Cezaevi Telefon Görüşmeleri – 17 – 26 Ekim 2018
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin eşi Semra Kuytul, Alparslan Kuytul Hocaefendi ile haftada bir telefon görüşmesi gerçekleştiriyor. Bu görüşmeden çıkardığı notları da bizlerin istifadesine sunuyor.
Alparslan Kuytul Hocaefendi ile haftada bir gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmesinde hep onun konuşmasını istiyorum, eskiden olduğu gibi o konuşsun biz özlemle dinleyelim. Ama tabi bunu sadece ben dinliyorum.. Sizler de bu süreçte ondan bir şeyler duyabilesiniz diye sizler için notlar çıkarıyorum.
Kıymetli Eşim Alparslan Kuytul ile gerçekleştirdiğim telefon görüşmesinden notlar çıkardım, sizler için hazırladım.
26 Ekim 2018 – Cuma
“…Mahkemeye çalışıyorum bugünlerde. Adamlar göz göre göre bahane aramışlar. Başka bir şey yok yani dosyada. Bakıyorum konuşmalara içi boş tamamen boş yani. Hiç Allah ‘tan korkmamışlar. Sırf susturmak için her şeyi doldurmuşlar. Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili bir tanesi var ki hiç konuyla alakası yok. İçinde terörle alakalı hiçbir şey yok. Yani sırf iddianameyi kabarık göstermek için eklenmiş.
Mevlana ‘nın sözü tam buraya uygun.
Demiş ki “Üzülme can.
Doğruysan zarar gördüm deme!
Bil ki iyiler mutlaka kazanır.”
Başka bir sözünde yine diyor ki “Her şey vaktini bekler ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar. Bekle senin olan sana gelecektir.”
Elhamdülillah biz de bekliyoruz. Onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Bu ayetle Kur-an-ı Kerim bize hem müjde veriyor hem de vaade bulunuyor. Onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacak. Mesela yine Muhammed Suresi’nde ‘Ya eyyühellezine amenu in tensurullahı yensurkum ve yusebbit akdamekum. “Ey müminler eğer siz Allah’a yardım ederseniz Allah’da size yardım eder ve ayaklarımızı sabit kılar.” Biz Allah rızası içi yapmamız gerekenleri yapmaya devam edeceğiz. Allah’da sözünü yerine getirecektir. Hem yardım edecek hem de ayaklarımızı sabit kılacaktır.
İnsanlar doğrunun hâkim olduğu ortamlarda doğruyu konuşabilirler. Bu kolaydır ama önemli olan bu değil.
Yiğitlik doğrunun hâkim olduğu ortamda doğru safta bulunmakta değil haksızlığın hâkim olduğu ortamda doğru safta bulunmakla olur. Ama bu kolay değildir tabi. Zaten kolay olmadığı için de bir yiğitlik bu.
Birisi bana mektubunda bir videoyu anlatmış. Bir yılan bir kuşu yakalamış ve kuyruğu ile kuşu sarmışken karıncalar yılanı rahatsız edip kuşun kurtulmasını sağlamışlar. Binlerce ya da yüzlerce karınca yılanı rahatsız etmişler ve yılan rahatsız olunca o sırada kuş kaçmış kurtulmuş. Yani demek ki bir karıncanın küçük bir ısırığı bazen önemli faydalar sağlayabiliyor. O yüzden herkesin Allah rızası için yapmış olduğu her bir faaliyet, kullandığı her bir cümle, attığı her bir tweet aslında çok önemli faydalar sağlayabilir. Herkes bunun farkında olmalı.
Adalet kalmamış! Adaletin olduğu ülkede insanlar suçu ispat edilinceye kadar suçsuz. Adaletin olmadığı ülkede ise insanlar suçsuzluğunu ispat edinceye kadar suçludur. Yani şimdi, senin kendini, suçsuzluğunu ispat etmen lazım!
Hâlbuki adaletin olduğu ülkede savcılar suçu ispat eder. Adaletin olmadığı ülkede sanıklar suçsuzluğunu ispat eder. Bu hale gelmişiz. Sen kendi suçsuzluğunu ispat edeceksin. Hâlbuki savcının suçu ispat etmesi lazımdı.
İddiaameye bakıyoruz kesinlikle hiçbir şey yok! Yani sen bir insanı hapse atıyorsun. Allah’tan korkmuyorsun. Dokuz aydan beri beni yatırıyorsun ve iddianameye bak terör propagandasının zerresi yok. Benim öyle bir görüşüm yok zaten! Zaten terörü lanetleyen insanlarız biz. Bunu haram olarak göre insanlarız. Buna rağmen böyle bir iftira ile hapse atıyor ve sen kendinin suçsuzluğunu ispat et diyor. Sen önce bir dokuz ay yat diyor! Aynen yaptıkları şey bu! Dokuz ay bir yat diyor. Ondan sonra mahkemede kendi suçsuzluğunu ispat et diyor. Bu nasıl insanlık yani!
Şimdi onlara sorsan ya da böyle düşünenlere belki bizimle alay edip ; ‘İşte kader -kader’ derler belki de. “Siz zaten kadere iman etmiyor musunuz? İşte kaderde bu var demek ki niye o zaman dert yanıyorsun!” Kaderi anlamayanlar, kaderin ne olduğunu bilmeyenler böylede konuşabilirler.
İsyancılar Hz. Osman’ın evin etrafını çevirip evine ok atıyorlarmış ve diyorlarmış ki “Ey Osman bu okları Allah atıyor.” Yani senin başına geleni Allah sana yapıyor! Yani “demek ki kaderde bu var o halde bize günah yok” demek istiyorlar.
Hz. Osman ‘da onların anlayacağı dilde onlara demiş ki “Yalancılar! Allah atsaydı tuttururdu.” demiş. Yani siz aslında tutturamıyorsunuz! Simdi aynen onun gibi bugün de bize atılan oklar, iftiralar tutmuyorsa atanın Allah değil zalimler olduğu anlaşılıyor. Yani onlar kendilerince, “sen madem ki kadere iman ediyorsun, o zaman artık o da kaderdir de sessiz kal” demek istiyor olabilirler. Evet, kaderde vardır, Allah sizin bu yaptığınız zulme müsaade ediyordur ama bir hikmete binaen. Ağır imtihanlar büyük gelişmelerin habercisidir. İnşallah bundan sonra büyük gelişmelerin olacağını gösteren olaylardır bu gibi olaylar.
Hani yine Mevlana’nın bir şiiri vardı; ‘Ayağım kırıldı diye üzülme Belki de Allah sana bir kanat takacaktır.’
Bunda sonrasında Allah‘dan en büyük temennimiz bu; O, büyük bir gelişme nasip edecek.
Biz kaderimize razı olduk. Kaderine razı olana Allah onu razı edecek kadar verir. Kaderine razı olanı Allah’da razı eder.
İzzetli bir hareket zalimlere boyun eğmez, eğerse izzetini kaybeder.
Mevlana’nın sözleriyle bitireyim;
’Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük.
Bir başka bahar için sadece yaprak döktük.”
İnşallah bizimki de öyle olacak!
Talebelerim hakikatleri haykırdıkları müddetçe zindanda olsam da ben “konuşuyorum” demektir.
Hepsine çok selam söyle.”