Kıymetli Kardeşlerim, Değerli Katılımcılar ve Basın Mensupları
Bugün 17 Kasım 2019 Pazar…
Basın açıklaması her vatandaşın en doğal hakkıdır. Toplumda yaşananlarla ilgili her vatandaş, fikrini açık ve özgür bir şekilde beyan etme hakkına sahiptir.
Furkan Gönüllüleri olarak bugüne kadar, gerek dünyanın herhangi bir yerinde ve gerekse ülkemizde yaşanan haksızlık ve zulümleri meşru bir şekilde dile getirdik: Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Yemen’de ve birçok ülkede “Müslümanlara Neden Zulmediliyor?” dedik. Ülkemizde KHK’lılar neden adalete kavuşamıyor, dedik. 864 bebek neden hapiste, dedik. Çocukları alıkonulan, kaçırılan ya da öldürülen annelerin çığlığı ne zaman duyulacak, dedik. Alparslan Hoca ve fikir insanları neden hapiste, dedik. Böylece ahları, arşı inleten mazlumlara sahip çıkmak istedik. Çünkü Allah ve Resulü bize adaleti emrediyor; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” sözüyle, biz, inancımızın gereğini yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.
Bugüne kadar kanunî hakkımız olan onlarca basın açıklaması yaptık ve hiçbirinde taşkınlık yaşanmadı, sorun çıkmadı. Yasanın bize tanıdığı hakkımız olan basın açıklaması yapıyoruz diye, araç ve yaya trafiğini aksatmadığımız halde yürüyoruz diye son haftalarda yüzlerce Furkan Gönüllüsü, Emniyet yetkilileri tarafından ifadeye çağırılıyor. Bizler suç işlemiyoruz. Sizin de uymak durumunda olduğunuz kanunların verdiği haklarımızı kullanıyoruz. İfadeye çağırmaların, yasal bir hak olan basın açıklamalarına izin verilmemesinin ve açıklama yapan memur arkadaşların açığa alınmasının sebebinin sindirmek, korkutmak, boyun eğdirmek olduğunu biliyoruz. Yapılan bu baskıların dozu arttıkça bizim de bu baskıları anlatmak için sesimizin daha gür çıkacağını, susmayacağımızı ve boyun eğmeyeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.
Kıymetli Halkımız,
Malumunuz olduğu üzere 03 Kasım 2019 Pazar günü, Gaziantep Kırkayak Parkında Furkan Gönüllüleri tarafından, İstanbul Kâğıthane’de yıkılan Kur’an kursu ve Müslümanların suskunluğu ile ilgili bir basın açıklaması yapılmak istenmişti. Ancak, çoluk çocuk, bayan-erkek, genç-ihtiyar ayrımı yapılmaksızın katılımcılar Gaziantep Emniyeti tarafından coplandı, katılımcılara biber gazı sıkıldı, erkekler yerlerde sürüklendi, ters kelepçe takıldı. 27 erkek ve 4 bayan gözaltına alındı. Suçları(!) ise Anayasanın vermiş olduğu meşru bir hakkı kullanmak!
Tüm bu zorbalıkların üzerine gözaltına alınan kişiler, polis aracı içerisinde darp edildi. Gözaltına alınanlar, adlî tıbba götürülmesi gerekirken doktor kontrolünden dahi geçmeden haklarında rapor yazıldı. Bu hukuksuzluklara ülkemizin İçişleri Bakan Yardımcılığı düzeyinde destek geldi. Bütün bunlar olurken, bu hukuksuzlukları yapan polisler hakkında soruşturma açılmadı ve hiçbiri açığa alınmadı. Fakat memleketindeki hukuksuzlukları meşru ve kanunî yollarla dile getirmeye çalışan, mazlumlara sahip çıkan 2 Furkan Gönüllüsü öğretmen kardeşimiz GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILARAK AÇIĞA ALINDI.
