparak idarecilere istedikleri kararları verdiriyorlar.
Kırk gün önce 4 Nisan’da ‘bunlar evdir’ diye rapor tutuldu ve bugün deniyor ki rapor, yurt diye tutuldu. Yalana bak, raporun fotoğrafı var, talebelerin kira kontratları var, daha önceki Çukurova İlçe Milli Eğitimin verdiği iki tane rapor var. Mahkemenin kararı var. En son 4 Nisan’da gelen memurların tuttuğu rapor var.
Davul AKP’nin Sırtında Tokmak Kimin Elinde?
Şimdi su Ramazan gününde Müslüman erkek ve bayan talebeleri sokağa atmak, AKP’ye fayda mı sağlar, zarar mı getirir? Yani sanki bunu AKP’yi esir alan güçler yapıyor. AKP, şu ortamda bunu neden yapsın, düşünüyorum ve bu bana mantıklı gelmiyor. AKP kendi ayağına mı sıkıyor acaba? AKP ne yapıyor? Sarhoş mu? Bakıyorum, bana mantıklı gelmiyor. Aslında AKP düşmanları; gücü ellerine almışlar, tokmak onların elinde, davulu onlar çalıyorlar. Şimdi talebeler sokağa atılacak, talebeler sokaklarda kalacaklar, daha evvel de aynı şey olmuş ben hapisteyken. Talebeler kaldırımlarda yatmışlar, kaldırımlarda ders çalışmışlar, orada yemek yemişler.”