Alparslan Kuytul Hocaefendi Zanka Tv’de Soruları Yanıtladı-1

0

Alparslan Kuytul Hocaefendi Zanka TV’nin konuğu oldu. Zanka TV’de katıldığı programda sorulan soruları cevaplayan Alparslan Kuytul Hocaefendi, ilmi-siyasi bir çok konuya açıklık getirdi. Çok sayıda izleyici tarafından takip edilen programda Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yöneltilen sorular ve verdiği cevaplar şu şekilde;

Sunucu: İyi akşamlar. Sorgulu yoruma hoş geldiniz. Furkan vakfı kurucusu; Sayın Alparslan Kuytul konuğumuz olacak. Hoş geldiniz.

Alparslan Kuytul: Hoş bulduk. Sağ olun.

Sunucu: Yayına sizi konuk alacağımızı duyurduğumuz andan itibaren birçok soru aldık. Özellikle Furkan Vakfı’nın faaliyetlerini, amacını ve sizi merak eden birçok izleyicimiz var.

SORU: Biraz Furkan Vakfından Bahseder Misiniz? Alparslan Kuytul Kimdir?

Alparslan Kuytul: Furkan Vakfı; 1994 yılında ben ve birkaç arkadaşımız tarafından İslam’a ve milletimize hizmet maksatlı ve öncü bir nesil meydana getirmek için yani hayırlı işlerde milletine öncülük yapacak, seyirci olmayacak, önde gidecek olan bir nesil meydana getirmek amacıyla kurulmuş olan bir vakıftır. 25-26 yıl oldu. Furkan Vakfı, son iki yıldır (2 Şubat 2018) kayyum tarafından idare ediliyor. Biz artık karışamıyoruz. Kayyum vakfımızı elimizden aldı.

Sunucu: Şubat 2018 mi?

Alparslan Kuytul: Evet. Şubat 2018 de. Bize 30 Ocak 2018 de operasyon yapıldı. Birkaç gün sonra da kayyum atandı. Yani Furkan Vakfı, bu operasyon yapıldığında 23-24 yıllık bir vakıftı. Bugüne kadar yüzlerce konferans, binlerce halka açık sohbet, benim yaptığım tefsir, hadis, fıkıh, Arapça dersleri vs. yapıldı. Arkadaşlarımızın yaptığı sohbetler oldu. Yani vakfımız bütün Adana halkına hizmet etti. Birkaç yıl sonrasında şubeler açmaya başladık. Ve doğal olarak, bir müddet sonra dikkat çekmeye başladı.

Sunucu: Yani kitlenin artması mı?

Alparslan Kuytul: Evet. Asıl mesele o. Kitlenin artması, tesirin artması birtakım güçleri harekete geçirdi.

Furkan Vakfı’nın hedefi; hayırlı işlerde öncülük yapacak, öncü bir nesil meydana getirmektir. Ve yeniden kendi medeniyetimize dönmeyi hedeflemiş olan bir vakıftır. Bu amaçla faaliyet yapıyoruz.

Benim kim olduğuma gelince; 1965 yılında Adana’da doğdum. Liseyi bitirdikten sonra, 1988 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliğini bitirdim. 1990 yılında askere gittim. Askerden sonra 1992’de Mısır’a giderek Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesini okudum. 1997’de Türkiye’ye dönüş yaptım. O günden beri de Türkiye’deyim. Gayem Allah rızası, hedefim İslam Medeniyetidir. Bunun dışında ne bir gayem var ne de bir hedefim var. Hayatımı İslam’a ve İslami hizmetlere adamış birisiyim. Bu amaçla hayatım boyunca ilim, hizmet ve derslerle meşgul oldum.

Sunucu: Neden Furkan?

Alparslan Kuytul: Aslında Furkan, Kur’an’ı Kerim’in isimlerinden biridir. Kur’an ‘okunan kitap’ demektir. Furkan ‘hak ile batılı ayıran’ demektir. Kur’an’ın başka isimleri de vardır. Mesela Nur. Allah’ın kitabı, insanlar için nurdur, yol gösterendir. Onun gibi Furkan da bir isimdir.

