19 aydır haksız yere cezaevinde bulunan Alparslan Kuytul Hocaefendinin 22 Ağustos Perşembe günü gerçekleşen “suç örgütü ve dolandırıcılık” iddiasıyla yargılandığı mahkemede tutukluluğunun devamına karar verildi.
İddianamenin Temeli
Alparslan Kuytul Hocaefendi ve beraberindeki 44 kişinin yargılandığı iddianamenin temelini ise operasyon sırasında vakfın kasasından çıkan 300 bin civarındaki paranın kayıtlı olmadığı ve dolandırıcılık ile elde edildiği iddiası oluşturuyor.
Makbuzlar Teslim Edilmiş
Ancak devam eden mahkeme sürecinde yapılan savunmalar ve avukat açıklamalarından vakfın kasasından çıkan paranın bağış parası olduğu ve makbuzlarının vakıfta polisler tarafından yapılan aramaa esnasında bulunduğu anlaşılmıştır.
22 Ağustos mahkemesinden sonra telefon görüşü sırasında bu konuya değinen Alparslan Kuytul Hocaefendi “Makbuzlar bulunduğu halde iddianameye geçirilmemiş. Operasyondan 6 gün sonra bu makbuzlar bulundu. İddianame ise 6 ay sonra hazırlandı. Bu iddianameye makbuzlar neden girmiyor yokmuş gibi davranılıyor.” Açıklamasını yaptı.
Tanıklar Mahkemede İfade Verdi
22 Ağustos’ta gerçekleşen duruşmaya söz konusu bağışlar ile ilgili mahkeme heyetinin belirlediği 10 tanık çağrıldı.
Edinilen bilgiye göre tanıkların her biri Furkan Vakfına yaptıkları bağışın kendi rızaları ile ve makbuz karşılığında olduğunu belirtti.
Mahkeme Heyeti Makbuzları İnceledi
Bazı tanıkların yanlarında getirdikleri makbuzları mahkeme heyetine teslim etmesi ile makbuzların Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait yasal makbuzlar olduğu ortaya çıktı.
“Bugün de olsa yine ben bu bağışı yaparım.”
Yaşanan sürece rağmen Furkan Vakfına tekrar bağışta bulunup bulunmayacakları sorulan tanıklardan Ç.I “Benim eski oturduğum mahalle terör nedeniyle sıkıntılı bir mahalleydi. Çocuklar uyuşturucu kullanır, eylem yapardı. Furkan Vakfı bu çocuklarla ilgilendi. Onların uyuşturucuya bulaşmalarını engelledi. Ben buna şahidim. Bugün de olsa yine ben bu bağışı yaparım.” Derken bir diğer tanık M.S “Vakıftaki kişiler samimi kişiler. Parayı da zaten benden onlar istemedi ben kendim verdim.” Açıklamasında bulundu.
“İddianameye sürekli yeni iddialar giriliyor ama buna rağmen kanıtlanan hiçbir mesele bu iddianameden düşmüyor.”
Duruşmada bulunan Furkan Vakfı muhasibi Murat Temizkan da iddianamenin temelini oluşturan vakfın kasasından çıkan para hakkında konuştu.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendilerine tahsis ettiği resmi makbuzlar dışında herhangi bir makbuz kullanmadıklarını dile getiren Temizkan, bu durumun daha önce mahkemeye teslim edilen makbuz fotokopileri ve tanıkların bazılarının bugün verdiği makbuzlarla da kanıtlandığını söyledi.
“Ben vakfın muhasibiyim. Söz konusu para benim evimden çıkmadı. Vakfın parası vakfın kasasından çıktı. Bundan daha doğal ne olabilir.” Diyen Temizkan konuşmasını “Furkan vakfı ve Alparslan Kuytul üzerinde bir itibarsızlaştırma operasyonu yapılmak isteniyor. İddianameye sürekli yeni iddialar giriliyor ama buna rağmen kanıtlanan hiçbir mesele bu iddianameden düşmüyor. Yaptığımız faaliyetlerin hepsi sosyal medyada yer almaktadır. Bu bizim şeffaflığımızın delilidir.” Şeklinde sonlandırdı.
6 Eylül’de ne olacak?
“Suç örgütü ve dolandırıcılık” iddiasının temelini oluşturan paraların tamamının Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait makbuzlar ile kayıt altına alındığı bilgisi operasyonun yapıldığı ilk günlerde daha gözaltı sırasında belirtilen bir husustu. Vakfın parası vakfın kasasından çıktığı halde büyük bir algı operasyonu yapılarak Furkan vakfının ismi kirletilmeye çalışıldı. İddianameye yazacak hiçbir suçlama bulamayanlar gerçeğe aykırı bilgilerle toplumu yönlendirmeye çalıştı. Vakıfta arama yapılırken kasadan çıkan paraların fotoğraflarının anında internette paylaşılması da aslında niyetlerini açık etmişti.
Ama geride bıraktığımız 20 aylık süreçte şu husus net olarak anlaşılmış oldu: vakfın parası vakfın kasasından çıkmıştır, kasadan çıkan paranın resmi makbuzlarının fotokopileri mahkemeye sunulmuştur, bağış yapan kişiler mahkemede tanıklık yapıp resmi makbuzların asıllarını mahkemeye sunmuşlardır ve bu bağış makbuzlarının vakıf yönetiminde kalan koçanlarına polis tarafından yapılan aramada el konulduğu anlaşılmıştır. 22 Ağustos duruşmasında kasadan çıkan paranın dolandırıcılıkla alakasının olmadığı mahkeme heyeti tarafından seçilen tanıkların dinlenmesi ile de kesinlik kazandı.
Birçok camia tarafından ilgi ile takip edilen davanın 4.duruşması 6 Eylül’de görülecek. 4.Ağır Ceza Mahkemesi sunulan deliller sonucunda ilk duruşmada gösterdiği cesareti gösterip tahliye/beraat kararı mı verecek? Yoksa siyaseten devam eden tutukluluğun bir kez daha devamına mı karar verecek? Merakla bekleniyor.