Hz. Ömer’in adaletinden bahsedenler, bu işin sadece edebiyatını yapmaktadır. Maalesef ülkemizde adaletin külü kalmıştır. Hukuksuz davrananlar desteklenmekte, yasanın müsaade ettiği hakkı kullanan Yakup Şahin ve Kenan Temel kardeşlerimiz açığa alınmakta, ücretli öğretmenlik yapan Mehmet Ölmez hiçbir gerekçe gösterilmeden görevden alınmaktadır. Güç sahipleri, yargı ve emniyeti halkın üzerinde sopa gibi kullanmaktan vazgeçmelidir. Bir memleketi mâmur eden, halkın arasında kardeşliği tesis eden, barış ve huzuru yaygınlaştıracak olan adalettir. Adaletsizlik, kardeşliği ve birliği bozar. Halkını yok sayma, halk ile yönetenler arasında tamiri mümkün olmayan yaralar açar. Biz halk olarak siz yöneticilere, “ADİL OLUN” diyoruz. Yoksa UNUTMAYIN, ADALETTEN AYRILANLARIN AKİBETİ SİZİ DE KUŞATIR.
Değerli Katılımcılar ve Basın Mensupları
Bildiğiniz üzere Alparslan Kuytul Hocaefendi, 30 Ocak 2018’de şafak baskını ile gözaltına alınıp delilsiz-dayanaksız ve akıllara zarar bir iddianame ile tutuklandı ve bugün tutukluluğunun 646. günündeyiz.
Yaklaşık iki yıldır kamuoyunun gözleri önünde devam eden hukuksuz uygulamalara her geçen gün yenileri ekleniyor ve zulmün boyutu artarak değişiyor. Önce 312 gün 3 kişilik bir odada tek başına tutulmuş; sosyal ve kültürel tüm faaliyetlerden men edilerek tecrit edilmişti. Ağır tecritin ardından, Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz’ün Bolu Cezaevine nakledilmesiyle aylar süren tecrit zulmü son bulmuştu. Ancak 6 Eylül 2019 tarihli mahkemede Alparslan Hocanın oda arkadaşı Ali Alagöz’ün tahliye edilmesiyle tekrar başlayan tecrit işkencesi bugün itibariyle 385. gününe ulaştı!
Ne yazık ki bir İslam âlimine uygulanan bu psikolojik işkence yetmezmiş gibi Alparslan Hocanın cezaevindeki koğuşunun iki yanındaki mahkumlar da başka odalara alınmış. Gerekçe ise Alparslan Hoca, yan koğuştaki mahkumlarla yüksek sesle sohbet ediyormuş. 2 yıla yakındır tutuklu yargılandığı, ilk duruşmalarında tahliye aldığı halde hukuksuz bir şekilde yeniden tutuklanan ve cezaevinde tek başına kalan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin uzaktan uzağa yaptığı konuşmalara dahi tahammül kalmamış. Cezaevinde teröristlere, katillere, tecavüzcülere bile tanınan haklar, yıllardır toplumun hayrına çalışan Alparslan Hocaya tanınmıyor. Türkiye’de hakikatlerin konuşulmasına hasret kalınan şu günlerde, doğruları korkusuzca söylediği, hiç kimseye beyat etmediği ve tüm baskılara rağmen ısrarla TEVHİD davasını anlatmaya devam ettiği için Alparslan Hocaya bu zulümler reva görülmektedir
Kıymetli Halkımız ve Değerli Katılımcılar
FURKAN GÖNÜLLÜLERİ olarak bütün bu haksız, hukuksuz ve yakışıksız uygulamaları protesto ediyor ve şiddetle kınıyoruz. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ağır şartlarda süren tutukluluğunun bir an evvel sonlandırılmasını istiyoruz!
Furkan Gönüllülerine ve meşru eylem hakkını kullanan insanlara uygulanan haksız ve hukuksuz baskıların bitirilmesini istiyoruz.