Furkan ismini niye tercih ettik? Şundan dolayı; bugün Müslümanlar genellikle şu anlayışa sahipler, ‘biz doğruyu konuşalım, yanlışa yanlış demeye gerek yoktur, zaten insanlar yanlışın yanlış olduğunu anlarlar. Halbuki öyle değil. Siz doğruyu konuşsanız da insanların ‘yanlışın yanlış olduğunu anlayacağını’ düşünmemelisiniz. Çünkü bu gerçek değildir. İnsanlara yanlışın yanlış olduğunu söylemezseniz, ekseriyetle anlamazlar. O yüzden Kur’an’ın bir ismi de Furkan’dır. Hak ile batılı ayırandır. Yani doğruya doğru, yanlışa da yanlış der. Böylece doğrunun yanlışın arasını ayırdığı için bir ismi de Furkan’dır. Biz Furkan olalım diye bir misyon üstlenmek istedik. Kur’an diyemeyiz çünkü Kur’an ‘okunan kitap’ demektir. Ama Furkan hak ile batılı ayırandır. O yüzden Allah-u Teâlâ kitabına başka isimlerde vermiş. Hangi yönünü daha çok ortaya çıkaracaksa, isteyen istediğini tercih etsin. Nasıl ki Allah’ın isimleri, kendi sıfatlarını anlatmak için, Allah’ın nasıl olduğunu anlamamız için birçok ismi vardır. Allah’ın isimleri 99 olarak bilinir ama aslında daha fazladır. Sayısını ancak Allah bilir. Aynı şekilde Kur’an’ın da birden fazla ismi vardır. Ve hangi yönünden daha fazla etkilendiyseniz ya da hangi yönünü daha çok öne çıkaracaksanız o ismi kullanabilirsiniz.

Biz “Hakka Hak, Batıla da Batıl demek, Doğruya Doğru, Yanlışa Yanlış demek” istiyoruz. Sadece doğruyu anlatmak istemiyoruz. Yalnızca doğruyu anlatınca görevimizi yapmış kabul etmiyoruz. Çünkü tecrübelerle sabit ki, insanlar doğruyu anlattıkları zaman başka insanların yanlıştan vazgeçeceklerini zannediyorlarsa da öyle olmuyor.

Eğer öyle olsaydı, mesela İslam’ın ilk sözü Lâ İlehe İllallahtır. Bakın ilk sözünde hak ile batılı ayırma olayı vardır. Şöyle, “Lâ İlehe İllallah” “Allah’tan başka ilah yoktur” demektir. Bakın önce Lâ İlahe diyerek; Allah’ın dışındaki sahte ilahları, kendini ilahlaştırmış olanları, bütün ilah taslaklarını, ilah cinsinden olanları, her türlü varlığı reddediyoruz. Kendini ilahlaştıran bir put da olabilir, bir insan da olabilir. Bunların hepsini reddediyorumİllallah; Allah hariç, tek Allah’ı ilah olarak ve otorite olarak kabul ediyorum. Şimdi bu cümle de şunu görüyoruz; ‘yanlışı önce bir reddediyor sonra doğruyu söylüyor.’ İslam’da önce ret, sonra kabul var.

Sunucu: Lâ kısmıyla bir ret var. Lâ kısmıyla önce bir sorgula mı diyor?

Alparslan Kuytul: “Önce reddet, ondan sonra doğruyu kabul et” diyor. Neden? Çünkü siz yanlışı reddetmeden doğruyu kabul ederseniz; mesela ‘Allah ilahtır’ deyip, ondan başka ilahları da kabul ediyorsa ne olacak? O zaman bu şirk olur. Allah’a ortak koşmuş olur. İslam bunu kabul etmez. İslam, tek Allah’ı ilah olarak kabul etmemizi ister. Dolayısıyla önce yanlışları reddedeceksiniz ki, Allah katında, Allah’ın ilah olduğunu kabul etmenizin bir manası, bir değeri olsun. Yani İslam, yanlışa yanlış diyor.

Lâ İlehe demekle ‘bütün sahte ilahları reddederek, hiçbiriniz ilah değilsiniz, hepiniz uydurma tanrılarsınız diyerek ondan sonra Allah doğruları söylüyor’ demiş oluyor. Yani yanlışı reddetmeden doğruyu söylemek İslam da yoktur. Onun için Kur’an’ın bir adı da yanlışa yanlış dediği için Furkan’dır. Bugün ekseriyetle İslami camia yanlışa yanlış demiyor. Bunu kamera karşısında olmadığımız zaman, özelde; ‘bunun böyle olduğunu biz de biliyoruz. Siz haklısınız. Elbette öyle ama onu söylemenin zamanı değil. Biz doğruyu söyleyelim onlar zaten yanlışlarını kendisi anlar’ diyorlar. Hayır anlamıyorlar. Ve böyle bir yöntem İslam da yok. ‘Biz yalnız doğruyu konuşalım, yanlışa yanlış demeyelim. Onlarla karşı karşıya gelmeyelim’ diyorlar. Aslında bu bir korkaklıktır. Doğruyu o zaman net bir şekilde ortaya koymuş olmuyorsunuz. İşte biz bunu reddettiğimiz için ve hem Kur’an’ın adı olduğu için hem de böyle bir misyon yüklenmek istediğimiz için Furkan adını tercih ettik.

Sunucu: Evet, çok güzel oldu. Furkan Vakfı’nın amacının ne olduğunu böylece söylemiş oldunuz.

Dinlemek için tıklayınız;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here